Sözleşmeli Öğretmenler yanlış yapıyor…
Sözleşmeli Öğretmenlik uygulaması yürürlüğe girdiğinden beri beraberinde birçok mağduriyetleri getirdi. Eşlerinden veya çocuklarından ayrı kalanlar, bu ayrılığa tahammül etmeyip boşanan çiftler oldu. Hasta yakınlarının tedavisiyle ilgilenip sözleşmeli öğretmen olarak atanmalarıyla birlikte yakınlarını hastalıklarıyla baş başa bırakıp ellerine geçen fırsatı değerlendirip kilometrelerce uzaklığa öğretmen olarak çalışmaya giderken vicdan azabıyla baş başa kalıp istifa edenler gözyaşları eşliğinde memleketlerine hasta yakınlarının yanına dönenler de var.
Onlarca sebeple mağdur olan yüzlerce, binlerce sözleşmeli öğretmenler seslerini yetkililere ulaştırmaya çalıştılar. Siyasetçilerin, köşe yazarlarının, medya yöneticilerin, televizyon programcıların, ulaşabildikleri herkesin kapısını çaldılar. 4+2 olan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının uzun bir süre olduğuna ve bu sürenin beraberinde birçok mağduriyetler getirdiğine dair kamuoyu oluşturmaya başladılar.
Bu süreçte, 3 yazı yazarak, bir televizyon programıyla ben de kendilerine destek oldum. Yalnız bu yazıda destek olup olmamakta kararsızım. Nedenini yazının ilerleyen satırlarında değineceğim.
Her şeyden önce, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına devletin, bakanlığın ihtiyacı olduğuna ve bu vesileyle doğuda ya da mahrumiyet bölgesinde öğretmen istihdam edip belli bir süre çocukların/öğrencilerin öğretmensiz kalmaması gerektiğini rasyonel ve mantıklı buluyorum. Yalnız bu uygulamanın oluşan mağduriyetler nedeni ile revize edilmesi ya da bazı iyileştirmeler yapılması gerektiğine de inanıyorum. Aksi takdirde öğrencilerin mağduriyetini giderelim derken öğretmenlerin mağduriyetine sebep olmuş oluruz.
Nitekim bu çerçevede iyileştirmeler de yapıldı. 23 Ekim’de tarihi bir adım atıldı; 2023 Eğitim Vizyon Belgesi kamuoyu ile paylaşıldı. Salonda bulunup o tarihi ana tanıklık edenlerden biriyim. Sayın Erdoğan’ın “Sözleşmeli Öğretmenlik uygulamasını 4+2yıldan 3+1 yıla indiriyoruz” sözü katılımcılar tarafından uzun uzun alkışlandı. Uzun uzun alkışlanan bir diğer madde öğretmenlere teşvik konusuydu.
6 yıldan 4 yıla indirilmesi konusu kamuoyunun her kesimi takdir ile karşıladı. Takdir etmeyen ek bir kesim vardı; o da sözleşmeli öğretmenler. Burun kıvırdılar, isteksiz davrandılar, tepki gösterdiler, küstüler, darıldılar vesaire… Sosyal medyadan kamuoyu oluşturup 4 yılın fazla olduğuna dair görüşlerini yazıp “yapılmazsa da olurdu” demeye getirdiler. Hatta alenen de söyleyenler de oldu. Tam da bu noktadaki tutumlarından ötürü yazının girişinde “destek olup olmamakta kararsızım” diye bahsettim. Çünkü yöntem olarak çok yanlış ilerlediklerini düşünüyorum. Bunu çıktığım televizyon programında da sosyal medya hesabımda da dile getirdim.
Kendilerine söylediklerimi, dikkate almaları ricasıyla köşemde de yazayım:
Geçen yıl, henüz örgütlenmedikleri sırada sözleşmeli öğretmenlik uygulaması 4 yıla düşecek diye dedikodular dolanıyor denildiğinde inanmıyorlardı. Keşkeee, neredeee diyerek bunu mutlulukla karşılıyor ve alkışlıyorlardı. Şimdi ise tepkiselliğe girip memnuniyetsiz odluklarını ifade etmelerini yanlış buluyorum. Çünkü toplumda ki bu mağduriyeti gören bir Cumhurbaşkanı, bir Bakan ve bakanlığın öncü kadroları var. Bu konuda siyaseten bir adım atılmış mağduriyetlerin minimize edilmesi adına bazı iyileştirmeler yapılmış. Bu iyileştirmelerden biri sözleşmeleri öğretmenlere mazerete bağlı yer değişikliği, bir diğeri ise sözleşme süresinin 6 yıldan 4 yıla düşürülmesi… Bunlar bile başlı başına yüzlerce kişinin mağduriyetini ortadan kaldırmaya yönelik. Yeterli bir düzenleme mi? Tüm mağduriyetler giderildi mi? Elbette ki hayır. Başka düzenlemeler de yapılması gerekiyor mu? Kesinlikle evet…
Bu nedenle sözleşmeli öğretmenlerin öncelikle Sayın Cumhurbaşkanına ve Sayın Milli Eğitim Bakanına teşekkür etkinliği yapmaları, bu yönde bir kamuoyu oluşturmaları daha sonra ise tekrardan 4 yılın daha da düşürülmesi veya şartların/sürecin iyileştirilmesine yönelik bir organizasyon/etkinlik yaparak devam etmeleri daha doğru olurdu. Mağduriyetleri görüp bazı düzenleme yapan yetkililere hala tepki ile yaklaşmasını açıkçası doğru bulmuyorum. Önce bir teşekkür edip sonrasında taleplerine kaldıkları yerden devam etmeleri daha gerçekçi ve daha doğru bir yöntem olduğunu düşünüyorum.
Tepkisellikle devam edilecekse ben bir köşe yazarı olarak kendilerini artık desteklemeyeceğimi, önce teşekkür edip 4 yıla düşürülmesinin tadını çıkarıp sonra taleplerine kaldıkları yerden devam edeceklerse her zaman olduğu gibi yanlarında olacağımı bilmelerini isterim.
Öğretmenlere teşvik konusuna da haftaya değinelim inşallah…