Süper Kupa krizi!
Bile bile lades, diyelim.
Epeyce bir süredir “Futbola
dikkat!” başlıklarıyla ikaz ediyorduk.
Diyor ya, Merhum İstiklâl Şairimiz:
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
X
Perşembenin gelişi…
Süreci hatırlayın:
Futbolda acayip işler oluyor, VAR kayıtları tartışmasını
unutmayın…
İddialar, birileri futbola el attı iddiaları!..
Ama gerçek, ama değil.
Futbol, anladığımız iş değil.
Ancak, anlamayana da “Acaba?” dedirten görüntüler var.
Yüzde yüz penaltılık pozisyonu iki metreden süzemeyen ya da
süzmeyen hakemler görüyoruz, “Var”a da gitmiyor iş…
Tartışmaya gidiyor!
Kavgaya gidiyor!
Ortalığı toparlamak, gerilimi düşürmek, maçların sahada
kazanıldığı inancını oluşturacak adımlar atmak gerek.
Lâf var, vaat var, müdahale yok!
Gittikçe hararetlenen ortam, statlardan atılan “politik
sloganlar”, hakem linçlemeye, sahadan takım çekmeye varan gerilimler…
Mahalle maçında bile olmayacak işler!
Kulüp başkanlarından tokatlı, yumruklu tehdit mesajları!..
Milyon euroları dandik yabancılara veren yöneticilerin,
başarısızlık halinde tek sığınağı:
Gerilim!..
Futbolda yaşananlara bakın, özellikle son zamanlarda
yaşananlara…
Sıradan olaylar mı?
Daha öncesi…
Gezi sahnesi…
Bindirilmiş kıtalara ilâve taraftar grupları…
Taraftarın hepsi bu işlere kapılmış değil, elli kişilik bir
grup başı çekiyor, gerileri peşinde.
Maksat muhabbet olsun!
Taraftarın Gezi’de ne işi var?
Orada top mu var?
Stat çevrelerinde gerilim, kavga, patırtı; politikaya
müdahalede ittifak!
Gezi İttifakı!
x
Gezi finansörleri malûm..
Ve..
Futbol…
İngiliz demiş ki,
“Futbol asla sadece
futbol değildir!”
Toplumları sömürmek için kullanılan aygıtlardan; bir nevi
uyuşturucu.
Yerine göre böyle, yerine göre kışkırtma aracı!..
İngiltere’de bir kere maç izledim.
Stattan, beleş tepeden!
Herifler çok rahat, tiyatroya gider gibi maça gidiyorlar.
Bize düşen ise, birbirimizi yemek!..
İnsanların birbirlerini döner bıçaklarıyla doğradığını
gördük, niçin?
Top için mi?
Vahşet!
X
“Süper Kupa” maçının
Suudi Arabistan’da oynanacağını duyduğumuz an, erken uyarı sistemimizi harekete
geçirdik.
“Nenize lâzım, paşa
paşa Türkiye’de oynayın maçı!” dedik.
Ya da Azerbaycan’da, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde.
Türkiye’de bilhassa Suriyeli sığınmacılar üzerinden ne
provokasyonlar yapıldığını görmeyen mi var?
Türklerle Araplar birbirlerine girsin, ortalık karışsın
arzusu, tahriki.
Tamam, Suriye-Sığınmacı politikasında hatalar yapıldı, bu hatalara
ve muhtemel tehditlere biz de dikkat çektik.
Ama, bu mevzu üzerinden “etnik kışkırtıcılık” yapanlara da
karşı çıktık.
Yöneticilerimiz, neler yapılmak istendiğini gördüklerini
söylüyorlar yeri geldikçe.
Söylüyorlar da, her seferinde de operasyona geliyorlar
maalesef!
Gazze, Siyonist Soykırım, Türkiye’nin Siyonizm’i frenleme
çabaları…
Türkiye’de kurulan “Filistin’den
bize ne!” zincirleri!
İsrail Terör Örgütü’nün en fazla rahatsız olduğu ülke,
şüphesiz Türkiye.
İşte, ABD-İsrail’in PKK Terör Örgütü’ne emri; 12 Şehidimiz
var.
Suudi Arabistan…
Netanyahu, Suud Kralı’na ve benzelerine nasıl diş gösterdi:
“Oturun oturduğunuz
yerde, ağzınızı açmayın. Yoksa, oturtulduğunuz o tahtlar gider altınızdan!”
Arap halklarının başına musallat edilmiş zatlar, itaatte
kusur ederler mi?
“Suudi Amerika” diyelim ona, Türkiye’nin karışmasını istemez
mi?
İçerisi zaten karışık üstelik:
28 Şubat Post Modern Darbesi’nin medya ayağındaki tipler,
Ankara’da, 100 bin kişinin katıldığı büyük yürüyüşe katılanlara ne iftiralar
attılar.
Yok, Gazze’yi düşünüyorlarmış ama 12 Şehidi hiç
umursamıyorlarmış!..
Ne iftira!
Ve ne hakaretler!..
Orada ben de vardım, yüzbinlik kitle, “Kahrolsun PKK”
sloganları attı…
“Şehitler ölmez vatan bölünmez!” diyerek ortalık inletti.
Şehitlerimiz için, aileleri için, ülkemiz için dua etti.
Yok, mesele o değil!..
Mesele başka mesele!..
“Sandık yoluyla olmazsa, başka yollarla” muhtevalı mesajları,
tehditleri unuttuk mu?
İktidar değişebilir elbet.
Sandıkta değişebilir!
Olmayınca…
Ne çağrılar işittik!
X
Bundan sonra…
Yapılması gereken…
Her adımı ölçerek, biçerek atmak.
Vefat etmişler üzerinden tartışmamak.
Bana ne, herkes hesabını Allah’a verecek.
Bir de futbol işlerinin ağırlığını azaltmak.
Ne kadar fanatizm, o kadar çok mayın!..
Duayla bitirelim:
Allah sonumuzu
hayreylesin.