Söz ve Deyim
Edebiyat Fakültesi'nde okurken rahmetli hocamız Prof. Dr. Sadettin Buluç biz talebelerine yaz tatili ödevi verir ve "Hepiniz memleketlerinize gittiğinizde yörenizdeki masalları, türküleri, atasözlerini, deyimleri derleyin. Bu, dilimize, kültürümüze ve memleketinize büyük bir hizmetiniz olur." derdi.
Yerlilik ve millilik esastır. Bu hassasiyetleri taşımayan katil robotların nasıl ihanet ettiklerini, ülkemizi nasıl satmaya çalıştıklarını, başaramayınca da uluslararası okyanuslarda boğulup gittiklerini gördük. Çocuklarımıza, gençlerimize önce kendi dilimizi, edebiyatımızı, tarihimizi, folklorumuzu, değerlerimizi, medeniyetimizi öğretmeliyiz. Ki, ilerde yurtdışına çıktıklarında vatan sevgisi göğüslerinden, millet hasreti yüreklerinden eksik olmasın.
Gazeteci Ayhan Mergen, Siirt'in seçkin aydını, kıymetli münevveridir. Rahmetli babası Fahri Hoca da memleketin en mümtaz hafızlarındandı. Ben onu Türkiye'nin dünya çapındaki sanatkarı Kani Karaca'ya çok benzetirim. Sanki gür ses ve sedaları aynıydı. Fahri Hoca da çarşıdaki camide Kur'an-ı Kerim'den bir aşir okumaya başlayınca adeta bütün şehir o ilahu00ee sada ile yankılanır dururdu.
Onbinlerce çocuğa ve gence Allah'ın kelamını öğreterek herkesin gönlünde taht kuran Fahri Hoca'nın hayırlı evladı Ayhan Mergen de öğretmenlik, idarecilik yaptı ve eğitim alanında vatan çocuklarına hizmet etti. Şimdi de basın mesleğinde gazetelere yazı yazarak televizyon programları yaparak memleketine, kültürel alanda katkıda bulunmaya devam ediyor.
Ayhan Mergen, Siirtli'nin Gönlünden Diline Yansıyan Atasözleri ve Deyimler isimli eserini yayımladı. Bu mahalli atasözleri ve deyimler, ilimizin Arapçası ve açıklamalarıyla kitapta yer alıyor. Mesela "Duvarlar Ayıp örter" deyiminin Arapçası şöyle: "Divaro ayp settaro". 'Sunuş'ta şu satırları okuyoruz:
"12.500 yıla ulaşan geçmişi ile dünyanın eski yerleşim birimlerinden biri olan Siirt, aynı zamanda dünyanın en önemli iki uygarlığı olan Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarının kesiştiği noktada kurulmuş olması nedeniyle çok zengin bir kültüre sahiptir. Siirt'in aynı zamanda kervan yollarının kesiştiği bir noktada olması, bu kültürün daha da zenginleşmesine büyük katkılarda bulunmuştur. Bu zengin kültüre temel oluşturan dillernden birisi de Arapçadır. 1971 yılında ilk öğretmen okulunda okurken, okul dergisinde yayınlanmak üzere başladığım atasözleri deyimleri derleme çalışmamı bu güne kadar sürdürdüm. Bu çalışmamızda Siirt il merkezinde Arapça olarak söylenmiş atasözü ve deyimleri Türkçe ve Arapça yazılışları ile birlikte yer vermeye çalıştık. Ayrıca daha iyi anlaşılabilmeleri için kısaca anlamlarına da yer verdik. Bu çalışmanın, bugün kaybolmaya yüz tutmuş bu çok zengin kültürün gelecek nesillere aktarılmasına bir katkıda bulunmasını diliyorum."
Esere 'ön söz' yazan Doç. Dr. Rezan Karakaş "Atasözü ve deyimler, bir dilin zenginliğinin gösgergeleridir. Bir dilin inceliklerini bilmek, o dilin atasözü ve deyim dağarcığına hakim olmak demektir. Halihazırda Siirt'te konuşulan, ancak yeni nesiller tarafından bilinmeyen ya da az bilinen Arapça ile söylenen atasözü ve deyimlerin anlamları ve Türkçe karşılıkları ile kayıt altına alınmış olması, Siirt Arapçasının yaşatılması adına da önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir." diyor.
46 senelik titiz bir çalışmanın ürünü olan 291 sayfalık eserde, yüzlerce atasözü ve deyim, alfabetik olarak sıralanmış. Kitabı okurken bu atasöz ve deyimlerden minik bir seçme yaptım. Ama inanıyorum ki dile meraklı olanlar, kültüre değer verenler ve meraklılar bu eseri arayıp bulacak, kütüphanelerine kazandıracaklardır. Yazarımızın eposta adresi: [email protected]
Ağacı büyüt, ürününü yersin. *Ağız yer, göz utanır. * Akıl, altından bir ziynettir.* Akıl, beşikten mezara kadar gerekir. * Allah bizi eksik saatten korusun. * Allah, İslam dinini üstün kılsın. * Allah kimseye mükemmelliği vermez. * Avucumun içi kaşınıyor, bana bir şey gelecek. * Ayağını kilimine göre uzat. * Ayıplama, o ayıptan sana da nasip düşer. * Baba ağlayınca, ev felç olur. * Bir kuruş helal olsun, bin kuruş haram olmasın. * Boncuk, aktarın sandığında kalmaz. * Borç, gözyaşından daha zordur. * Cumartesi pazar çalış, kimseye muhtaç olma. * Çaldık oynamadı, oynadık çalmadı. * Çiğ kelime unutulmaz. * Eller üzerinde yürünmedikçe, ayakların değeri anlaşılmaz. * Gurbet türbe gibidir. * Hem yenik, hem de kılıcı belinde. * Her insan kendi ölüsüne ağlar. * Her insan kendi kabrine iner. * Kel kız, teyzesinin örgülü saçları ile övünür. * Kefil olan öder. * Kendisine geleni red eden, Allah'a isyan eder. * Kıskançlık olmasaydı, ölüm de olmazdı. * Kul bir hesapta, Rab bir hesaptadır. * Nasibin sana isabet eder. * Sabah güneşi ısıtmazsa, akşam güneşi hiç ısıtmaz. * Sakal sahibi, sakalını taşımış, köseye ne oluyor? * Sirke içmeyenin, karnı ağrımaz. * Tilkinin bağladığı aslanı, fare çözer. * Torun ciğerin çekirdeğidir. * Ayağıyla düşen kalkar, eliyle düşen kalkar, ama diliyle düşen kalkmaz.