Suriye direnişi 12 yaşında
16 Mart 2011’de Despotik
Baasçı Esed iktidarının zulümlerine karşı başlayan Suriye Halk direnişi 12.
yılına girdi. Savaşın ilk yıllarında direniş çok büyük ilerlemeler gösterince,
devreye dış güçler girdi. Önce 2013 yılında İran, Lübnan Hizbullah’ı ve
sonrasında 2015’te Rusya alenen Esed yanında yer almakla kalmadı; halk
direnişini acımasızca bastırmanın vurucu gücünü bu yapılar üstlendi. Yüz
binlerce Suriyeli hayatını kaybetti ve milyonlarcası da yurtlarından savrulup
atıldı. Rejim, sarin gazı dahil kimyasal ve biyolojik silahlar kullanmakta
sakınca görmedi; acımasızca sivilleri hedef aldı. Seküler Kürt gruplarını ABD
destekledi ve geniş petrol yataklarına çöktü. Çin bile direniş saflarında yer
alan Türkistanlı mücahitleri “avlamak” için bölgeye birlikler gönderdi. Donald Trump’ın defalarca eski başkan Barrack
Obama'nın kurduğunu söylediği IŞİD/DAEŞ, Suriye direnişini zehirledi. Farklı direniş
gruplarının liderlerine suikast düzenleyen, Müslümanların elindeki toprakları
silah gücüyle alıp PYD/YPG/PKK unsurlarına
altın tepsiyle hediye eden bu gücün arkasında Amerika vardı. Bölgede işi biten
DAEŞ unsurlarını uçaklarla Afganistan’a taşıyan ve oralardaki istikrarı hedef
alan da açık bir şekilde ABD olmuştu. 2016 yılında Türkiye bölgeye Fırat
Kalkanı Harekâtı ile müdahale ederek siviller için kalkan görevi üstlendi.
Tüm bu yıllar boyunca Türkiye’de bölgeye
bakış farklılıklar gösterdi. Gerek iktidar gerekse de İslami yapıların pek çoğu
ilk aylardan bugüne kadar Suriye halk direnişinin yanında yer aldı. Bununla
birlikte direnişi Amerika’nın projesi olarak görme, Eesd’i de antiemperyalist
bir pozisyonda görme duruşu bir kısım İslami yapılarda, Milli Görüş çizgisinde
ve pek çok radikal sol ve mezhepçi gruplarda görünür oldu. Ülkemizin kanaat
önderlerinden biri olma vasfını uzun yıllar taşıyan Atasoy Müftüoğlu 2015
yılında İktibas dergisinde şöyle yazmıştı:
“Suriye’de Baas Rejimine karşı mücadele
eden, Suriye muhalefetinin, Amerika tarafından örgütlendiği, silahlandırıldığı
çok açık ve net olduğu halde, Suriye’de savaşın sürdürülmesinin Amerika ve
İsrail çıkarına olduğu için durdurulmadığı bilindiği halde, Suriye konusunda
Türkiye’nin emperyal/küresel çıkarlara alet edildiği, İran’ın ise bu çıkarlara
alet edilmeyi reddettiği bilindiği halde, bugün maruz kaldığımız algı savaşları
sebebiyle, emperyal oyunların/yorumların/değerlendirmelerin yanında yer alıyor,
bu oyunlara karşı dikkatli olunması gerektiğini söyleyenleri çok ucuz bir
biçimde Baasçılıkla suçlayabiliyoruz.” ( Atasoy Müftüoğlu, Varoluşsal
Bütünlüğe Yabancılaşıyoruz, İktibas, Ocak 2015, sayı 433)
Suriye direnişinin Amerika
tarafından örgütlenip finanse edildiği iddiası Müslümanlar tarafından hep
reddedilse de zaman içinde direnişin haklılığı ayan beyan ortaya çıktı.
Amerika, Suriye’nin kuzeyindeki binlerce kilometre karelik alanı armağan ettiği
seküler Kürtleri binlerce tır silahla donatarak elinde bulundurduğu geniş
petrol kuyularını korumaya devam ediyor. Türkiye’nin emperyalist çıkarlara alet
olduğunu iddia edenler Erdoğan iktidarının antiemperyalist duruşunu defalarca
göstermesine rağmen, görmemezlikten gelmeye devam ediyorlar. İran’ı emperyalist
çıkarlara alet olmayı reddettiğini iddia edenler, İran’ın Suriye’de Rusya’nın
çıkarlarına alet olduğunu söylemeye cesaret edemiyorlar. Ukrayna’da sivil
katliamlara imza atan Rusya’ya, silahlı insansız hava aracı, intihar dronları
ve füzeler sevk eden İran’ı, Putin’in emperyal çıkarlarına alet olduğu yönünde
eleştirebildiler mi? Elbette hayır! Aynı İran’ın Azerbaycan-Ermenistan
savaşında açıkça Ermenistan yanlısı tutum almasını eleştirdiler mi? Elbette
hayır! Türkiye’ye karşı anlamsız hasmane tutum sergileyen ve düşmanlarla iş
birliği içinde olan İran’ı eleştirdiler mi? Elbette hayır! Türkiye’yi yüksek
perdeden eleştirenlerin İran’ı fısıltıyla bile ancak eleştirebildikleri
bilindiği halde bu insanların sürece tarafsız ve adilane yaklaştıkları
söylenebilir mi? Elbette hayır!
Suriye direnişi İdlib şehrine, Fırat
Kalkanı bölgesine sıkışmış olsa da direnmeye ve varlıklarını sürdürmeye devam
ediyorlar. Direnişin yıldönümünde sahaya inen binlerce Suriyeli "Biz hak sahibiyiz. Biz dava sahibiyiz. Biz
özgürlük istedik. Onurlu yaşam istedik. Taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz."
ve "Acılara, zulme ve 12 yıldır depremler gibi etkisi olan saldırılara
dayanan bu halk, rejime karşı mücadeleye devam edecek." derken
pozisyonlarının değişmediğini kamuoyuna deklare ediyorlar. 12 yıl boyunca
Türkiye’nin desteği ile zalim bir iktidara ve onu destekleyen İran’a,
Hizbullah’a, Rusya’ya, Çin’e, Amerika ve destekçilerine karşı direnen Suriye
direnişinin yanında, emperyalistlerin ve taşeronlarının karşısındayız.