Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Sporda algı yanılması

Kabul etmek gerekir ki çağımızda siyaset, spor ve din son derece etkin ve kapsayıcı kurumlardır. Çoğu insanın özellikle sade vatandaşların sohbetlerinin konusu bu üç alanla ilgilidir. Konu sadece konuşmakla kalmaz, insanların geleceği ve keyfi bu yöndeki düşünce ve kararlarına yansımakta ve tesir etmektedir. Çoğu kere de kişiler bu durumun farkına varmakta zorlanmaktadırlar. Sonuçta insarlar mutluluk ve mutsuzluk tablosuyla karşılaşmaktadırlar.

Bu kurumlar arasında sporun yeri biraz farklıdır. Spor özellikle Futbol evrensel boyutta bir olgudur. Futbolun spordan ziyade gösteri sanatı olarak kabul edilmesi yönünde bir kanaat vardır. Bizim de kanaatimizin bu yönde olduğunu belirtelim. Toplumun problemlerinin unutturulması için futbol bir araç olarak kullanılabilmektedir.

Gelişmiş ülkeler futbolu bir propaganda aracı olarak kullanabilmektedirler. Doğaldır ki, bu memleketlerin futbol alt yapıları bilimsel zemine dayanmaktadır ve oldukça mükemmel bir düzeye ulaşmıştır. Sosyoekonomik yönden geri kalmış ülkelerin altyapıları genellikle kötüdür. Bu ülkelerin insanları genellikle futbolu "zengin olma" vasıtası olarak görmektedirler. "Futbolcu olmak" ile "para kazanmak, zengin olma" eşdeğer olarak ele alınmaktadır.

Ülkemizde de futbol istenilen düzeyde değildir. Böyle olmakla beraber bir hayli mesafe alındığı söylenebilir. Futbolun seviyesi çok kaliteli olmamakla beraber halkın ona ilgisi abartılacak kadar ileri düzeye ulaşmıştır. Durum bazen kontrolden çıkıp zararlı olmakta ve toplumsal düzeni bozabilmektedir.

Sporun bize aktarılan özellikleri arasında dostluk, kardeşlik ve barış sayılabilir. Maçlardaki kavgaları ve tartışmaları göz önüne aldığımızda durumun iç açıcı olmadığı görülecektir. Bunun içindir ki, otorite spordaki şiddeti önlemek için yasalar çıkarmış, hukuki yaptırımlar getirmiştir. Bu cezalar çoğu kez sonuç vermemiş, ölümcül olaylar meydana gelmiştir.

Spordaki şiddet olaylarının soyoekonomik ve kültürel sebepleri vardır ve çoktur. Toplumun genel manzarasından ve problemlerinden spordaki olayları soyutlamak mümkün değildir. Kimlik arayışı ve karmaşası, göç, sosyoekonomik aile yapısı futboldaki fanatik yandaşlığı pekiştirmektedir.

Futbola olan ilgi azalmış seyirci sayısı düşmüştür. Bu konuda değişik düşünenler, farklı değerlerdirmeler olabilir. Bize göre futbolun kalitesindeki düşüş çok büyük ölçüde değildir. Halkın büyük çoğunluğu maçları evde seyretmektedir. Çünkü seyircilerin kalitesi sorgulanır hale gelmiş, çirkin tezahürat ve kötü sözler sahaya damgasını vurmuştur. Kulakları tırmalayan, insanların keyiflerini kaçıran bindirilmiş kıtalar düz vatandaşları rahatsız etmekte, üstelik bunu yapmaktan zevk almaktadırlar.

Sosyokültürel seviyesi düşük yığınlar sebebiyle sporseverler, centilmen kişiler stadlara gitmemektedirler. Dolayısı ile meydana çirkin tezahürat yapanlara kalmaktadır. Meydanı boş bulan bu kendini bilmezler sebebiyle geniş kitleler sanki "futboldan soğumuş" gibi hava oluşturulmak istenmektedir. Bu durum bir "algı yanılsaması"dır ve futbolun kalitesiyle kesinlikle ilişkisi yoktur. Futbol ve futbolcular haksız yere sanık sandalyesine oturtulmak istenmektedir. Problem futbolun dış sebeplerle kalitesinin düşmesi, verimliliğini yitirmesidir.

Futbol sahalarında olay çıksa da çıkmasa da başarısızlığın aktörü futboldan anladığını sanan yığınlardır. Sahaya eğlence veya dinlenme amacı ile gidenler kendini bilmezleri görünce ürkmekte ve futboldan soğumaktadırlar. Çünkü seyircilerden bazıları sahaya yanıcı, delici ve kesici madde atmaktadırlar ya da bunlarla çevreye saldırmaktadırlar. Bu kişiler ikaz edilince de öfkelerini kontrol etmekte zorlanmakta, haklı çıkmak için de uygunsuz hareket yapmaktadırlar. Geçmişte seyirciler arasında yaralanıp ölenler oldu. Bunları hatırlatmakta yarar mevcuttur.

Futbol ile ilgili olmayan kişiler ve hareketler sebebiyle futbolun kendisi, aktörleri suçlanmakta, toplum spordan soğutulmaktadır. Bunun adı "sporda algı yanılsaması"dır.

Sonuç: "Spor özellikle futbol aktörleriyle topluma olumlu mesaj verebilir".