Dolar (USD)
34.60
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2927.70
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 May 2015

SP-BBP VE DİNDAR CAMİAYA

"Biz onları din adamlarıyla birlikte kılıçtan geçirmedikçe, hepsini öldürmedikçe kazanmayız." (Martin Luther)
Osmanlı'nın son 50 yılına, ama özellikle Sultan Abdulhamit Han dönemi ve sonrasına baktığımızda içerde ve dışarıda yönetime karşı eş zamanlı yürüyen kirli kampanya ve yıkıcı etkilerini rahatlıkla görebiliriz.

Sultan Abdulhamit Han döneminde Batı tarafından yürütülen bu sinsi kampanyalar netice verdi ve sonunda Batı'nın istediği gibi hasta, bağımlı, fakir, belini doğrultamayan bir devlet olduk.

Yazının girişinde Martin Luther'in biz Müslümanlar için, ama özelde Osmanlı için beslediği duygularını alıntılamıştım. Bunu bir tek Luther mi istiyor söylüyordu? Hayır, Luther Batı insanının biz Müslümanlara olan kin ve nefretini dile getiriyordu.

Bugün de durum aynı. Ülkemiz özelinde anlatırsak, Batı için bölge karakolu olmayı red eden Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan liderliğindeki bir Türkiye yok olmayı hak etmiştir. Bu yok edilişi, Batı, Sultan Abdulhamit Han için uyguladığı hain, sinsi plan ve projesini yeniden yürürlüğe koyarak gerçekleştirmek istiyor.

Menderes ve Özal dönemi hariç Türkiye yerli insanlar tarafından yönetilmedi. Keza (Demirel ve dönemini yerli saymadığımız için geçiyorum) koalisyon dönemleri de yine rahmetli Özal ve Menderes iktidarları dışında ülkenin yakasını bırakmadı. Hem yerli hem de tek başına iktidar olup ülkeyi şaha kaldırmak sadece bu iki lidere nasip olmuştu


Ne yazık ki dünya NATO ve VARŞOVA PAKTI olarak iki kutuplu olduğu dönemlerde Rusya'nın Ak Deniz'e inme tehdidinden dolayı Türkiye mecburiyetten olsa gerek NATO üyesi ülke oldu.

Bu şu anlama geliyordu:

Artık Türkiye Batı dünyası için sadece askerinden, jeopolitik konumundan yararlanılacak bir ülkedir.

Türkiye 1952-2002 yılları arasında askeri olarak NATO'ya, ekonomik olarak IMF'e bağlı ve bağımlı oldu. Diplomasi olarak da İsrail ve NATO'nun yüksek menfaatlerini dikkate alan bir devlet haline gelen Türkiye, Ak Parti ile bu kepazelikten kurtuldu.

Recep Tayyip Erdoğan, Rahmetli Erbakan Hoca'mızın talebesi olmaktan onur duyan Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemiz adım adım Batı Emperyalizminin esaretinden kurtulmaya başladı ve bu kurtuluş süreci elan devam etmektedir. Bu yüzden 7 Haziran seçimleri Türkiye için bu savaşın cephede kazanılması demektir.

Yalnız Türkiye mi kazanacak?

Türkiye'nin kazanması bir yandan Fas, Tunus, Cezayir, öbür yandan Doğu Türkistan, Kafkasya, Balkanların kazanması demek. Bu seçimlerin sonunda Ak Partinin güçlü bir şekilde iktidara gelmesi Filistin'in, Mekke ve Medine'nin, Myanmar ve Şam'ın, Bağdat'ın kazanması demek.
Türklerin, Kürtlerin, Çerkezlerin, Lazların, Arapların ve diğer akraba toplulukların kazanması bu seçimlere bağlıdır.

Bir konferans ve TV programı için Erbil'deydim. Sağımda Tunuslu Arap bir akademisyen, solumda ise Süleymaniyeli Kürt bir akademisyen oturuyordu. İranlı, Yemenlilerin de bulunduğu mekanda Türkiye ile ilgili sohbette Tunuslu akademisyen "ümmetin beli bükülmüş, kamburlaşmıştı. Biz bu kamburun ebediyen geçmeyeceğini düşünürken, Erdoğan bu kambura neşter atarak belimizi dik durdurabileceğimizi bizlere gösterdi." İranlı akademisyen de "Tarih boyunca biz Türklerle her zaman rakip olmuşuz, ama son on yılda Ak Parti biz İranlıların lafta bıraktığımız emperyalizme karşı duruşu Erdoğanlı Türkiye hem söz ile hem de devlet pratiği ile ortaya koydu" dedi.

Erbilli Kürt akademisyen "100 yıldır biz Kürtler, Türkiye bir an önce güçlü bir ülke olsun da bu bölünmüşlüğümüze son versin diye dua ediyoruz. 10 yıllık Tayyip Erdoğan iktidarında duamızın kabul olduğunu gördük, şimdi birleşme zamanı" derken duygulanışını herkes gözyaşı dökerek dinledi. Bizim ümmetin yanındaki yerimiz budur. Ümit bizde, yüzleri bize dönük.

İlkokul mezunu Bingöllü İbrahim Amca 80'e varan yaşıyla "Saadet Partili ve Büyük Birlik Partili gerçek Alperenler Türkiye'nin hangi süreçten geçtiğini bilselerdi partilerini şimdilik bir kenara bırakır kapı kapı dolaşıp Ak Partiye oy isteyeceklerinden eminim" demişti.
Bu millet feraset ve basiretiyle bilinir. Bu hasletindendir ki "aş, iş, ekmek" diyenlerin aslında "din dışılık, ahlaksızlık, Batı uşaklığı" demek istediklerini gördü defetti.
Bu millet "dedem hacıydı, kalbimiz temiz" diyenlerin aslında "dindarlıktan bir hayır gelmez" demek istediklerini de anladı ve bunlara prim vermedi.
Hamdolsun milletimiz sinsi plan gereği takke takan şarlatanların da Batılı emperyalistlerin kuklası olduğunu anladı ve bunlardan da yüz çevirdi.
Elbette ki bu aziz millet Saadet Partisi-Büyük Birlik Partisi'nin alacağı maksimum % 4 oranındaki oyun da CHP'ye, HDP'ye yarayacağını ve ümmetin, milletin, ülkenin ağır bir yara almasına sebebiyet vereceğini de biliyor.
Bu yüzden Saadet Partili ve gerçek Alperenleri bir kez daha düşünmeye davet ediyorum. Bu partiler 7 Haziran seçimlerinde alacakları maksimum yüzde 3-5 oy ile hiçbir şey kazanamaz. Hatta iki partinin oyu en fazla 3-4 çıkacağı için rencide olur, itibar kaybederler.
O zaman sormalıyız kendimize:
Ne uğruna, kimin yararına, ne için? Bizim duygusal tepkimiz ümmetin geleceğinden daha mı hayırlı bir şeydir ki Ak Partiye oy vermekten sakınıyoruz?

Hiç düşündünüz mü?

Neden milleti düşman gören CHP, neden kardeşliğimizi homoseksüeller kadar değerli görmeyen HDP, neden bize yaşamayı çok gören DHKP-C, neden ABD elemanı Fetullah Gülen aynı safta buluştular?

Neden gavur topyeku00fbn bir şekilde ümmetin umut bağladığı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırıyor? Neden İsrail Ak Parti iktidardan düşsün diyor? Neden NEO-CON'lar Ak Parti'ye düşman? Neden kendi savaş uçağımızı yapacağımızı ilan ettiğimiz güne kadar dost olan bütün ülkeler zıplayarak "Tayyip Erdoğan gitsin, Ak Parti iktidardan düşsün" diye koro tuttular neden?

Peki, siz neden dinimize söven, ümmeti kanla boğan bu gavurlarla aynı safa geçip tekbir getiriyorsunuz? Bu neyin tekbiri farkında mısınız?
Erbakan Hoca'mızı kan ter içinde bırakan Doğan Medyası ile o dönemde de işbirlikçisi olan FETÖ Medyası ile nasıl aynı safa düşüp bu ülkede "başörtüsüne selam"ı gerçekleştiren Recep Tayyip Erdoğan'a karşı birleşirsiniz nasıl?

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu 28 Şubat postmodern darbesinde Erbakan Hoca'nın yanında durduğu için Doğan ve FETÖ medyası tarafından linç edilmedi mi?
Ey kardeşlerim!
Sizi akl-ı selime davet ediyorum, sizleri ümmetin yanı başında, aziz milletimizin yanında, sizi boynu bükük kardeşlerimizin safında durmaya davet ediyorum.
Ve sizi bedduası pek yaman olan ümmetin duasına talip olmaya davet ediyorum. Sizlerin zerre kadar Filistin, Gazze sevginiz var ise sizleri Filistinlilerin yeryüzündeki tek umudu olan Ak Parti'ye destek vermeye çağırıyorum.
Siz ki yıllarca "Kahrolsun İsrail" diyen bir kitlesiniz, şimdi nasıl olur da İsrail'in bayram etmesi için Ak Parti'yi iktidardan düşürmeye çalışıyorsunuz?
Neo-Con'lar, Masonlar, MOSSAD, Faiz Lobisi, Derin Dünya Ak Parti iktidardan düşsün diye çabalarken sizin onlarla aynı safa düşmenizi açıklayacak ne dini, ne siyasi, ne milli ne de mantıki bir cevap vardır.

Haydi kardeşlerim!

İns ve cini şeytanlara lanet edip sadece bu seçim için Ak Parti'ye oy verin, hatta Ak Parti için çalışın ki ümmetin umut ışığı sönmesin, yoksa hep beraber dizlerimizi dövüp bir asır daha ah vah ederiz ki pişmanlığın hiçbir yararı olmayacak.

Size bu dönem Ak Parti'den aday adayı olmuş ve listeye dahi alınmamış ve bu yüzden kalbi kırık olsa da ümmetin, aziz milletin yararı için Ak Parti'ye küsmemiş bir kardeşiniz olarak yalvarıyorum:
Yarın çok geç olacak, dövülecek dizimiz de kalmayabilir, bu yüzden dargınlıkları, kırgınlıkları, kızgınlıkları, duygusal incinmişlikleri bir kenara bırakalım.

Milletimize yazık etmeyin, e mi?

Gazzeli 19 yaşındaki bir bacağını İsrail bombalarıyla kaybeden Ruveyda Ak Parti güçlü bir şekilde seçimleri kazansın diye dua ediyor.
Biliyor musunuz, çağdaş Firavun Sisi'nin idama mahku00fbm ettiği Muhammed Mursi Ak Parti'ye oy vermenizi istiyoru2026
Vesselamu ala ibadillahissalihin.
@ahmetay_