Süleymaniye
Birkaç yıl önceydi, Cağaloğlu’nda dolaşıyordum. Çatalçeşme Sokağı’nda bulunan Defne Han’daki yayıncı dostları ziyaret etmek istedim. Naşirlerimizle biraz hasbihâl ettikten sonra en üst kattaki balkona çıktık. Bakalım Bâbıâli tepeden nasıl görünüyor diye sokağa, Alayköşkü Caddesi’ne merakla baktık. İnanın bir anda şok olmuştuk. Karşımızda yüksek bir bina ufkumuzu daraltmış, Ayasofya Camii’ni tamamen kapatmıştı. Canımız o kadar sıkıldı ki…Ayasofya ile birlikte Sultanahmet Camii’ni de karartan bu kötü bina, yıllar önce buraya kondurulmuştu. Buna kimin hakkı var? Tarihî semtlerde yüksek bina yapmak yakışıyor mu? Ayıptır, günahtır, vebaldir; tarihe ihanet, semte büyük kötülüktür.
Bugünlerde
Süleymaniye Camii çevresinde yapılan binalarla ilgili bir tartışma var. Gazetemiz
yazarıEyyüpAzlal, pazar günkü köşesinde “Süleymaniye’ye Ruh da Lazım” başlıklı
yazısıyla meseleyi anlatmıştı. Tabii bu konuda belli bir hassasiyet var, olmalı
da. Zira bu mabetler, bilhassa tarihî hüviyetiyle şehrimizi süsleyen selatin
camileri,medeniyetimizin kalbi, inanç dünyamızın ruhu, merkezidir. Dolayısıyla
herkes duyarlı olmalı. Ancak unutmamak gerekir ki bazı çevreler, art niyetle bunu
istismar etmeye çalışabilir. Yine de ‘tarihî eser’ meselesinin gündeme gelmesi bakımından
hayırlı oldu. Nitekim adı geçen İlim Yayma Vakfı’nın yöneticileri, derhal
açıklama yaparak konuyla ilgili hassasiyetlerini dile getirdiler. “Kamuoyuna
Duyuru” başlığıyla yapılan açıklamada, “Süleymaniye, İstanbul’un ruhudur. İlim
Yayma Vakfı’nın varlık sebebi bu ruhun korunmasıdır. Süleymaniye’nin ruhuna
zarar verebilecek herhangi bir girişimi önce biz kabul etmeyiz. Süleymaniye’nin
siluetinin korunması için üzerimize düşen her tür fedakârlığı yapmaya hazır
olduğumuzu beyan ediyoruz. İlgili kurum ve kuruluşları, üzerine düşen
sorumlulukları yerine getirmeye davet ediyoruz.Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”
deniliyordu.
Meseleyi
öğrenebilmek için Vefa semtimizde bulunan köklü Vefa Yurdu’nun Müdürü tarihçi
yazar Zafer Bilgi kardeşimi ziyaret ettim. Sağ olsun bu konuda beni aydınlattı.
Vakfın Süleymaniye Camii’ne zarar verebilecek hiçbir adım atmayacağını, aksine
çevrenin uygun şekilde düzenlenmesi için her türlü fedakârlıkta bulunacağını
söyledi. Buna çok sevindim. Varsın bu semtteki yurdumuz az katlı olsun. Ama
geçmişte yapılan hatalar tekrarlanmasın. Zira başka Süleymaniye, Fatih ve İstanbul
yok.Cevval ve çalışkan idareci Zafer Bey’in geçmişte yazdığı kitapları tanıtmıştım.
Şimdi Ayasofya hakkında güzel bir esere imza atmış; inşallah okuduktan sonra
tanıtmak isterim. Dostum, yurdun ve vakfın yayınlarından bazılarını bana hediye
etme nezaketinde bulundu.
Huzuru Bekleyen Şehir Kudüs’ün editörü
Osman Aydınlı. Büyük boy ve renkli. İçinde pek çok ilim adamının, araştırıcının
ve yazarın Kudüs’e dair kıymetli makaleleri, incelemeleri bulunuyor. Eseri
okuduktan sonra, Müslümanların Kudüs’e niçin sahip çıkması gerektiğini daha iyi
anlıyoruz. İkinci kitap, Vefa’dan Karınca
Kararınca adını taşıyor. Cafer Deniz ile Yusuf Sertaç Ayan’ın editörlüğünde
hazırlanan eserde, yurtta yapılan ilmî, edebî, tarihî, dinî ve tasavvufi
sohbetler bir araya getirilmiş. Vefa Yurdu bir akademi gibi. Sahalarında
birikimli aydınlar davet ediliyor ve gençlerle buluşturuluyor. Ben de yıllar
önce yurdun salonunda bir edebiyat sohbetinde bulunmuştum. Şuurlu gençlerimizin
soruları, sohbetimizi anlamlı ve verimli kılmıştı.
Vakıf
yöneticileri dostlarıma hep tavsiye bir hizmet var. Bugün tarihî birçok
medreseyi kullanan vakıflarımız, öncelikle bulundukları mekânı anlatan bir
eseri neşretmeli ve milletimizin istifadesine sunmalıdır. Bakıyorsunuz bazı
vakıflar pek çok kitap neşrediyor ama kullandıkları medrese hakkında küçük bir
broşür bile yayımlamamış, bu hizmeti esirgemiş. Buher şeyden önce vefa hissine
aykırıdır. İlim Yayma Vakfı bu sahada örnek
bir çalışma gerçekleştirmiş. Yurdun hemen karşısındaki eski okulun tarihçesini
kitaplaştırmış. RecâîMehmedEfendi Sıbyan
Mektebi Sebili ve Çeşmesi adlıeseri Mikail Uğuş kültürümüze kazandırmış.
Vakfın yayınlarından olan Kurşunla Bağlı
Yalçın Bir Taş MehmedÂkif Ersoy kitabı çok değerli. Vakfın bünyesinde ve Necmeddin
Bilal Erdoğan yönetiminde çıkan Vefa
dergisini çok sevdim. “MehmedÂkif” ve “Sezai Karakoç” sayıları kadirbilirlik
örneği. “Vakıf İnsan Vakfeden Kültür” ile “Bilge Diriliş Ayasofya” sayılarının
muhtevaları zengin.
Bilim, kültür ve sanat
meraklıları, İlim Yayma Vakfı gibi hizmet ocaklarını ziyaret etmeli, faaliyetlerinden
haberdar olmalıdır. Zira bazen sahip olduğumuz değerlerin farkında olmuyoruz. Mümtaz
şairimiz Yahya Kemal Beyatlı’nın muhteşem şiiri “Süleymaniye’de Bayram Sabahı”
şöyle biter: “Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine / Çok şükür Tanrı’ya,
gördüm, bu saatlerde yine / Yaşıyanlarlaberâber bulunan ervâhı. / Doludur
gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.” İlme, irfana ve gençliğe destek olanlara, Vefa’ya,
Süleymaniye’ye, Fatih’e ve aziz şehir İstanbul’a sahip çıkanlara selam olsun!