Suriye Kürtleri
PYD ile Nusra Cephesi arasında Suriye sınırımızda cereyan eden çatışma, Türkiye'de birilerinin geleneksel korkularını tetikledi. Böyle triplere girmeye gerek yok. Esed'in yıllarca "vatandaş" dahi saymadığı akrabalarımızı, Esed'in elinden kurtaracak güce sahibiz. Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun vurguladığı gibi, Türkiye komşu ülkelerdeki Kürtlere, Araplara, Türkmenlere, Acemlere aynı mesafededir. Büyük devletler, tüm kardeş halkları kucaklar. Onların kendi diktatörlerinden koparacakları her hak, her özgürlük, her özerklik, bizi ancak kardeşlerimiz adına mutlu eder.
***
Suriye'nin Kuzey'inde Kürtlerin özerklik ilan edecek olması, dejavu yaşattı bazılarına. On beş sene önce Irak'ın kuzeyi konusunda ne söylediysek sonradan tersini yaptık. "Aşiret lideri" dediğimiz insanlara daha sonra kırmızı pasaport verdik. Onlarla anlaşmalar imzalayıp ortaklıklar kurduk. Irak Kürdistanı'nın kelebek etkisi yaratacağı iddiasıyla yıllarca bu ülke insanının ensesinde boza pişirilmedi mi? Sürüyle 'balyoz' oyunu planlanmadı mı? Ama Irak'ta gerçekleşmeyen Suriye'de niye gerçekleşsin. Esed'in şu anki sessizliği, bu işin ona yarayacağı tezini dillendirenleri haklı çıkarıyor gibi ama uzun vadede Kürtlerin elde edeceği her hak, Esed'in değil Türkiye'nin çıkarına olacaktır.
***
Suriye'de yıllarca Kürtler "vatandaş" bile sayılmadı. İngilizlerin çizdiği haritada darmadağın edilen, dört bölgeye savrulan Kürtler, bugün yüz yıllık bir gecikmeyle en azından eşit unsur olma mücadelesinde kazanımlar elde ediyor. Bu Türkiyeli Müslümanları korkutacağına sevindirmelidir.
İmparatorluk bakiyesi bir devletiz. Bugün Irak Kürdistan'ı, yani Barzani yönetimiyle attığımız her adım, bazen ABD'yi, bazen İran'ı, bazen Maliki'yi, bazen Suriye'yi gıcık ediyor. Ama bu işler böyledir. Politikada, hele dış politikada mutlak "düşman" yoktur. Söz konusu Müslüman Kürt halkıysa, "düşmanlık" kavramını kullanmak bile ayıptır zaten. Kardeşler en fazla küser ama düşmanlık asla!
Türkiye'nin, kurgulanan denklemin seyircisi değil, oyun kurucusu olmak için büyük devlet refleksi gösterdiğine inanıyorum. Zaten yaklaşık altı aydır Türkiye'nin, PYD dahil Suriye'deki Kürt gruplarla temas içinde olduğuna dair iddialar var.
***
Suriye'nin geleceğini de hesaba kattığımızda, PYD'yi karşına almak mı, yanına almak mı Türkiye için iyidir? Tabi ki yanına almak!
Suriye'deki Kürtlerin bir bölümünün temsilciliğini yapan PYD'nin, kendi ülkesinde bayrak çekmesi, toprak koparması, katil Esed'in sorunudur, bizim değil. PYD'yi Esed'in vahşi pençesinden kurtaracak, Suriye muhalefeti içerisinde önemli bir figür haline getirecek politikalar üretmeyi bir tek Türkiye başarabilir. Aynen Mısır'da Mursi'yi darbecilerin pençesinden kurtarabilecek tek ülkenin Türkiye olması gibi.
Mısır'dan Suriye'ye, Fas'tan Tunus'a kadar bölge halklarının Türkiye'ye olan umutlar büyük. İnanın, Arabın, Acemin, Kürdün, Türkmenin, penceresi, bizim meselelere baktığımız Misak-ı milli penceresinden daha geniş!
***
Yine aynı şeyleri söylüyorum. Irak'ın ardından Suriye'de Kürtlerin, Hakk'ın onlara doğuştan verdiği bazı hakları elde etmesi, kardeşlerimiz adına ancak bize mutluluk verir. Irak özerk yönetimiyle kurulan dostluk köprülerinin, ekonomik ve sosyal anlamda faydamıza olduğunu gördük. Suriye'de de öyle olacaktır. O zaman Irak'taki gibi boşuna vakit kaybetmeyelim.
***
Türkiye'de korkunun en büyük nedeni "Bizimkilerin de canı çeker mi acaba?" korkusudur. Her zaman için "bölünme", "ayrılma" düşleri kuranlar olacaktır. İnsanların kalplerindekini değiştirecek Allah'tan başka güç yoktur. Buraya takılmayalım.
Sadece şunu düşünelim. Doğu bölgelerimizde yaşayan Kürtlerin nüfusuna bakalım. Doğu'dakinin 3-4 katı Kürt, Türkiye'nin Batı bölgelerinde ikamet etmektedir.
Bırakın 3-5 ayrılıkçıyı, Emperyalistlerin alayı bir araya gelse, kardeşi kardeşten ayıracak bir planı hayata geçiremez!