Dolar (USD)
35.34
Euro (EUR)
36.46
Gram Altın
3000.05
BIST 100
10075.17
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Sünnete Saldırı Neden?

Yıllardır sünnete ve sünneti bize salimen ulaştıran Sahabelere (Rıdvanullâhi aleyhim ecmaîn) saldıranların, kendi başlarına olmadıklarını, aslında onları sevk ve idare eden bir üst aklın, sinsi ve derin bir gücün var olduğunu söyleyip duruyoruz. Tabi şimdiye kadar bunu dolaylı ve biraz da çekinerek ifade ediyorduk. Tabi onlar da Resulullah (sas) ın sünneti ve ashabına saldırılarını aynı şekilde temkinli ve dolaylı yapıyorlardı.

Onların tüm ehlisünnet ulemasını hedef alması da, onların bir proje mahsulü olduklarının bir delilidir. Çünkü İslam’la savaş halindeki düşman, net olarak anlamıştır ki; elindeki Kur'an ve Sünnet gibi bir kaynak sapasağlam var oldukça bu ümmetle baş etmeleri, mümkün değildir. Dolayısıyla önce bu ümmetin manevi gücü ve dayanağı olan dinlerinin asli kaynaklarını zaafa uğratmaları gerekiyordu. Bu kaynakları yok etmek mümkün değildi. Ancak bulandırmak belki…

Aslında kaynakların kendisini değil de müntesiplerinin o kaynaklara olan bakış açılarını bulandırmak belki en kestirme yoldu. Zaten bundan da başka çareleri yoktu. Çünkü onların emperyalist emelleri, işgal, sömürü ve talanlarının önünde duracak tek güç, İslam’dı. Yani kaynakları canlı ve sapa sağlam olan İslam ümmetiydi. Dolayısıyla her zaman ve zeminde önlerinde takoz olacak olan bu engelin bertaraf edilmesi gerekiyordu. Tamamen bertaraf edilemeyeceğini bildiklerinden, hep kısmen zayıflatmayı denediler.

Üzülerek görüyoruz ki, sünnet düşmanı reformistler, gemi azıya almış durumdadırlar. Kendilerinin de itiraflarıyla, bunlar aslında ta önceden projeydiler. Ama önceleri, deşifre olmamak için dolaylı saldırıyorlardı. Şimdi lafı “küt diye koyuyorlar” yani önceleri onları besleyen sorosları, morosları, temkinli olmalarını tembihlemişti. Şimdi ise mızrak çuvala sığmadığından, kalan son barutlarının topunu birden namluya sürüyorlar. Zavallılar bilmiyorlar ki bu din tüm unsurlarıyla ilahi koruma altındadır. Çünkü bu din tek ve son dindir. Dolayısıyla dinin sahibi onu koruyacaktır. Dolayısıyla bu dinin kaynaklarına olan saldırılar, dolaylı da olsa, direk de olsa boşa çıkacaktır. “Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr 16/9)

Konuyla ilgili bazı tespitler

  • İslam’ın temel esası kuran ve sünnettir.
  • İslam düşmanlarının hedefi geçmişte de şimdi de bu esaslar olagelmiştir.
  • Kur'an ilahi güvencede olduğundan oklar daha çok sünnete yönelmiştir.
  • Sünnet, Kur'an gibi ilk andan itibaren yazılıp kitap haline getirilmemiş olması, İslam düşmanlarının saldırılarına bahane oluşturuyor. Bu sebeple özellikle ve en çok sünneti seniye; eski ve yeni, yerli ve yabancı oryantalistler tarafından, birçok taarruza uğramıştır.
  • Bu taarruzlar dışarıdan olduğu gibi içerden de olmuştur.
  • Bu taarruzlar hadis uydurma, ekleme-çıkarma veya hadisi yanlış yorumlama şeklinde olabilmiştir.
  • Dışarıdan özellikle müsteşrikler.
  • İçerden taassup ehli bazı fırkalar taraftar toplamak için bu yola başvurmuşlardır.
  • Kendi görüşünü haklı çıkarmak isteyen ehliyetsiz müctehitler de bunu yapabilmiştir.
  • Ancak İslam âlimleri sadece hadislerin metinlerini değil, hadis ricalini dahi didik didik ederek en şüpheye yer bırakmayacak şekilde bu konuyu halletmiş usulül hadis ilmini te’sis etmiş ve geliştirmiştir.
  • Günümüzde reformist, batı hayranı, kompleks ehli niceleri sünnet konusunda kafa karıştırmaktadırlar.
  • Aslında sünnete saldıranların hedefinde Kur'an vardır ancak önce hadisle başlamaktadırlar ki foyaları ortaya çıkmasın.
  • Geçmişteki içerden-dışardan bir sürü gerçek mülhid ve müsteşrikler muvaffak olamamıştır. Bu günkü onların uzantıları olan çakma oryantalistler de muvaffak olamayacaklardır.
  • Asıl hastalıklı olanlar selefi salihin’in büyük emeklerle bize miras bıraktıkları Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî, Hâkim, İbnu Mace, Beyhakî vb. devasa ilmi eserler değil, onlara şaşı bakan kafalardır. Hasbel kadar bir meal okuyan, hadis ve usul-ul hadis ilminin semtine dahi uğramamış bazı çağdaşların, kendi kafalarında ki şablonuna uymayan hadisler hakkında ileri geri konuşmaları, saçmalıktır.
  • Su pınardan çıktığı zaman temiz ve berraktır. Kaynağından uzaklaştıkça, bir şeyler karışır ve bulanır. Dolayısıyla sünnet konusunda bu günün reformist ve dinarı dine tercih eden çağdaş (!) Filim erbabına değil, devrisaadetin pak havasını teneffüs etmiş olan ilim ve takva ehli gerçek ilim ehline güvenelim ve onlara kulak verelim. Selam… Dua…