Su Medeniyeti Müzesi
-Recep Ali Bey bu kadar tevazuu neye borçlusunuz?
-Suya.
-Lütfen Recep Ali Bey! Dediğiniz hakikat olsaydı herkes alçak gönüllü olurdu. Günde defaatle su ile temas edenler var. Neden onlarda bu tevazu yok. Daha ilerisini söyleyeyim. Şık ama estetik olmayan kaplarda suyu sürekli kullananlar var. Bak onların gururuna. Sudan izler görmek hak getire.
-Efendim Recep Ali Bey doğru söylüyor. Biz dededen ve babadan beri hep suyla meşgul olduk. Su mizacımızı yoğurdu. Hatta suya o kadar aşık olduk ki o ele avuca sığmaz suyu bir yerlere sığdırmak için ona kıyafetler dokumaya başladık.
-Yapmayın Ercan Bey. Recep Ali Bey beni tiye alsa da siz bari böyle sulu şakalar yapmayın. Tamam. Tevazuunuzun suyun hakikati ile ilgisini kabul ediyorum. Lakin tamamen de suyla alakalı olamaz bu durum değil mi!
-Efendim anlatayım! Bizim atalarımız su kardeşliği medeniyetinden gelirler. Haliyle biz de o medeniyetin mensuplarıyız. Babamda iken su idim. Anneme geçince suyumun çeşitliği arttı ama yine su idim. Sonra suyuma hayat verildi. Dokuz ay on gün anne su medeniyetinin içinde büyüdüm. Ardından benden önce gelen su kardeşliği medeniyetine mensup olmak için annemden ayrıldım ve onlara yakınlaştım. Çok ayrı kaldığımdan olmalı ağlamaya başladım. Hemen beni yeni bir suya daldırdılar. Her tarafımı bu yeni suyla tanıştırdılar. Soğuktu lakin ferah bir şeydi öncekine nispeten.
-Eeee Recep Ali Bey!
-Efendim derken her geçen gün bilinçlendikçe suya olan aşkım ve ihtiyacım da artıyordu. Su beni kendine bağlıyordu. Bir taraftan suyun cevherinde olan ve sırrına ulaşılamayan o ele avuca sığmaz vaziyetleri diğer taraftan onu anlamak için insanların bütün maharetlerini ortaya koydukları zanaat eserleri beni kendimden etmişti.
Biliyor musunuz! İnsanlık hala sudaki hayat iksirlerini anlamış değil. Bu kafayla da giderse anlamayacak. Tek anlayışlı tarafıysa hükmü suya geçmediği halde temas için onca kıymetli maddeye estetik şekil vermesidir.
-Anladım sizi. Siz su kaplarından bahsediyorsunuz.
-Şöyle desek. Su medeniyetinin şaheserleri. Suyun en kıymetli giysileridir onlar. Estetik ve güzellik doludurlar. Hayatı güzelleştiren suya daha da güzellik katacak takdim edicilerdir. Tevazu ile estetiğin, sırlar ile nazikliğin beraber olduğu su medeniyetinin yapı taşlarıdır. Onlara musluk, ibrik, kazan, kova, maşrapa, tas, sahan, tulumba, çeşme, testi, güğüm... demeye dilim varmıyor.
-İlahi Recep Ali Bey. Hakikaten çok enteresan bir ailesiniz. Su incinmesin diye ne kadar da nazik ve nahif düşünüyorsunuz. Sanki su capcanlı karşınızda duruyor da bu söyleyeceklerinize alınıyor gibi. Yerdeki karıncaları, canlıları, su kardeşlerini incitmemek için ayaklarına çıngırak takarak yürüyen Karınca İncitmez Efendi’nin medeniyetinin mensubu olduğunuzu ne de güzel ifade ediyorsunuz.
-Müsaade buyurursanız onu da anlatayım.
-Ne demek! Su medeniyetinin mensupları olan sizlerin ruhunuzun inceliklerine tanık olup zevklenmek bizi mesrur ediyor.
-Estağfurullah efendim. Malumunuz su gittiği yere hayatı da götürüyor. Hatta renksizliğine rağmen onca renkli olanların renginin kaynağı yine su. Biz bir kaç nesildir İstanbul’da yaşıyoruz. Hep suyu gördük ve su ile meşgul olduk. Suya olan bu tutkumuz zamanla aşka dönüştü. Aşkımızın gereğini yerine getirmek için maddeyi işledik suya evler yaptık. Su, inşa ettiğimiz su medeniyetinin modern evlerine geçici de olsa yerleşmeyi kabul etti. Lakin bir şart koşmaktan da vazgeçmedi. İstanbul başta olmak üzere ülkemizin bir çok yerinde su medeniyetinin geçmiş zamanlara dönük çok zanaat eserlerinin olduğunu söyledi. Bizi en zayıf yerimizden vurdu. Bu devletin görevidir. Biz altından kalkamayız. Ne iktidarımız yeter ne sermayemiz desek de anlatamadık suya. Zaafımızın mı yoksa aşkımızın mı -orasını pek kestiremiyoruz- esiri olduk. Bir taraftan suya dünyanın her yerinde rahat edeceği kıyafetler dikerken diğer taraftan da suyun geçmiş yaşantılarındaki kıyafetlerini toplamaya başladık. Hakikaten su haklıydı. Anlattıklarından daha fazlası vardı. Bizden önceki yapıcılar ne de kıymetli ve estetik kıyafetler yapıvermişler suya. Hatta o kadar güzellerine rastladık ki suyun onların şeklini almak için ne derece heyecanlandığını anladık.
Efendim neredeyse otuz yılı aştı su medeniyetinin geçmiş giysilerini toplama işimiz. Ve geldik dediğimiz noktaya. Artık ne imkanımız ne de iktidarımız kaldı suyun bu vasiyetini yerine getirmeye.
Devletimiz açmalıdır İstanbul’da bir Su Medeniyetleri Müzesi. Sahip çıkmalıdır suyun aziz hatırasına. Takdir ve taltifle yaklaşmalıdır bizim su için yaptıklarımıza.
İnanın ki devlet büyüklerimiz su medeniyetinin bizdeki kalıntılarını görseler sadece devlet nişanesi değil insanlık iftihar madalyası takıverirler.
-Ah Abim ah. Sana demiyor muyum her defasında böyle içten anlatma. Kendini üzüp bizi de ateşe atma. Bunca zamandır devletimiz ilgi göstermedi. Sanatın ve kültürün değeri hala anlaşılmış değil demek ki. Bak yine üzüldün bunları anlatarak. Bari yüzüne suyu değdir de anlasın onun aziz hatırasına nasıl sahip çıktığımızı.
-Lütfen Ercan Bey! Bari bunları siz söylemeyin. Er geç suyun aziz mirasına devletimiz sahip çıkacak buna inanıverin.
-İnşallah efendim inşallah!
Fabrikanın su müzesi katından ayrılmak için müsaade istedim. Suyun başardığı işleri bir daha kendi gözlerimle gördüm. Recep Ali Bey ve ailesinin su gibi asil tevazuu ve suya vefası İstanbul’da hala böyle sanat ve kültür sevdalısı aileler varmış şükürler olsun heyecanını yaşattı bana.
Devletimiz bilhassa İstanbul şehreminimiz acilen sahip çıkmalıdır bu asil ve kadirşinas su medeniyeti sevdalısı aileye. İstanbul’da dünya su müzesi açmalıdır aceleyle. Bu müzeyle göstermelidir ecdadımızın ve bu topraklar üzerinde yaşayan atalarımızın ne kadar estetik ve zevkli yaşadığını. Neleri kaybettiklerimizi de bu müzeyle göstermelidir yeni neslimize.
İstanbul bir medeniyetler sentezi şehridir. Suyun şekillendirdiği estetikle de ince ve tarihi bir peyzajın kentidir. Yeni açılacak AKM’nin en büyük tamamlayıcı parçalarından biri orada açılacak su medeniyeti müzesidir. Bu müzenin her türlü verisi de Recep Ali Bey ve ailesinin yılardır sahip çıktığı bu mirasın içindedir.
Er geç insanlık ve ülkemiz için kalbi yürekten çarpan kültür ve sanata duyarlı devlet adamlarımız bu asil sese kulak verecektir.