Sözlerime kanat taktım, yüreğini açar mısın?
Söz ya
hayalleri cümlelere döküp beklentileri dile getirmek ya da içindeki sıkıntıları
dile getirip kendini ifade etmek içindir. Her ne için söylenirse söylensin
içinde anlaşılmak ve anlamayı istemek vardır.
Anlaşılmayan
her söz hedefe ulaşmayan ok misali hayal kırıklığıdır. Ümidin ve umudun
kırılışıdır. Benim maksadım da anlaşılmak, senin dünyanda yer etmektir.
Yüreğime
yüreğini açar mısın?
Yaşadığın
ömür senin tek şansın. İkinci şansı olmayan bir hayatın içindesin. Ve bir daha
bu günleri yaşamayacaksın. İnsanın hayatına fırsatlar her zaman gelmez. Bazen
de kaybedince anlar. Elindekiler senindir. Başkalarının elindekiler ise seni
mutlu etmez.
Peki,
elindekilerin kıymetini biliyor musun?
Hayatta
alınan en büyük karar eş, iş ve sağlığı sunacak olan aşdır. Eşini, işini ve
aşını iyi seçersen hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olursun. Lakin asıl iş
bu seçimini yaptıktan sonra başlar. Seçim yapmak sorumluluk almak demektir.
Sorumluluğunu
ihmal edersen büyük acı çekersin. Bedelini ödemeye hazır mısın?
Evlilik
akabinde anne ve babalar akrabalardır. Eş ve çocuklar ise ailedir. Akrabalarını
iptal edersen aileni de ihmal etmiş olursun. Önceliğini belirlemelisin. Önceliğin
ailen olmalıdır. Anne baban ise elbette çok önemlidir. İhmal etmemelisin.
Önceliğine
dikkat etmezsen önemli olanları mutlu edebileceğini mi sanırsın?
Bir evde
güven ve adalet varsa, sınırlar ve sorumluluklar belli ise mutlu olmaktan başka
yol yoktur. Şartlı beraberlikler insanı kör eder. İnsanın özgür olduğu, mecbur
hissetmeden yaptığı her eylemler meyvesini bol bol verir.
Özgürlüğü
kısıtlanmış, kendini değersiz hissetmiş eşinin seni mutlu edeceğini mi
beklersin?
Her şeyi
bilmek zorunda değilsin. Bilmediklerini bir bilene sorabilirsin. Dört duvar
arasında yaşananlara şahit olan Rahman’ı, gündüzün tamirinin de geceden
geçtiğini unutmamalısın.
Zerre
iyilik ve kötülüğün bu dünyada karşılığının olmayacağını mı düşünürsün?
Hayatta
her şey farkındalıkla güzeldir. En büyük farkındalık ise insanın kendini fark etmesidir. Bana ne yapılırsa mutlu
olurum diye kendine sormalı, bunu da öncelikle yaparak öğretmeli, eşinin sevinip
sevinmediğine de dikkat etmelisin.
Kalpden
kalbe giden yolda sevgi dillerini öğrenmeden mutlu edeceğini mi sanırsın?
Davranışlar
gibi çaresizlik de öğrenilir. Asla çaresiz değilsin. Korkaklık da mutlulukta
bulaşıcıdır. Korkakların gözlerine bakmayıp, mutlu olmayanlarla beraber olmamalısın.
Asla ne
yatağa ne de sofraya küs girmemelisin. Hiç kimse ikinci sıraya konulmak istenmez.
Aldatılan herkes bunun farkındadır. Eşine sevildiğini, biricik olduğunu devamlı
hissettirmelisin.
Aile
olmak, iki bedenin birbirlerinin örtüsü olması demektir. Ayıbın, yasağın,
utanmanın, çekinmenin, kin gütmenin, gurur yapmanın hasılı bütün sınırların
esnediği, özellerin, şifrelerin kalktığı bir ortamdır.
Kapalı
sır kutusu gibi olup muhabbet ortamları oluşturmazsan anlaşılacağını mı
sanırsın?
Kadın ve
erkek olarak iki ayrı bendene ve ayrı duygulara sahip olunduğunu, hayatına yön
verenin de duyguların olduğunu devamlı hatırda bulundurmalısın. Eşinin
duygularını asla göz ardı etmemeli, “söyledikten sonra ne anlamı var” diyerek
söylemeden anlaşılmayı beklememelisin.
Ağlamayana
meme verilmeyeceği gibi derdini söylemeyenin derman bulucağını mı sanırsın?
Hata yaptığın
zaman özür dilemesini bilmeli, her zaman da aynı hataları yapmamalısın.
Sözlerine
kanat takıp sevdiklerinin yüreğine uçurtmalı, üslubuna dikkat ederek nazikçe
kendini ifade etmelisin. Zerafet eklenen her söylem kalpte yer eder. Kalbe
giren her damla derya olup mutluluğun resmi olarak önünü çıkar.
Mutluluğun
resmini yap desem ne çizersin?
Diğer yarın eşini çizdiğin gün gerçekten mutlu olanlardan olduğunu bilmelisin...