Dolar (USD)
34.47
Euro (EUR)
36.37
Gram Altın
2960.54
BIST 100
9260.16
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Eylül 2024

Soykırım nasıl duracak?

Gazze’yi baştan sona harabeye çeviren soykırımcı İsrail, ABD’nin lojistik desteği ve tüm Batılı liderlerin moral takviyesi ile cinayetlerine hız kesmeden devam ediyor. Aksâ Tufanı’nın yıl dönümü yaklaşırken şimdilerde Lübnan’da soykırımcı İsrail tarafından alenen vurulmaya başlandı. Freni patlamış kamyon gibi hızla ilerleyen İsrail’in durdurulmazsa arz-ı mev’ud düşüncesi bir hayalden gerçeğe dönüşebilir.

Filistin'in Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na (BMGK) sunduğu ve soykırımcı İsrail'in Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria'daki "hukuksuz varlığına" bir yıl içinde son vermesini talep eden karar tasarısı 18 Eylül 2024 Çarşamba günü ezici bir çoğunlukla kabul edildi. Yalnızca 14 ülke İsrail’i destekledi; ABD hariç çoğu kartondan devletlerden ibaretti. Fiji, Mikronezya, Nauru, Palau, Tonga ve Tuva gibi ülke(cik)lerdi bunlar. İnsanlığın büyük kısmı bu işgalden açıkça rahatsız. 124 ülke Filistin’in teklifine 2evet2 oyu verdi.

Filistin’in teklifinden bir hafta sonra 79. BMGK toplantısı icra edildi. Görüşmelerinin yapıldığı salonda, Gazze yanlısı, soykırımcı İsrail karşıtı konuşmalar yankılandı durdu.

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, "Netanyahu insanlığın en zengin yüzde 1'lik kesimi için bir kahraman." Diyordu konuşmasında. Petro, "Gazze öldüğünde insanlık da ölecek." Derken, hissiyatı mikrofonun dalgalarından samimi hisler olarak salona akıyordu.

Güney Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür!” ifadesi paralelinde, "Konsey, 5 ülkeden oluşan özel bir kulüp olmaya devam edemez." Dedikten sonra uzun yıllar apartheide karşı mücadele etmiş bir isim olarak "Birilerine karşı apartheid yapılırken sessizce oturup izlemeyeceğiz." derken salonda tüyler diken diken oldu.

HAMAS liderlerine ev sahipliği yapan, cömertliğini her Gazzelinin bildiği, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, BMGK’daki konuşmasında, “Savaşı durdurmaya yönelik somut adımlar takip etmezse dünyada güvenlik, barış ve istikrarın konuşulmasının bir anlamı yok." ifadelerini kullanıp, "Gazze’ye yönelik saldırıyı durdurun, Lübnan’a yönelik savaşı durdurun." derken sesi oldukça üst perdeden çıkıyordu.

Maldivler Devlet Başkanı Muhammed Muizzu, dimdik durarak "Gelecek nesiller, Gazze'deki soykırım savaşını durdurma cesaretinin gösterildiği, Filistin Devleti'nin BM'ye tam üye kabul edildiği, BM'nin insan hakları suçlularından hesap sorma cesaretini gösterdiği, eşit, yenilikçi ve gerçekçi bir gelecek talep ediyor." dedi.

Avustralya Dışişleri Bakanı Penny Wong, zirvedeki konuşmasında "Ukrayna, Gazze ve Sudan'da barışı sağlamaya yönelik kararlılığımızı güçlendirmeliyiz." ifadesini kullandı.

Ülkesinin büyük kısmını Filistinlilerin oluşturduğu Ürdün’ün soykırım sürecinde en fazla yapabildiği Paraşütlerle Gazze üzerinden yardım bırakmaktı o da bitti. Kral Abdullah, zirvedeki konuşmasında "Çoğu zaman dünyamızda kargaşanın olmadığı bir an bile geçmez ama şu anda yaşadığımızdan daha tehlikeli bir zaman hatırlamıyorum" dedi. Kral Abdullah, Gazze ve Filistin konusuna ilişkin, "7 Ekim'den bu yana Gazze'de gerçekleştirilen benzeri görülmemiş boyuttaki zulüm hiçbir şekilde haklı gösterilemez. Filistinliler 57 yılı aşkın süredir işgale, adaletsizliğe ve zulme katlandılar ve bu yıllar boyunca ise İsrail hükümetinin kırmızı çizgileri aşmasına izin verildi." Derken konuşmasından birkaç hafta önce Ürdünlü Maher Diab Hussein al-Jazi, 3 İsrail askerini sınırda öldürerek en güzel cevabı vermişti aslında.

Güvenlik Konseyi’nin en uzun, en vurucu ve en çok konuşulan konuşması Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a aitti. Erdoğan, “Ey insan hakları örgütleri, Gazze'dekiler, Batı Şeria'dakiler insan değil mi? Filistin'deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey uluslararası basın kuruluşları, İsrail'in canlı yayında katlettiği, ofislerini bastığı gazeteciler, sizin meslektaşınız değil mi? Ey Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa 'dur' demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan, siyasi ikbali için tüm bölgeyi savaşa sürükleyen katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz? Ey İsrail'e kayıtsız şartsız destek verenler, bu katliamı seyretmenin, bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar taşıyacaksınız?" derken soykırımcı İsrail temsilcisi, renkten renge giriyor, öfkesi ve kini gözlerinden belli oluyordu.

BM Güvenlik Kurulu’nda pek çok lider organizasyonu ciddi gerekçelerle eleştirdi. Gazze vurgusu pek çok konuşma içinde vardı. Tüm bu konuşmalar sürerken Gazze’de, Cebaliye’de o Hafsa el-Feluce Okulu’na füzeler atılıyordu. Beyrut ise yangın yeriydi. Söz önemlidir. Birleşmiş Milletler kürsüsünde hakkı haykırmak da elbette önemlidir. O salon, o kürsü yıllarca duymadı böylesine cümleler. Ezilenler, zulme uğrayanlar, mağdurlar çığlıklarını Erdoğan ile taşıdılar yerküreye. Ama yeterli değil. Soykırım da işgal de aralıksız sürüyor. Fiili müdahale şart. Dokunanın yandığı zamanlarda ateşe topyekûn müdahale gerekli. BM kürsüsünden Gazze’nin yanında olduğunu deklare eden, Filistin’in çağrısı üzerine İsrail’in işgal ettiği yerlerden çekilmesini isteyen ülkeler harekete geçmelidir. Cebeli Tarık’ta buluşan ve içinde barış gücü olmaya hazır askerlerin bulunduğu, onlarca farklı ülkeye ait yüzlerce resmî geminin hep birlikte Gazze’ye ilerlediğini ve soykırım sahilinden karaya çıktığını düşünün. İşgalci aynı anda bu kadar ülkeyi karşısına alabilir mi? Gazze’deki soykırım durdurulmazsa, insanlık bu vebalin altında kalır. Birliktelikle ve biraz cesaretle neler yapılmaz ki!