Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.79
Gram Altın
2965.49
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Şubat 2020

Suriye diye bir ülke kaldı mı?

Bir tarafı ABD’nin kontrolünde. Suriye’nin doğusu ile buradaki petrol sahalarını ABD askerleri ile onların ucuz paralı askerleri PYD’liler kontrol ediyor. Esed, sıkıştığı Şam ve çevresinde kontrolü İranlı milis güçlerle sağlıyor. İran Devrim Muhafızları’ndan önemli miktarda profesyonel asker milislerin eğitimi ile meşgul. Lübnan’daki Hizbullah da yer yer Esed’e destek oluyor.

Lazkiye limanı ile sahil şeridini Ruslar tutmuş durumda. Ruslar’ın asırlardır hayalini kurduğu “Sıcak denizlere inme” hayali Esed sayesinde gerçeğe dönüştü. Tartus’ta deniz üssü kuran Ruslar, Lazkiye’de ise Hmeymim Hava Üssü ile Esed’i tamamen kontrollerine aldı. Esed rejimi ile yapılan anlaşmaya göre Rusya, Tartus’ta nükleer güce sahip savaş gemileri de dâhil 11 savaş gemisi bulunduruyor.

Esed, iktidarını devam ettirmek için Suriyelilerin üçte ikisini gözden çıkardı. Küçüldü ve Orta Çağ Avrupa derebeyleri gibi Şam zorbası haline geldi. Askere alacak adam bulamadığı için de operasyonlarını Rus hava gücü ve İranlı milislerle yürütüyor.

***

Esed’in ne Filistinlilere bir desteği, ne de İsrail’e karşı bir operasyonu var. Ancak İsrail canı istediği zaman Suriye topraklarını bombalıyor. İsrail bombardımanlarına karşı ne Suriye’nin savunma sistemi, ne de Rusların S 400 hava savunma sistemi aktif hale geliyor, getiriliyor. İsrail jetleri iki gece önce yine Şam’ı bombaladı. İsrail jetlerine karşı bir şey yapamayan Suriye savunma sistemi az daha İran gibi bir yolcu uçağını düşürecekti.

Suriye’ye yerleşmiş bulunan ABD, Rusya ve İran, Türkiye’ye dost değil, düşmanca bir tavır içindeler. Öyle olunca da, acısını mazlum Suriyeliler ile Türkiye’nin güney sınırlarındaki masum vatandaşlar çekiyor. ABD, Rusya ve İran, kendi emelleri için Suriye’nin zenginliklerine çökerken, külfeti Türkiye’ye yıkıp, Suriye’nin asıl sahiplerini Suriye’den çıkarmanın peşindeler…

Daha önce Suriyeli göçmenlere karşı açık kapı politikası uygulayan Türkiye, göçmen sayısı 3,5 milyonu geçince sınırlarını kapattı. Suriyelileri Suriye’de kontrol etme yolunu seçti. İdlib, Rus bombardımanı ve Esed zulmünden kaçan kadın ve çocukların sığındığı son bölge. Şu anda Esed’in Türkiye sınırına sürdüğü bir milyon Suriyeli kış şartlarında perişan vaziyette. Niyetleri kadın ve çocuklardan oluşan 3 milyon Suriyeliyi de Türkiye sınırına yığıp onlardan kurtulmak…

***

İdlib’de başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Körfez ülkelerinin kontrol ettiği HTŞ isimli silahlı bir örgüt var. Esed rejimine karşı savaşıyor gözüküyor ama zoru görünce kaçıyorlar. Türkiye, HTŞ örgütünü, ya Esed’e bağlı İranlı milislerin karşısına sürmeli, yahut süratli bir şekilde tasfiye etmelidir. HTŞ’nin varlığına İdlib’de son verilmeli, ılımlı durumda olanlar Suriye Milli Ordusu bünyesine alınmalıdır.

Esed’in son saldırısı, bir kaza değil Türkiye’ye karşı açık bir savaş ilanıdır. Esed rejiminin, 8 vatan evladını şehit etmesi İdlib’de bütün dengeleri değiştirecektir. Ne HTŞ’nin, ne Esed’in, ne de İran ve Rusya’nın barış diye bir derdi, sivillerle ilgili bir endişesi var. Bu kış kıyamette hava bombardımanları ile kadın ve çocukları yerinden yurdundan edip kuzeye doğru sürmeleri de bunun açık göstergesi…

Hatay’ın hemen bitişiği olan İdlib’de artık Türkiye tam saha kontrolü ele almalıdır. Suriye’yi bir bütün olarak görmek isteyenler varsa, öncelikle yerinden yurdundan edilen milyonlarca göçmenin ülkesine dönmesi, yönetime katılması, Esed zorbası ile istihbarat çetesinin imtiyazlarının ortadan kaldırılmasını istemelidir. Aksi takdirde, Türkiye kendi gücünü kullanarak sınırları boyunca Suriyelilere zalimlerden ve yabancılardan arındırılmış yeni bir yurt kurmalıdır.