Sürekli dinlediğimiz masal
Elimde Farsça bir masal kitabı var. Masal okuyarak bu dili öğrenmeye çalışıyorum. Bazen, bizler okuduğumuz metnin içine de dahil oluyor ve o metne eklemeler yapmadan edemiyoruz. Bu masal, bizim küçükken okuduğumuz "Ağustos böceği ile karınca" masalına benziyordu. Ama başlık farklı idi. Bülbül ile karınca yazıyordu başlıkta. Masalı okudum ve metni yeniden anlamlandırdım.
Metnin içeriğinde yani masal şöyleydi. Yaz aylarında karıncanın çok meşgul olduğu anlatılıyordu. Meşguliyetle kalmaz hodgamlığı ile de tanıtılıyordu karınca. Ki zalimce de tavırları olsun diye. Buna mukabil bülbülün daldan dala atlayarak şarkılar söylediğini. Rüzgar estiğinde ağaçların arasına saklandığını ve yere düşen yapraklarla beraber savrulduğunu da bu masaldan öğreniyoruz.
Peki sonbaharın sonlarına doğru neler yaşanıyor? Bunları ben de tahmin ediyorum herkes gibi. Eğer bu masalı okuduysak. Evet herkes gibi sürekli dinlediğimiz masal bu. Bütün yaz bahçelerde dolaşan bülbülün bir hakkı yoktur karıncadan yiyecek istemeye diyeceğiniz geliyor. Bülbül de amma tembelmiş be kardeşim de diyebilirsiniz...
Nihayet masal böyle bitmiş. Kırlarda, şarkı söyleyen, bahçelerde yaprak kebabı devşiren hatta vişne ağacından içecek ve meze hazırlayan bülbülün sonu kötü olmuş. Delice esen rüzgarlardan sonra asice yağan yağmurlar, bülbülün sığındığı vadiyi pek de ıssız ve karanlık bir halde bırakmış. Ardından karların lapa lapa yağması bülbülü ümitsiz bir duruma düşürmüştü.
Bülbül, nereye sığınacağını düşünürken birden bulunduğu mekana yakınlarda bir yerde karınca arkadaşın evi olduğunu hatırına getirmişti. Bu nedenle çok mutlu olmuş ve hemencecik gidip karıncanın kapısını çalmıştı. Karınca kapıyı açtığında bütün yaz şarkı söyleyen bülbülü üşümüş ve titrek vaziyette görmüştü. Tarumar olmuş saçlar soğuktan üşüyen ses telleri bülbülü tanınmaz bir hale getirmişti.
Şimdi ne diyecek karınca bekleyelim. Karınca bütün yaz boyunca şarkılarını dinlediği bülbüle yardımcı olabilecek mi. Hiç de öyle olmuyor. Karınca bülbüle "Bütün yaz neredeydin be kardeşim! Biz çalışıp durduk sen ise oyunda oynaşta oldun, çalıp söyledin. Şimdi de gelip yiyecek istiyorsun, sıcak yuvaya konmak istiyorsun. Yazın oynadın durdun şimdi de biraz soğukta titre ve kendine gel. Benden sana verecek hiç bir şey yok." Demişti.
Bülbül, karıncanın bu cevabından sonra üzgün bir şekilde bir köşeye çekildi ve düşündü durdu. Bir vakitler zümrüt tahta konup taneler içinde boğuşan karıncaya nağmeler söyleyen o. Bütün yaz boyunca yanık yanık söylenen nağmeleri unutmuştu karınca. O nağmeler ki bülbülü bülbül yapmıştı alemde. Kaç bağrı yanık aşığı ağlatmıştı o nağmeleriyle.
Bu perişan günlerim elbette bitecek demişti bülbül. Artık dost bildiğim kimselere güvenip de sırt vermeyeceğini de öğrenmişti. Heybesinde de birazcık azığı taşıyacağına aşiyanına ekmekle tuz götüreceğini hatta aşiyanının yolunu unutmayacağı sözünü vermişti. Ve bundan sonra ne aşiyanını ne köyünü ne de dostlarını unutacaktı.
Bülbül, bundan sonra vefasız, kansız ve kara yüzlü karıncaya mecbur olmayacaktı. O karınca ki bütün yaz çalışırken iş arasında mola verirken bülbülün şarkılarıyla duygulanmış. Onun şarkılarıyla aşık olmuş ve sevmişti. Kara yüzlü karınca, bülbülün söylediği şarkılara telif verseydi bile bülbül yine o kışın geçimini sağlayacaktı.
Dedim ya! artık bülbül, bülbül olduğunu herkese hissettirecekti.
Not 1: Santur sanatçısı kıymetli dostum Sedat Anar beyin "Ehl-i Beyt Besteleri" adlı albümü Türkiye Yazarlar Birliği müzik ödülleri dalında birinciliğe layık görülmüş. Evvela sanatçımızı tebrik ederim. Ayrıca albümün çıkmasında himmetlerini esirgemeyen Kültür Bakanınız sayın Prof. Dr. Nabi Avcı beye teşekkürlerimizi sunarız.
Not 2:Kıymetli ağabeylerim u2013ŞAİREYN- Nurullah Genç ve Mehmet Yaşar Genç ağabeylerin muhterem valideleri rahmet-i rahmana kavuşmuştur. Merhumeye Allah'tan rahmet dilerim. Şaireyn ve ailesinin başı sağolsun.