Sular Isınıyor! Türkiye Ne Yapmalı?
Tarih boyunca bütün büyük güçler Akdeniz’e hâkim olmaya çalıştıkları bilinmektedir. Üç kıtayı birleştiren jeopolitik konumu, dünya ticaretinin önemli bir bölümünün buradan geçmesi, Akdeniz’i her dönemde devletlerarası rekabetin alanı yapmıştır.
Bilindiği gibi son yıllarda Doğu Akdeniz’de doğalgaz
keşfedilince, küresel ve bölgesel güçlerin arasında mücadeleye neden oldu.
Mücadelenin bir tarafında ana karadan en uzun kıyıya sahip
Türkiye, diğer tarafında Türkiye’yi enerji kaynaklarında denklem dışı bırakmaya
çalışan sömürgecilerin kullandığı Yunanistan bulunmaktadır.
Yunanistan, Ege’de jeopolitik dengeyi bozmaya çalışmaktadır.
Nedeni ise, daha önceki yazılarımda çokça değindiğim ‘’Megalo idea’’ olarak tanımladığı tarihsel ideolojisine
dayanmaktadır.
Deniz Kuvvetleri eski Başkanı Emekli Tümamiral Sayın Doç.
Dr. Cihat Yaycı ‘’Yunanistan Talepleri
(Ege Sorunları) Soru Ve Cevaplarla’’ isimli kitabında herkesin rahat
anlayabileceği bir sadelikte bu konuları ele almıştır. Görsel materyal ve
haritalarla donatılmış kitap, Yunanistan’ın haksız taleplerini hukuken tek tek
ilgili maddeleri örnek göstererek çürütmüştür.
Bu şartlar altında ‘’Türkiye
ne yapmalı?’’ Sorusu herkes gibi benimde cevabını aradığım bir sorudur.
Şimdilik zihnimde oluşan cevabı, üç madde halinde özetlemeye çalışayım.
Birincisi,
Türkiye tezlerini dünyaya daha etkin bir şekilde anlatmalıdır. Michael Walzer ‘’Haklı Savaş Haksız Savaş’’ adlı
kitabında şöyle der: ‘’Savaşlar her
zaman iki kere yargılanır. İlk olarak savaş sebepleri, ikinci olarak da
kullanılan yöntemler yargılanır’’ der. Bugün Doğu Akdeniz’de yaşanan
gerginliğin hem sebebi hem de kullanılan yöntem açısından Yunanistan ve
arkasındaki güçler haksızdırlar. Haksızlığa karşı direnmek bir haktır ve
Türkiye tam da bunu yapıyor.
Ancak Türkiye haklılığını Batı halkına daha iyi anlatmak
için Türk Büyük Elçiliklerine büyük görev düşmektedir. Elçilikler bulundukları
ülkeler deki Türkleri, diğer Müslüman toplulukları organize ederek Batı halkına
gerçekleri anlatılmanın yolunu bulmalı. Bu noktada Cihat Yaycı Paşa’nın kitabı İngilizce ve Arapça başta olmak üzere
diğer dillere tercüme edilip dağıtılabilir. Böylece halkın baskısı siyasetçiler
üzerinde sağlanmalıdır.
İkincisi, Türkiye
bölgesinde ittifak ve işbirliklerini geliştirmelidir. 2017’den beri defalarca
yazdığımı tekrar ediyorum; Türkiye, Mısır’la ilişkilerini düzeltmenin bir
yolunu bulmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbelere karşı ilkesel tutumunda
elbette son derece haklıdır. Ancak jeopolitik zorunluluklar da önemlidir. Sayın
Binali Yıldırım Başbakan olduğu zaman ‘’Dostlarımızı
artıracağız’’ demişti. Taha Akyol
‘’Milli mücadele yedi düvel’’ başlıklı yazısında: ‘’Hiçbir zaman ‘yedi düvele
karşı’ yalnızlığı marifet sanmamalıyız’’ ifadesiyle bölgesel ittifakların
ve işbirliklerin önemine işaret etmiştir. İsrail, tüm Arap rejimlerini
Türkiye’ye karşı kışkırtarak organize etmektedir. İsrail’in bu amaçlarını boşa
çıkartmanın yolu onlarla ilişkilerimizi geliştirmekten geçer.
Üçüncüsü, Türkiye
iç bütünlüğü güçlendirmelidir. Özellikle dış politika konularında, muhalefet;
her yapılana karşı çıkan, ayrıştıran, ötekileştiren bir tutumdan artık
vazgeçmelidir. İktidarda muhalefetin yapıcı eleştirileri olursa ona kulak
vermeli, dikkate almalıdır.
Son olarak ‘’Türkiye ne yapmalı?’’ Sorusuna şunu eklemek isterim; hangi toplumsal kesime ait olursak olalım bu ülkenin hayrını düşünen yetişmiş herkes, Türkiye’nin birikimidir ve birbirimizin birikiminden istifade etmeliyiz. Zira her zaman vurguladığım gibi mesele ciddi ve derindir..