SPORUN TERÖRLE SINAVI
Spor ve terör kelimeleri aslında bir araya gelmez, getirilemez. İkisi de çok ayrı içerikli olan birer olgudur. Spor bireysel ve toplumsal yönü olan, eğlence ve sağlıkla ilgili yönü ağır basan bir olgudur. Sporun özellikle futbolun bir sektör haline geldiğini görüyoruz. Dolayısı ile spor insanlığı ve devletleri değişik açıdan ilgilendiren beynelmilel veya evrensel bir olgu diye ele alınabilir.
Terör ise insanlık için yapay afet, sosyal bir kırımdır. Uluslararası bir problem ve hastalık olan terör aynı zamanda bir savaş kazanma aracı olarak devreye girmektedir. Hatta bazı devletler kimi örgütleri savaş aracı gibi rakiplerini zayıflatmayı hedeflemektedirler. Doğrusunu söylemek gerekirse terör vasıtasıyla kimi kazanımlar da sağlanmıştır. Ancak uzun vadede teröre destek verenler, gönül verdikleri teröristlerin kanlı kurbanları olmuşlardır. Ancak yine de insanlık terör belasına çare bulamamıştır.
Her terör saldırısında birçok yurttaşımız ölüyor. Kınama mesajları yayınlanıyor, birbirimizin acısını paylaşıyoruz. Ancak korku ve çaresizlik bütün benliğimizi kaplıyor. Olayı duyduktan sonra kaç kişinin öldüğü ve yaralandığı düşüncesi zihnimizi kurcalıyor, işimize ve kendimize konsantre olamıyoruz. Teröre muhatap olan, onların yakınları, olaya tanık olanların çoğu, tedavi eden sağlık personelinde bir takım tıbbi ve psikiyatrik rahatsızlıklar ortaya çıkıyor.
Terör saldırısından hemen sonra kurbanların yakınlarında ve tanık olanlarda, yaralanan kişilerde Akut Stres Bozukluğu meydana gelir. Bu bozukluğun belirtileri şunlardır:
- Vücut bütünlüğünü tehdit eden bir olaya maruz kalmak
- Olayı tekrar tekrar yaşamak
- Olayla bağlantılı uyaranlardan kaçınmak
- Duyugudurumumuzda ve düşüncelerde olumsuz yönde değişim
- Artan uyarılma ve tepkisellik
- Sıkıntı veya işlevsellikte düşüş.
Bunlar bir (1) aydan fazla sürerse artık Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)'dan söz edilir. TSSB tecavüz, sel, kaçırılma ve terör olayları gibi durumlardan sonra görülür. Bir ay sonra olgularda şunlar ortaya çıkar.
- Yaşadıkları olayı, belki kabuslarında veya üzücü rüyalarda, belki de zorla zihne hücum eden zihinsel imajlarda tekrar tekrar yaşar. Bazı insanlar olayı hatırlatan uyaranlara fizyolojik duyumlarla (kalp atışının hızlanması, nefesin kesilmesi) veya duygusal sıkıntı ile tepki verir.
- Korkudan kaçınmak için pek çok adım atarlar; film ve televizyon izlemeyi veya olayla ilgili haberleri reddetmek veya düşünceleri ve anıları bilinç dışına itmek gibi.
- Düşüncelerinde kötümser olurlar; ısrarlı olumsuz düşünceler, karamsar fikirler dile getirirler (işe yaramaz biriyim, dünya çok düzensiz, hiç kimseye inanmıyorum). Kendisi için önemli olan etkinliklere olan ilgilerini yitirip diğer insanlardan koptuklarını hissederler. Bazıları ise kimseyi sevemeyeceklerini ve eğlenemeyeceklerini sanırlar.
- Aşırı uyarılmış belirtileri yaşarlar; gerginlik, aşırı tetikte olma hali, konsantrasyon problemi, uykusuzluk veya yoğun irkilme tepkisi
Kendine yabancılaşırlar (kişinin sanki bir rüyada imiş gibi kendi zihninden ve bedeninden koptuğu hissi) ve gerçekdışılık (çevresindeki nesnelerin uzak, çarpık, rüya gibi veya gerçek dışı gelmesi) vardır.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşayanlarda madde ve alkol kullanımı fazla görülür.
Terör spor aşkımızı ve alışkanlığımızı yok ediyor. Bir yandan terörle baş ederken diğer yönüyle, kurbanlarını iyi etmek için de uğraş vermemiz gerekir. Kurbanlara nasıl yararlı olabiliriz? Bunu başka bir yazıda ele alacağız.
Sonuç: "Terörle uğraşmak ve baş etmek bilgi ve sebat işidir".