Su uyur düşman uyumaz
Tahrif edilmiş Tevrat’ın Yaradılış/Tekvin bölümünde yer alan “ O gün RAB Avram’la (İbrahim) antlaşma yaparak ona şöyle dedi: “Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan bu toprakları (...) senin soyuna vereceğim.” vadini gerçekleştirmek isteyen Evanjelistlerin oyunları bitmek bilmiyor.
Emperyalist dişlinin çarkları durmaksızın dönüyor. İsrail bayrağındaki iki mavi çizginin temsil ettiği Nil ile Fırat’ın iki ucunda da Siyonist hedefler için kan ve göz yaşı akıyor. Başta Filistin olmak üzere bu iki nehir arasında yaşayan insanlar (Müslümanlar) üzerindeki tehdidin boyutları artarak devam ediyor.
Fırat ile Dicle’nin buluştuğu Türkiye-Irak-Suriye-İran hattındaki PKK terör yapılanmasıyla uygulanmak istenen senaryonun başka bir versiyonu da İsrail’in hedeflerinden Beyaz Nil ile Mavi Nil’in Buluştuğu Sudan’da sahneye konuldu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin 4 Mart 2009 tarihinde Sudan’ın birliğinin sembolü Ömer el-Beşir’i tutuklama kararından tam 10 yıl sonra Beşir’in bileti ABD ile işbirliği yapan en yakınındakiler tarafından kesildi. Tıpkı Nil’in döküldüğü Mısır’da halkın seçtiği lider Mursi’nin Müslüman Kardeşlere yakınlığı ile bilinen Sisi tarafından darbeye maruz kalması gibi.
14.4.2009 tarihinde Sudan Dış İlişkiler Sorumlusu Muhammed El-Mekki ile yaptığım röportajda Sudan’da neler yapılmak istendiğini kamuoyunun bilgisine sunmuştuk. Mekki özetle, Sudan’ı açlığa ve yokluğa mahkum eden uluslararası emperyalizmin temsilcileri ABD, İsrail ve Fransa’nın İngilizlerin dizayn ettiği kabileler arasında çatışmaları körükleyerek petrol, uranyum ve altın yataklarına çökmek istediklerini söylüyordu. Uluslararası yardım kuruluşu kılıfına bürünen emperyalist ajanların yoğun faaliyeti ile 2011 Temmuz’unda misyonerler tarafından yıllar yılı insanların bir kuru ekmek karşılığında Hristiyanlaştırıldığı Güney Sudan 193. Ülke olarak Sudan’dan kopartıldı. Güney Sudan’ın kopartılması petrol yataklarının Sudan halkının elinden alınarak uluslararası kartellerin emrine verilmesi anlamı taşıyordu. Müslümanların çoğunlukta olduğu Darfur oyunu ise bozulmuş, Sudan’da çok parçalı bölünme durdurulmuştu.
2010 yılında Tunus’ta başlayan Arap Devrimi gösterileri, BAE ve Suudi Arabistan’ı es geçerek Sudan’da yeni bir evreye girdi. Sudanlı gelinlerin dans ederek başlattıkları gösteriler sonrasında Ordu’nun gösterileri bastırmak yerine yönetimi devirme yönünde kullandığı inisiyatif ABD’nin istediği yönde ilerliyor. Darbenin ilk gününde ABD büyükelçiliği tarafından yayınlanan 7 maddelik deklarasyonla, göstericilerin yayınladıkları 7 maddelik istekler paketinin noktası ve virgülüne kadar aynı olması, darbeyi ve geçiş sürecini kimlerin yöneteceğinin işaretlerini veriyor.
Türkiye’de bir siyasi partinin yerel seçimler sloganının ‘Mart’ın sonu bahar’ olması sadece bir tesadüf mü? Türkiye’de yapılan darbe girişimi arkasından, iktidarı devirmek için üretilmek istenen eylem planlarını hepimiz bir yerlerden hatırlıyoruzdur.
Arap baharı sürecinde, Mısır’da Hüsnü Mübarek, Libya’da Muammer Kaddafi, Tunus’ta Zeynel Abidin bin Ali, Yemen’de Ali Abdullah Salih, Cezayir’de Buteftika, Sudan’da Ömer Beşir devrildi. Mısır’da Mübarek’in üstüne seçimle işbaşına gelen Mursi’de en yakınındaki Sisi tarafından devrildi. 2009 yılında Afrika Birliği toplantısına katılarak, ABD’ye meydan okurcasına Kaddafi’yi başkan seçen bu liderlerin hepsi birer ikişer iktidardan indirildi. Filistin Lideri Abbas’ın durumu ortada. Afrika Birliği toplantısındaki resmi twitter hesabına koyarak iktidardan alaşağı edilen liderlerin fotoğraflarına çarpı işareti atan EdyCohen, hesabında bize çok şey anlatıyor aslında.
Yavuz Sultan Selim sonrasında 400 yıl Osmanlı hinterlandında bulunan Sudan’da Türkiye açısından Sevakin adası ayrı bir önem arz ediyor. Türkiye, Sudan’da huzur, güvenlik ve istikrarın sağlanmasına ve halkın beklentileri doğrultusunda muteber ve kapsayıcı bir geçiş sürecinin hayata geçirilmesine büyük önem veriyor. Askeri geçiş konseyinden geçiş sürecine toplumun tüm kesimlerinin katılmasını, güvenlik ve kamu düzeninin korunmasını, geçiş sürecinin ise süratle tamamlanmasını temenni ediyor. Suudi Arabistan-BAE-ABD-İsrail ekseni Sevakin adasında Türk üssü kurulmasını engellemek için gösterileri bahane ettikleri ve aylardır adada faaliyetlerin durduğu biliniyor.
Su uyur düşman uyumaz atasözünü unutanların kulaklarına küpe olsun,