SUR AİLELERİ İLGİYE DE MUHTAÇ
Geçen Cuma ve Cumartesi günü yeniden Sur'dan göç eden aileleri gezdim. Konuştuğum aileler biraz daha rahatlamışlardı. Sur ile ilgili yakın gelecekte çok farklı gelişmelerin olacağını söylediğimde genel kanaat "Tekrar Sur'a dönmek istiyoruz, hükümet bize ev yapsın" olsa da, "Artık bir daha o semte uğramak bile istemiyoruz, inanılmaz acılar yaşadık" diyenler de vardı.
Bundan tam 22 gün önce Sur'dan kaçamak zorunda kalan ailelerin "Sur değil de Suriye'den kaçanlar olsaydık daha iyi şartlarda hizmet alırdık" dediklerini yazmıştım. Doğrudur, o günlerde -ki o görüşmemiz 2015'in son günlerinde gerçekleşmişti- durumun vahametini kavramaktan aciz bürokrasinin hantallığından dolayı aileler büyük sıkıntıdaydı.
Ailelere hükümetin yaklaşımını sordum,
"Düzeldi" diyor, F. Teyze, "başta sıkıntılı oldu, ama Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, başbakan Ahmet Davutoğlu talimat vermiş düzeldi, masraflarımız da iyileşti, durumumuz çok daha iyi" diyorlar.
Çocuklarını gösterdi bir diğeri, "Nasıl hazırlanacak? Uykudan bomba sesleriyle fırlayıp yatağıma gelen 17 yaşındaki kızım nasıl kazanacak?" diyor. Gülüyor kızı Ş., sonra derin derin dalıyor, ağlıyor "evet, korkuyorum, uyuyamıyorum, ders çalışamıyorum. Allah hakkımızı yerde bırakmasın" diyor.
PKK ve yan örgütleri soruyorum, tedirgin oluyorlar, ama "Bu hendek işinin sonu belliydi, böyle olacağını herkes biliyordu, o zaman niye?" diyor. Bir diğeri de "PKK bu işe zorlandı gibi."
Soruyorum, kim zorlamış olabilir ve neden?
"Amerika, Rusya, İran, Suriye ve belki hepsi, Türkiye Suriye'den uzak dursun diye"şeklinde cevaplar alıyorum. Bu konudaki farklı sorularımı cevaplamaktan kaçındılar. "Başımıza gelenlerden sonra artık çok rahat konuşmayız" diyenler vardı. "PKK beklediği desteği vermedik diye bize hain diyor, oradakilerin çoğu Kürt değil, komünistlik propagandası yapıyorlardı" diyenlerin tedirginliğini anlıyordum.
(Beni de Ak Parti/liler ilgilendirdiği için yazımı bu yönde sürdüreceğim ve biliyorum ki 'AKP'liler bu yazıya çok kızacak, lakin Ak Partililer "Allah razı olsun, bize ayna tuttun" diyecekler.)
Aileleri gezmeye devam ediyorum, genç yaşında A. "halimizi sorsalardı yeterdi, ne AKP ne HDP, 3 aydır gelip nasılsınız, ihtiyacınız var mı diyen yok" diyor mum gibi eriyorum.
F. Dayı dert yandı:
"Ankara'dan gelip bizi ziyaret eden milletvekilleri var, ama bizim oy verdiğimiz eski dönem milletvekillerimiz ortalıkta yoklar"sitemi üzerine boynumu eğdim. E. A. konuyu daha da netleştirdi:
"Ak Parti Diyarbakır'dan bugüne kadar kaç milletvekili çıkardı?"Ben saymaya başladım, sorusunun cevabını kendisi verdi, "17 milletvekili, hani neredeler?"
Aileler, "Milletvekillerinden Galip Bey (Ensarioğlu) halimizle ilgileniyor, derdimize o çare oluyor, arıyoruz hemen cevap veriyor." Kimi aileler de "Abdurrahman Kurt çocuklarımıza çok yardımcı oldu, aradığımızda mutlaka ulaşıyoruz" deyip hakkı teslim ediyor.
Vali Beyi soruyorum, "Allah için bize elinden gelen yardımı yapıyor, bize yapılan ödeme 1000 TL oldu, iyi oldu" diyorlar.
HDP'yi özellikle soruyorum, "Yok, uğradıkları, sordukları yok. Mardin'e, Şırnak'a gittiklerini duyuyoruz, herhalde Sur'dan kaçtık diye bizi hain görüyorlar" zehir gibi cevabıyla yıkılıyorum.
Bir doğruldu Ş. Amca (benim siyasi eğilimimi bildiği için olsa gerek) kendi şivesiyle, "hak degıldi Başbakan bıtun (bütün) yeni, eski vekillerine deseydi gidin hemşerilerinizi dinleyin, bir emirleri var yok?" Eyvallah.
Bu benim için neden mi bu kadar önemli?
Bu süreç kardeşlik, kaynaşma, "yeni bir başlangıç" için inanılmaz bir imkandı, şerden büyük bir hayr elde edebilirdik, lakin değerlendirilemedi. Bu tür krizlerde ailelere "Al kira parasını veya harçlığını" demek yeterli olmuyor işte. İnşaallah ne dediğimi, ne demek istediğimi aktarabilmişimdir.
Dün il Valisi Sayın Hüseyin Aksoy ile konuştum, aileler ve öğrenciler için takdir ettiğim hizmetlerinin % 60'ı kamuoyu ile paylaşılmamış. Dolayısıyla ALGI operasyonlarında dezavantajlı durumdadırlar. Daha iyi çalışma hedefindedirler, valilikten daha umut dolu ayrıldım.
Dedim ya, aileler kendilerine yapılmayan ziyaretlerden dolayı çok üzgünler. Ak Parti bunu ısklamamalıydı.
O ailelere söylemesem de kendi kendime sonradan şu hesabı yaptım:
17 milletvekili, 34 Aday, 4 MKYK Üyesi, 2 Bakan, 8 İl Başkan'ı.
Bunlardan kaçı Sur'dan göçen aileleri ziyaret edebildi? Tamam, önceki dönemlerde vekillik yapmış 2 vekilin sağlık sorunları var biliyorum, ya ötekiler?
Peki, 34 aday?.. Diğerleri?.. Sur aileleri bunlardan kaçının umurunda bilmiyorum. Muhtemelen çabalayanı vardır, lakin isimleri geçmiyor.
İl Başkanının hakkını teslim etmek lazım. Mevcut İl Başkanı Muhammed Akar ve arkadaşları hem Silvan hem de Sur ile yakından ilgililer. Kadın Kollarının gayretleri ile Gençleriyle birlikte bu aileleri gezmeyi ihmal etmediler. İlçe Başkanları ise başta seferber olan Sur ilçesi olmak üzere kendi ilçelerinde kardeş ilçeler için yardım çabalarını el an da sürdürüyorlar.
Önceki dönem il Başkanları Aydın Altaç, Ahmet Öcal, Abdurrahim Hattapoğlu'nun hayırlı faaliyetlerini çok duyduk.
TRT'ye sitemleri ise bambaşka ve anlamlıydı, onu da başka bir yazıda inşaallah.
İslami STK'lar Platformugerçekten de tarih yazıyor, müthiş bir şevkle kardeşliğin en halis şahidliğini yerine getiriyorlar. İleride başka hayırlara da vesile olacağını ümid ediyoruz. Bunu ben söylemiyorum, ailelerin söylediklerini tercüme ediyorum ki doğrusu da budur.
Bir de çok sık duyduğum bir sitemi aktarmazsam olmaz:
"Diyarbekir bakansız olmamalıydı, hiç milletvekili çıkarmasaydı bile yine de Diyarbekirli bir bakan kabinede olmalıydı"diyorlar.
El hak, öyledir, Diyarbekir bu konularda "dört işlem" üzerinden muamele görmemeliydi ve mutlaka bir bakanı olmalıydı Diyarbekir'in, olmadı.