Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

SPORDA OLANLARI UNUTMAK

FUTBOLDA liglerin ikinci yarıları başladı. Her başlangıç yeni ve ümit verici kabul edilebilir. İnsanların sevinçlerini ve beklentilerini kursaklarında bırakmak istemeyiz ama gerçeklerle de yüzleşmek zorundayız.

Futbolda şiddet olgusu göz ardı edilmemelidir. Ülkemiz seçim atmosferine girdi. Barış ve kardeşlik içinde geçmesi gereken seçim rekabeti istemesek te statlara da yansımaya başladı. Sinirli ve öfkeli seyirciler statları dolduruyorlar ve koro halinde ölçüsüz sloganlar atıyorlar. Yöneticilerin emri ve işaret fişeğini andıran demeçleri de ortamı geriyor ve şiddete zemin hazırlıyor, ok yaydan çıkıyor.

İnsanların ve bu Türk ulusunun en büyük zaafı unutkanlığıdır. Bu zaafın eksilerini ve belirtilerini her alanda görüyoruz. Mesela 1967-1968 futbol sezonunda Kayserispor-Sivasspor arasındaki maçta şiddet sonucu 37 kişi ölmüştü. Bunu hiç unutmamalıyız. Ekvator-Elsalvador arasındaki maçta olaylar meydana gelmiş ve her iki devlet da savaşmışlardı.

Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray gibi seçkin kulüplerimizin taraftarları arasında ölümle sonuçlanan olaylar meydana gelmişti. Bazı kulüp başkanlarımızın "kavga, şiddet" içeren söylemleri kulüpleri ve taraftarları daha da fanatik tabloya sokuyor. Oyuncuların öfkelerini, olağan faullere hasımca karşılık vermeleri düşmanlıklara yol açıyor. Seyirciler arasında hatırı sayılır miktarda alkol, madde ve sigara için de var. Sosyal sebepleri bunlara eklersek şiddet sanki kaçınılmaz hale giriyor.

Ülkemizde futbolun barış, kardeşlik ve dostluk aracı olduğunu bir türlü öğrenemedik. Futbola gereğinden fazla değer veriyoruz, anlam yüklüyoruz. Halbuki futbolun haricinde bireyselliği teşvik eden ve herkesin yapabileceği spor dalları var. Bu dallara ağırlık vermek, gençleri ve çocukları bu alanlara yönlendirmek kimsenin aklına gelmedi. Bunun içindi ki, herkes futbola ve seyirci olmaya sevk edildi. Anlayan da anlayamayan da futbol konusunda ahkam kesiyor.

Başa dönecek olursak futbolda şiddet olgusunu unutmamak önceliğimiz olmalıdır. Halının altına süpürülen gerginlik sebepleri ile yüzleşmeliyiz. Spor yazarları ve yöneticileri dillerine, söylemlerine dikkat etmelidir. Bütün bunları yerine getirmek kolay olmuyor. İleri görüşlü, motivasyon yapabilecek irade, empati yeteneği gibi belirgin vasıflar lazımdır. Bu nitelikler birçok insanda mevcut. Harekete dönüştürülmesi beklenmelidir.

İleri sürülen çirkin iddialar ve yakıştırmalar futbol camiasında derin yaralar açmıştır. Bu yaraların üstünü örtererek değil tersine üzerine gidilerek çözülmesi lazımdır. Bu tip problemlerden ders çıkararak geleceğin temiz futboluna zemin hazırlanmalıdır. Varsa suçlular adalete teslim edilmelidir.

"Şiddetin öğrenilmiş bir davranış biçimi olduğu ve bulaştığı" herkese anlatılmalıdır. Öğretmenler derslerde, din görevlileri hutbelerde, sanatçılar konserlerinde ve siyasetçiler alanlarda şiddetin kötülüklerini açıklamalıdırlar. Hele hele şiddeti özendirecek söylemlerden ve davranışlardan özellikle sakınılmalıdır.

Sonuç: "Şiddet olgusu futbolda göz ardı edilmemelidir."