Suçıktı Şiir Akşamları
Balıkesir’deyiz. Millî Mücadele’nin başladığı mübarek beldeler. Her caddesinde, sokağında o ruhu hissetmek mümkün. Şimdi bu beldelerde kültür ve sanat için atılan adımları konuşuyoruz.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Dursunbey Belediyesi iş
birliğince gerçekleştirilen Suçıktı Şiir Akşamları cuma günü panellerle
başladı.
Bir şehri imar etmek sadece altyapı ile mümkün değil. Şehrin iç
yapısını, insanını ruhen hesaba katmak gerek. Şehirleri birbirinden ayıran
özellikler vardır. Dursunbey’de 1994’te başlatılan şiir şöleni bugün sadece
kendi ilçesinin değil, aynı zamanda tüm Balıkesir’in bir marka değeri hâline
gelmiştir.
Cuma sabahı Kent Konseyindeyiz. Burada “Şiir Festivalleri Nereye”
konulu bir panel yapıldı. Panele Yakup Ömeroğlu başkanlık etti.
Türkiye Kent Konseyleri dönem başkanlığı da yapan Balıkesir Kent
Konseyi Başkanı Mürsel Sabancı kısa bir açılış konuşması yaptı.
Sabancı, “500 kadar STK’den oluşuyor kent konseyleri. Böyle büyük
bir yapıyız. Dursunbey Suçıktı Şiir Akşamları’na da destek oluyoruz.” dedi.
Panel katılımcıları arasında yazar-şair Ali Sali, Hazar Şiir
Akşamları adına Şener Bulut, İstanbulensis adına Mehmet Mazak,
Kahramanmaraş’taki kültür sanat faaliyetleri için de Duran Boz konuşma
yaptılar. Konuşmacılardan
Mehmet Mazak, “İnsan olmak şehir demektir.” der Shakesper. Şiirin
şehri dönüştüreceğine inandık. Bu sebeple İstanbulensis’i başlattık. 2011’de
başlayan şiir festivalimiz İstanbul çiçeğinden alır adını. Geçen yıl 8. yıl
oldu
25-28 Mayıs 2022’de 9. su gerçekleşecek.
Bütün festivallerimizin onur konuğu
Cemalettin Latiç’tir. Festivalin ilkine 19 ükeden 54 şair katıldı.
Kanuni’ye soruyorlar, 46 yılda senin için ne önemlidir? ‘Baki gibi bir şairi
himaye etmek.’ demiştir. Biz de 15 yıllık süreçte şiire, edebiyata ve şiir
festivallerine sahip çıktık. Şiir her zaman var olmalı. Kültür sanattaki amiral
gemimiz İstanbulensis’tir.”
Konya TYB Şubesi adına konuşan Vural Kaya, “Mevlana Şiir Şöleni
ayrı bir havaya kavuştu. Salgın döneminde zorlu şartlara rağmen dijital olarak
yapıldı. Özel çekimlerle yapıldı. İlk idi böyle bir şey. Bu sene ise şiir
atölyeleri başlatıldı. Modern şiire ait bütün meseleler tartışıldı. Belediyeler
çok önemli. TYB bünyesinde gerçekleşen Mevlana Şiir Şöleni akamete uğramaz.
Belediyeler daha fazla sahiplenmeli. Şölenlere yeni şairler katılıyor.”
Hazar Şiir Akşamları adına Şener Bulut konuştu: “Elazığ, Harput
şehrinin devamıdır. Diyarbakır gibi kültür merkezi var yakınında. Doğu
Anadolu’nun kültür merkezi buralar.
Elazığ’ı 1085’te Çubuk Bey fethetmiş.
Türk kültürünün mayalandığı bir coğrafya
Elazığ. Her dönem İstanbul’u da örnek alarak gerçekten güzel
hizmetler yapıldı. Ahmet Kabaklı gibi isimlerin memleketi. Hazar Şiir Akşamları
nasıl oluştu? Faaliyetin sivil hikâyesi var. Elazığ’da 1972’de Musîkî Cemiyeti
kuruldu. Devletle bütünleşen çalışmalar öyle bir boyuta geldi ki 1992’de şiir
şölenleri başladı.1991’de SSCB dağıldı. Biz de Elazığ’da bu sevinci yaşadık.
Ben 1992’de Kültür Bakanlığı Yayınevi sorumlusu idim. Şairler gelir, sohbet
ederdi. Biz bunu salona taşımak istedik. İlk sahneye davet ettiğimiz şair Ali
Akbaş idi. Sonraki yıllarda Fırat Şiir Akşamları 1995’te Hazar Gölü’nde
yapılınca adı değişti ve Hazar Şiir Akşamları oldu. Türk dünyasını kuşatan
büyük bir şölene dönüştü. Hazar Şiir Akşamları Elazığ’da şiir bayramıdır.”
Duran Boz: “Çok sayılarla sınırlandırmanın bir anlamı olmasa da
Yedi Güzel Adam’ın memleketi Kahramanmaraş. Maraş’ta bir geleneğin olması
1950’lerden başlar. Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Alaeddin Özdenören Rasim
Özdenören Maraş’ta bu geleneğin oluşmasında etkilidir. Nuri Pakdil, Hamle
dergisiyle edebiyat sevgisinin yazma tutkusuna ve aşka dönüşmesinin
tetikleyicisidir. 1958’de şiir şöleni yapmış ve bu şölende ilk kez Necip
Fazıl’dan şiir okutmuşlardır. İsmail Kıllıoğlu, OsmanSarı gibi yazı erbabı
yetişmiştir. Rahmetli Kamil Aydoğan, Ali Karaçalı ve ben 1978 dergi çıkardık.
Bu süreç içinde bir yazı zemininin oluşması sağlandı. “İnsanı insana karşı
savunma” zemini böylece gelecek yıllara sarktı.”
Panel Başkanı Yakupoğlu: “İlk metinlerimizin şiir türünde olduğuna
dair görüşler var. Tonyukuk şiir türündedir, böyle bir görüş var şimdi. Bu şiir
meclisleri ne kadar mühim. Güneyde Tebriz’de hâlâ şiir meclisleri var.
Ali Sali: “Dursunbey Suçıktı Şiir Akşamları adına Latiç Bey’in
karşısında konuşmak dilimi bağlıyor. (Boşnakça yazdığı mevlit, Ebu Hanife
üzerine yazdığı kitaptan dolayı.)
Dursunbey’i mayalayan Mehmet Ruhi Turan
Boşnak göçmenidir. Biz onu Sarı Hoca olarak biliriz. Sarı Hoca’nın
babası, “Ben seni Anadolu’ya vakfettim.”demiştir. Hafızlığa onun önünde diz
çöktüm. Kütahya, Dursunbey ve Balıkesir üç yerde de onun tesiri vardır.
Suçıktı’ya 1995’te Mehmet Doğan, Atilla Maraşlı geldi. Alaeddin
Özdenören’i ziyaret ettiler. Dursunbey’e geçiyorlar. Burada şiir okumuşlar ve
devamı öylece gelmiştir.
Ahmet Kot: “Şiir festivaliyle ilgilenmemizin sebebini Bosna’ya
borçluyuz. 1988’de Aliya ile görüşmek üzere Bosna’ya gittiğimizde Makedonya’da
şiir programına katıldım.
Uluslararası anlamda şairler nasıl buluşur? Bunu orada gördüm. İlk
kez Cemalettin Latiç ile tanıştım. Sonra da Türkiye’de nasıl yapılır, diye
düşündüm. Sonra İspanya’da katıldım.
1992’de TYB olarak ilkini Bursa’da
sonra Özbekistan’da yaptığımız şiir şölenleri oldu. Bu şekilde
adım adım Türk dünyasını tanıdık. Hem şiir potansiyelini tanıdık
hem de kültür zenginliğini.”
Yakupoğlu:
“Struga Şiir Akşamlarını gözlemlemek lazım.
Ahmet Kot’un kültür hayatımıza çok katkısı vardır. Hakanlar
şairleri korurdu. Belediyelerimiz kültür faaliyetlerine önem vermeli.”
Şiir festivallerinin nasıl yapılması gerektiği de tartışıldı.
Türkiye Şiir Derneği kurulmalı. Diğer tüm kamu kurumları da
desteklemeli şeklinde bir görüş ortaya atıldı.
Vural Kaya, “Festivalleri önemsiyorum, bir çatı altında olmalı.”
dedi.
Şener Bulut, “Herkesin katkı sağlaması lazım. Elazığ örneğini
vermek isterdim. Türkiye’deki kültür hayatımızın olumsuz gösterilmesi doğru
değil. Sivil boyut önemli.”
Program “Dünden Yarına Şiir” paneli ile devam edecek. Suçıktı Şiir
Akşamları’na dair izlenimlerim devam edecek. Şimdiden heyecanı yüksek bir şölen
var. Şiirin olduğu yerde şifa vardır, kültür ve medeniyet vardır.