Spor karşılaşmalarında beklenmedik ölümler
Spor karşılaşmalarında özellikle futbol maçlarında, dikkat ediyoruz, sağlık ekibine gerekli önem verilmiyor. En azından bizim gözlemimiz ve kanaatimiz bu yöndedir. Birçok kişinin de aynı kanaati paylaştığını maalesef müşahede ediyoruz. Medyada, okullarda, evlerde, siyasi parti ve dernek toplantılarında sohbetin konusunu "sporda sağlık ve ölümler" meydana getiriyor.
Bu konuyu ele almamızın sebebi var. Bazı futbol maçlarında yaralanmalar ve ölümler ortaya çıkıyor. Yaralanmalardan ve ölümle sonuçlanmayan travmalardan haberdar olmak zordur. Ama ölüm ortaya çıkınca durum farklı. Çünkü "ateş düştüğü yeri yakar" atasözü gereğince vefat edenin akrabaları ve arkadaşları feryat ediyorlar. Çevre de işin içine girince olay duyuluyor. Dolayısı ile "acı haber tez yayılır" misali ölümler sözlü ve yazılı basının gündemine giriyor.
Ülkemizde medya aracılığı ile haberdar olduğumuz insan ölümleri meydana geldi. 2014 yılında Sinop Ayancık Belediyespor'un amatör futbolcusu Emrah Kandemir Türkelispor maçında rakibiyle çarpışıyor. Bunun sonucunda hayatını yitiriyor, ölüyor. Daha önceki ölen sporcuları hatırlamakta yarar vardır. 2011 yılında Tiresporlu amatör Serkan Tugay, 2012'de milli kayakçı Aslı Nemutlu, 2014'te tekvando milli takımı sporcusu Seyithan Akbalık maç sırasında hayatlarını kaybediyorlar.
Hangi maç olursa olsun, amatör ve profesyonel farketmez, mutlaka hekim, sağlık ekibi ve ambulans hazır bulundurulmalıdır. Bu bir kural haline getirilmelidir. Maçlarda sporcunun hayatı ve sağlığı ciddiye alınmalıdır. Karşılaşmalar sırasında gerekli önlemlere başvurulmalıdır. Çünkü insan hayatı "parayla ölçülemeyecek kadar" değerlidir. Gerekli önlemleri alarak gereksiz ve hesaba katılmayan ölümlerin önüne geçmek mümkündür.
Kimseyi suçlamak istemeyiz. Ama dikkat ediyoruz yöneticilerin ve teknik ekibin bir kısmı sağlık konusunu ciddiye almıyorlar. Kulüplerine ya da maçlara hekim, ambulans ve sağlık ekibini götürmüyorlar, bu uygulamayı gereksiz buluyorlar. Sebebini sorduğumuzda ekonomik. Sosyal, kültürel gerekçeleri ileri sürüyorlar. Bu bahanelerin tutarlı ve geçerli hiçbir yanı yoktur.
Bu arada hatırlatmakta yarar vardır. Fatih Terim ve ekibini kutlamak isteriz. Fatih Terim sayesinde takımlara hekim, diyetisyen, psikolojik ve fizyolojik performans uzmanı tavsiye edilmiştir. Zamanla bu tavsiye gerçeğe dönüşmüştür, uygulama halen devam etmektedir. Eksikliklerine ve dar kapsamlı olmasına rağmen bu tavsiye ve uygulama çok yerinde kabul edilmelidir. Ayrıca Fatih Terim'e destek veren yöneticilere teşekkür borcumuz vardır.
İlgililer ve yetkililer spor karşılaşmalarındaki uygulamayı denetlemelidirler. Gerekirse ihmali ya da kusuru olanlara "en ağır yaptırımlar" tatbik edilmelidir. Bir çift sözümüz de teknik kadrolardır: "Hiçbir antrenörün bilgisi ve deneyimi hekim kadar olamaz. Bunu iddia etmek ve savunmak gaflettir. Dolayısı ile yaralanmaları tedavi etmek, ölümleri en aza indirmek tıbbın ve hekimlerin görevleri arasındadır."
Modern ve uygar toplumun kriteri ve gücü sağlığa ve insan hayatına verdiği değer ile ölçülür. Sporcularımızı ve sporseverleri korumak, kollamak kamuoyunun ve idarecilerin görevleri arasındadır.
Sonuç: "Sağlık ve onu koruma bilinçli ve bilgili olmakta mümkündür. Oyuncularımızın yaralanması ve ölümünü tıbbi bilgilerle önler."