Stratejik mi taktik mi?
ABD Başkanı Trump’ın ‘Suriye’den çekiliyoruz’ açıklaması, bölgeyle alakalı her tarafta yoğun bir şekilde tartışılıyor.
İçimizdeki uzman görüşleri (!) dinledikçe ‘ABD Başkanının sözünü bu kadar muteber ve güvenilir bulan ne çok uzman varmış yahu’ demekten alamıyor insan kendini.
Halbuki ABD’nin en belirgin özelliği dış politikada sözünde durmaması değil miydi?..
PYD’yi çöpe mi attı?
ABD’nin Suriye’den çekiliyoruz kararının arkasında ne var öncelikle bunu anlamamız lazım. Bölgede yaşananları arka plan stratejileriyle birlikte değerlendiren herkesin aklına gelebilecek bazı soruların cevabı henüz ortaya çıkmış değil. Mesela her türlü silah mühimmat ve eğitim vererek desteklediği PKK-PYD unsurlarının üstünü mü çizdi ABD? Daha önce Irak’ta yaptığı gibi kullanıp kullanıp tabir caizse çöpe mi attı bu unsurları? Hadi bu unsurlar maşa idi, işine bu şekilde geldi attı diyelim, İsrail’in Arz ı Mevud-Büyük İsrail projesinin bir parçası olarak istediği Kürt Devleti planını rafa kaldırarak mı verdi bu kararı?
Başkalarını kullandırmak!
Daha önce Trump'ın Suriye'den çekilme kararına sert tepki veren Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham; “Başkan Trump, Irak'taki kuvvetleri ziyaret ettiği zaman bölgedeki komutanların kendisine DEAŞ'ın tamamen imha edilmediğini anlattığını ve gözlerinin açılmasına vesile olduklarını ifade etti. Başkanın başkalarına daha fazlasını ödetme ve daha fazlasını yaptırma amacını gerçekleştirmenin en iyi yolunu tekrar değerlendirmek için bir duraklama sürecinde olduğumuzu düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Açıklamasını da aklınızın bir köşesine yazın şimdiden.
Zaman kazanma çabası mı?
Türkiye’nin Fırat’ın Doğusuna harekât yapma kararının hemen akabinde alınan bu kararı çok acele ve gerçekmiş gibi değerlendirmenin yanlış olduğunu söylemeye çalışıyorum. Gerçi devletimiz harekât hazırlıklarına devam ediyor ve kararından vazgeçmiş değil ama bu kararın bir zaman kazanma ve sahadaki aktörlerin yeni pozisyonunu değerlendirme hamlesi olabileceğini göz önüne almamız gerek.
BAE ve Mısır istihbaratı
Sahadaki aktörler derken, yeni bir haber olarak BAE ve Mısır istihbarat elemanlarının Münbiç ve Suriye kırsalında tespit edilen faaliyetlerini de iyi okumalıyız. Bir yandan PKK-PYD unsurlarıyla temas kurdukları diğer yandan DAEŞ’i palazlandırmak için adım attıklarına dair söylentiler var. Kaldı ki, ABD, DEAŞ’ın bittiği, kalan tehlikenin Türkiye tarafından bitirileceği söylemiyle ayrılma kararını temellendirmişti. Suud, Mısır ve BAE ittifakının İsrail’in plan ve kontrolünde, ABD’ye aldığı bu kararın yanlışlığını göstermek için hamle yapmak istemesi de normal görünüyor.
Ortalık toz duman haldeyken yapılan yorumlar genellikle yanlış veya en azından eksik olacaktır. Bu noktada parça hadiselerden azade olarak stratejik ve taktik değerlendirmeler önümüzü görmemizi ve daha net kararlar almamızı sağlar.
Muharebe kazanma sanatı
Clausewitz'in “Savaş politikanın başka araçlarla devamıdır “ sözünü “ Taktik, askerleri kullanarak muharebe kazanma sanatı, strateji ise muharebeleri kullanarak savaşı kazanma sanatıdır” cümlesiyle birlikte değerlendirip bu meseleyi o şekilde düşünürsek:
ABD’nin genel olarak coğrafyamız, özelde Suriye’de ne işi var? Yaşanan bu savaşın tarafları neticede neyi istiyor? Bu sorularının cevabı ABD’nin stratejik olarak mı yoksa taktiksel bir kararla mı hareket ettiğini gösterecektir. Ve tabi ki bizim de strateji ve taktik hamlelerimizi de belirleyecektir.