Suçun Şahsiliği
Kişisel izlenimlerden, tecrübelerden, deneyimlerden ve gözlemlerden yola çıkılarak, bir topluluk ya da konu hakkında verilen hükümlere genelleme denir. İnsanların veya olayların tek bir yönünü ele alarak karar vermek, genel şeyler söylemek anlamındaki genelleme çoğu kez insanı yanıltır. İnsanları ve olayları değerlendirirken onların bütün yönlerini ele almak gerekir. Genelleme aynı zamanda bir düşünce sistemidir. Sosyoloji ve psikolojide, genelleme yapmak önyargılı insanların tercihidir. Bu tercih olumsuz bir yön olarak nitelendirilir.
Psikolojide genelleme, bireylerin
belirli bir deneyimi veya örneği temel alarak daha geniş bir kavrama veya genel
bir yargıya ulaşması anlamına gelir. Mesela, olumsuz bir deneyim yaşayan bir
kişi, her zaman aynı sonucun olacağını düşünür ve öyle yargılar. Bu, birçok
insanın yaşadığı bir düşünce eğilimidir ve çoğu kez yanlış sonuçlara götürür.
Dinimizde insanları kusurlarından
dolayı hor görmek ve ayıplamak doğru olmadığı gibi bir kişi yüzünden bir
toplumu da yargılamak doğru değildir. Bu aynı zamanda zan ile hareket etmek
demektir. Yüce Allah “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı
zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın;
herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan
tiksinir! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul
etmektedir, rahmeti sonsuzdur.” (Hucurat 12) buyurmaktadır.
Gerçek bilgi ve kanıta değil,
tahmine dayalı hüküm (zan), insanların gizliliklerini araştırmak (tecessüs) ve
insanları arkalarından çekiştirmek (gıybet) dinen yasaklanmıştır. Peygamber
Efendimize (s.a.v.) “Birisinin arkasından söylediklerimiz doğru ise, onda bu
kötü nitelik varsa yine de yasak olan gıybet gerçekleşir mi?”
diye soranlar şu cevabı almışlardır: “Söylediğiniz onda varsa gıybet etmiş
olursunuz, yoksa yaptığınız iftira olur” (Müslim, “Birr”, 70). Yine
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Zanna kapılmaktan sakınınız, zan en
fazla asılsız olabilen haber ve bilgi türüdür. Kulak kabartmayınız,
gizlilikleri araştırmayınız, başkalarını kıskanmayınız, öfkenize kapılmayınız,
birbirinize sırtınızı dönmeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Kardeşler olunuz”
(Müslim, “Birr”, 28) diye buyurmuşlardır.
Genelleme yapma eğilimi, kişisel
gelişim sürecinde önemli bir noktadır. Kişisel gelişimde genelleme eğilimini
azaltmanın bazı yolları vardır. Mesela farkındalık oluşturmak, düşünce
kalıplarından sıyrılmak, kendi düşünce ve şartlanmışlıklarını sorgulamak, detaylara
dikkat etmek, her durumu tek başına ele alıp incelemek, alternatif bakış
açıları geliştirmek, başkalarının deneyimlerini dinlemek, mantıklı
değerlendirmeler yapmak, objektif verilerle düşünmek bu yollardan bazılarıdır.
Genelleme yapmak aynı zamanda birçok insanı yapmadığı şeyle suçlamak ve itham
etmek demektir. Çünkü varlıklar arasında ya da olaylarda yaşanan benzerlik
ilişkilerinin tümü bütün varlıklar için aynı değildir. Herkesi ve her şeyi aynı
kefeye koymak yanlıştır. Genelleme yapmak sığ dimağların ürünüdür. Yüce Allah
(c.c.) “Hak etmedikleri halde mümin erkek ve mümin kadınları yapmadıkları
bir şeyden dolayı incitenler apaçık bir bühtan ve günah yüklenmiş
olmaktadırlar.” (Ahzab 58) buyurmaktadır.
Bir öğretmenin işlediği bir suçu
bütün bir eğitim camiasına yüklemek, bir imamın yaptığı bir hatayı bütün bir
diyanet camiasına yüklemek, bir siyasinin suçunu bütün bir meclise yüklemek
doğru değil faciadır. Çünkü insanlar hakkında kötü düşünmek pek çok kötülüğün
kaynağı olur. Suç şahsidir ve suçu ispat edilinceye kadar herkes masumdur. Bu
masumiyete saygılı olmak görevimizdir. Suçun şahsiliği ilkesi, hukukun temel
taşlarından biridir ve adaletin sağlanması için büyük bir öneme sahiptir. Bu
ilke, suçun kişiselliği anlamına gelir ve suçun işlenmesi durumunda ceza
sorumluluğunun sadece suçu işleyen kişiye ait olduğunu belirtir. Suçun
işlenmesi halinde, sadece suçu işleyen kişi sorumlu tutulur. Bu, suçun
başkasının yerine cezalandırılamayacağı anlamına gelir. Örneğin, bir kişi suç
işlediğinde, bu suçtan dolayı sadece suçu işleyen kişi yargılanabilir ve
cezalandırılabilir. O kişinin ait olduğu toplum veya şehir yargılanamaz. Suçun
şahsiliği ilkesi, hukuki güvenceyi de sağlar. Bu ilke sayesinde suç işlemeyen
kişiler cezalandırılmaz. Suçun şahsiliği ilkesi, masum insanların haksız yere
cezalandırılmasını engeller. Suçun şahsiliği ilkesi, adaletin sağlanmasında
önemli bir rol oynar. Adil bir adalet sisteminin temelini oluşturur.
Allah’ım! Bizleri zan ile hareket
etmekten muhafaza eyle.