Suriye: 3. Dünya Savaşı fragmanı
2011 yılından beri devam eden bir savaş. 600 binden fazla
insanın yaşamına ve 15 milyona yakın insanın da göçe zorlanmasına neden oldu.
Birçok ülkenin cirit
attığı koskoca bir alanda Amerika, kendine bağımlı yeni bir hükümet kurmanın
planlarını yapıyordu.
2011 yılında “Arap
Baharı” adı altında başlatılan operasyon, Kuzey Afrika ve Batı Asya'da sözüm
ona devrimci bir rüzgâr estirdi. Kitlesel
protestolar, Tunus'ta Bin Ali'yi ve Mısır'da Hüsnü Mübarek'i devirdi. Libya bir
iç savaşa sürüklendi. Sonrasında Kaddafi tekmelenerek öldürüldü!
Zira BOP bunu gerektiriyordu ve 22 İslam ülkesinin
sınırlarının değiştirilmesini esas alıyordu.
Bugün kaldıkları yerden devam ediyorlar. Dün ABD, Rusya’nın Suriye’ye olan desteğini
tüm içtenliğiyle yeniden kınadı!
İsrail medyası da Suriye’deki gelişmeleri yakından takip
ediyor. İsrail’in KAN Kamu Yayın
Kuruluşu, Halep'e düzenlenen saldırıya katılan savaşçılarla röportaj yapmış.
İsterseniz size ilginç bir kesit paylaşayım. Suhail
Muhammed Hamoud adında biriyle yapılan bir röportaj bu.
Hamoud, 2011'de Özgür Suriye Ordusu'na katılmış ancak sonra
oradan ayrılmış bir asker. 25 Şubat 2022'de Ukrayna'da Rusya'ya karşı Ukrayna Ordusu ile birlikte savaşmak için
talepte bulunan biri aynı zamanda.
ToW füzesi ile özdeşleşen Hamoud, çevresindekiler tarafından
“Ebu ToW” olarak da anılıyor.
Neyse uzatmayayım, Hamoud’un mesajı şöyle; "İsrail halkına mesajım, İran ve Hizbullah
konusunda endişelenmeleri yönünde. Biz onlarla ilgileniyoruz. Beşşar Esad'dan,
İran'dan ve Hizbullah'tan (bizden değil) korkmalısın.”
İsrail halkına verdiği mesaj dikkatimi çekti. İsrail halkına
diyor ki; bizden korkmanıza gerek yok siz İran’dan ve Hizbullah’tan korkun! Ve
biz onlarla ilgileniyoruz.
Şimdi bunlar Hizbullah’ın ya da Hamas’ın İsrail ile
çatışsan, savaşan bir örgüt olduğunu bilmiyor olabilirler mi?
Filistin’de yaşanan
soykırımla alakalı tek bir cümle kurmayıp İsrail halkının içini rahatlamak için
verilen bu mesajın ne manaya geldiğini umarım ilerleyen süreçte yaşayarak
öğrenmeyiz!
Şimdi gelelim başka bir röportaja.
Suriye Demokratik
Güçleri’nin (SDG) Dış İlişkiler Sorumlusu İlham Ahmed, Al-Monitor’a
konuşmuş İlham Ahmed, Türkiye ile arabulucular aracılığıyla görüştüklerini
doğrulamış.
Ahmed, Türkiye’ye karşı hiçbir düşmanlık beslemediklerini ve
“kendi topraklarında özgürce yaşamak istediklerini” söylüyor.
Cümle şu; “Kendi
topraklarımızda kalmak ve güvenli bir şekilde özgürce yaşamak istiyoruz.
Türkiye, bizim onların düşmanı olduğumuzu iddia ediyor. Türkiye’ye karşı hiçbir
düşmanlık beslemiyoruz. Türkiye ile diğer tüm komşularımızla olduğu gibi,
barışçıl ve yapıcı ilişkiler istiyoruz.”
Açıkçası sanıldığından daha farklı gelişmeler yaşanıyor. Ve
bu gelişmeler ardı ardına ve hızlı bir şekilde gerçekleşiyor.
Netanyahu, İsrail ile Lübnan arasında ateşkes ilan edildiği
konuşmasında, Suriye Devlet Başkanı
Beşar Esad'ı doğrudan tehdit ederek "ateşle oynamaması" konusunda
uyarmıştı. Ve 2-3 saat sonra HTŞ saldırı düzenlemeye başladı.
Ben buradan şunu anlıyorum; İran'dan Lübnan'a Hizbullah'a giden tedarik yolunu kesmek ve Esad
hükümetini devirerek kendilerine bağlı, bağımlı yeni bir yönetim oluşturmak
istiyorlar.
Ülkemiz tüm bu gelişmeler karşısında gerekli önlemleri de
alıyor. Gelen fırtınayı görüyor. O bölgede bir terör devleti kurulmasına
müsaade etmeyeceğini söylüyor. Ve inşallah buna müsaade etmeyeceğiz.
Benim endişem odur ki, İran’a savaş açacaklar ve biz bundan
olumsuz etkileneceğiz. O yüzden hep ifade etiğim gibi “birlik olmazsak inanın
bizi dağıtacaklar.” Zaman hamaset zamanı değil. Durum sanıldığından daha ciddi
ve tehlikeli. Çünkü İran’dan sonra sırada biz olacağız!