Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.28
Gram Altın
2993.53
BIST 100
9358.54
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Suç patlaması

Yenilerde yayınlanan ve medyada yer alan TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre; ülkemizde son 10 yılda suç patlamasının yaşandığı görülmektedir. Öyle ki; hırsızlık 7 kat, cinayet 6 kat, cinsel suçlar 10 kat, uyuşturucu 11 kat, yağma 11 kat, trafik suçları 15 kat gibi ürkütücü oranda artış göstermiştir. Cezaevine giren insan sayısı da 3,8 kat artmıştır. Bu veriler toplumun temellerinin bozulduğunu ve çürüdüğünü gözler önüne sermektedir. 2009 yılında cinayet suçu sayısı 1.514 iken bu sayı 6 kat artarak 9 bin 574’e, yaralamada ise 4,5 kat artarak 34 bin 987’ye çıkmıştır.

Toplumumuzda suç işleme hususunda alarm sinyalleri çalmaya başlamıştır. Bu vahim tabloyu sadece ekonomik sıkıntılara ve işsizlik gibi sebeplere dayandırmak mümkün değildir. Temel sebepler arasında; eğitimdeki yanlışlar, ahlaki erozyon ve kötü yasalar gibi faktörler öncelik taşımaktadır.

Yenilerde kaybettiğimiz ülkemiz insanı psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun şu yazısı da aynı acı gerçeği yansıtmaktadır:

“Ben Amerika'da 25 yıl kalmış bir insan olarak şöyle bir gözlem yapıyorum. Amerika'da hiç eğitim görmemiş bir insanla aynı odada kalmaktan korkarım. Beş dolar için gırtlağını kesebilir. Eğitim orada gerçekten bir fark yaratıyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe, uygar, olgun, sorumluluk sahibi, verdiği sözü tutan, kişisel bütünlüğü olan bir insan olma yolunda ilerliyor. İstisnalar kesinlikle olabilir ama genellikle böyle.

Türkiye'ye gelip baktığımda iki faktör görüyorum. Şehirleşme ve eğitim. Türkiye'de şehirleşmiş ve eğitim görmüş insandan korkuyorum. Kesinlikle insafsız, kendinden ve kendi yakınlarının çıkarından başka bir şey düşünmüyor. Bu son derece kuvvetli bir duygu bende. İliğini sömürür bitirir, hiç acıma duygusu yoktur.

Ama şehirleşmemiş, okumamış, saf köylü olarak kalmışsa, onda değerler bilinci çok yüksektir. Sanki eğitilmiş Amerikalı.... Burada çok önemli bir gözlem var. Bunun üzerine düşünmek lâzım.”

***

Geçenlerde ülkemizin üretim yapan ve bu ürettiği malları yurt içine ve dışına pazarlayan önemli bir iş adamımızla yaptığımız sohbette belirttiği bazı hususları yazmak istiyorum:

“*Ülkemizde işsizlik sorunundan daha fazla tembellik sorunu var. İnsanlarımız maalesef çalışmadan kazanmak istiyor. İşinin hakkını vermek gibi bir gayretinin eksik olduğunu görüyorum. Kişiler çaycılık yaptığında bile ‘bunu en iyi şekilde yapmalıyım’ demiyor.

*Evet, ekonomimizin sorunları çok ve ekonomik olarak zor durumdayız. Gördüğüm bir kriz döneminden geçiyoruz. Bu fazlasıyla hissediliyor. Ancak kriz sadece Türkiye’de değil. Pek çok ülkede benzer problemlerin söz konusu olduğunu söylemeliyim. Hatta Türkiye bu haline rağmen çoğu ülkeden daha iyi durumdadır.

*Günümüzde gelişmede en önemli faktör bilgidir. Bilgi çağından geçiyoruz. Bilgiye kıymet biçilmez. Bilginin fiyatı ölçülmez.

*Kimse kendine toz kondurmuyor. Herkes başkasını, özellikle de hükümeti veya bazı üyelerini suçluyor. Bunun yerine her vatandaş üzerine düşeni yapmalı, kendi sorumluluğunu müdrik olmalıdır. Görev sadece idarecilerimize değil hepimize düşmektedir.

*Günümüzde maalesef spekülasyon üzerinden kazanç yapmak, alın teri dökmeden para kazanmak geçerli ve yaygın bir yol haline gelmiştir. Arsa alıp satmak, hisse senetleri ve benzerleriyle yolunu bulmak istemektedirler. Hâlbuki herkes alın teri ve el emeği ile ekmeğini kazanmayı hedeflemelidir. Huzur da ülkemizin sağlıklı büyümesi de bundadır.

*Eğitimde de sorunlar vardır. Elbette öğretmenlerin çocukları dövmesi, aşağılama ve hakarete varan sataşmalardan uzak durması gerekir. Ancak şu anki durum da yanlıştır. Yanlış yapan talebesini azarlaması bile olay haline getirilmektedir. Öğretmenin otoritesi kaybolmuş, eğitici özelliği büyük yara almıştır. Bu da öğrencinin hakkıyla gelişmesini ve yetişmesine engellemektedir.”

Vakit geçiyor; deist, idealden yoksun, başka ülkelerde yaşamak isteyen bir nesil geliyor. Bir an önce gerekli tedbirleri almazsak maalesef ülkemizi iyi günler beklemiyor.