Sovyetlerin yeniden doğuşu mu?
Kazak halkı bağımsızlık uğrunda uzun yıllar mücadele etti. Yaklaşık 300 yıl süren Çarlık Rusya hâkimiyeti, Kazakistan tarihinde derin izler bıraktı. Ancak 1917 Devrimi ile Kazak halkının hayatı tamamen değişerek yürekleri titreten bir ıstıraba dönüştü.
Bolşeviklerin geleneksel yaşam tarzını yok
etmesi neticesinde milyonlarca Kazak hayatını kaybetti, bir kısmı da komşu
devletlere göç etmek zorunda kaldı. ‘’Alaş
Orda’’ harekâtına mensup şahıslar neredeyse tamamı ya öldürüldü ya da
hapsedildi.
Bolşevik devrimi sonrasında Rusların baskısı
Kazaklar başta olmak üzere bütün bölge halkı için ‘sosyal felaket’ olarak
tanımlamak mümkündür. 1920’den 1953’e kadar olan dönemde aydın kesimi başta
olmak üzere toplam 120 bin kişi baskılara maruz bırakıldı.
Mihail Gorbaçok döneminde ‘’yeniden yapılanma’’
anlamına gelen ‘’perestroyka’’ ilanı
sonrasında ülkede büyük değişiklikler meydana geldi. 1986-1990 yılları arasında
Kazakistan’da gençlerin Sovyet yöneticilerine karşı isyan etmeleri, Kazak milli
uyanışında etkili olmuştur.
Hatta bazı Batılı araştırmacılar 1986’da
başlayan olayları, Kazakistan’da milliyetçiliğin başlangıcı olarak belirtirler.
Sovyetlerin uyguladığı baskı Kazakların ‘’Müslüman Türk’’ kimliğine zarar verdi
ama tamamen söküp atamadı. Kazakların sahip olduğu kültür ile siyasi iradenin
uyuşmazlığı ayaklanmaların temelini oluşturdu.
Kazakistan’da 1986’da başlayan ayaklanmalar
Sovyetler Birliği’nin merkezi hükümetinin kararlarına karşı yapılan ilk
isyandır. Bu anlamda Sovyetlerin dağılışının fitilini Kazakistan’daki 1986
olayları ateşlediğini söyleyebiliriz. Zira o dönemin kayıtlarına baktığımızda,
genç Kazakların ayaklanmasından sonra, diğer cumhuriyetlerde de benzer
ayaklanmaların başladığını görürüz.
1991’de Sovyetlerin dağılışından sonra
Kazakistan ile birlikte Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Azerbaycan
bağımsızlıklarını ilan ettiler. Kazakistan’da 1 Aralıkta devlet başkanlığı
seçimleri yapıldı. Seçim sonucunda Nur Sultan Nazarbayev Kazakistan’ın ilk
devlet başkanı seçildi.
Kazakistan’ın iç politika detaylarına takılmadan
dışarıdan bir gözlemci olarak Kazakistan’a baktığımızda Nazarbayev’in milli
bilincin gelişmesi için ciddi adımlar attığını görürüz.
Örneğin: 74 yıllık Sovyet iktidarı döneminde
yaşanan siyasi baskılar kaldırıldı. Değiştirilen mekân isimleri tekrar Kazakça
isimler verildi. Geri planda bırakılan Kazak dili resmileşti. Ayrıca Rusların
Kazak topraklarında yaptığı Semipalatinsk Nükleer Test Sahası kapatıldı. Zira
denemelerden dolayı bölge halkının sağlığına ciddi zarar veriyordu.
Ancak 3 Ocak 2022’de başlayan protesto olayları,
Kazakistan’ın bağımsızlığına tekrar zarar verebilir. Bu konuda Türkiye’nin de
yapacağı katkı tarihi nitelikte olacaktır.
Peki, ne
yapılmalı?
Kazakistan’da Nazarbayev’in attığı adımlar
elbette önemli olmakla birlikte daha atılacak adım, yapılması gereken çok iş
olduğunun altını çizmek isterim. Zor bir süreçten geçen Kazakistan’a diğer Türk
Devletleri yardım etmelidir.
Türk Devletler Teşkilatı Aksakallılar Heyeti
Başkanı olarak atanan Ak Parti Genel Başkanvekili Sayın Binali Yıldırım beye bu
konuda büyük görev düşmektedir. Binali beyin siyasi tecrübesi uzlaşmanın
sağlanmasında önemli rol oynayabilir.
Türkiye, terörle mücadele konusunda engin bir
tecrübeye sahiptir. Sayın Binali Yıldırım, Türk Devletler Teşkilatı’nın
Aksakallılar Heyet Başkanı olarak Türkiye’nin tecrübelerini aktarabilir. Ayrıca
diğer Türk Devletleriyle birlikte Kazakistan’la çok boyutlu dayanışma içinde
olacağının güvencesini verebilir.
Toparlayacak olursak, 19986’da Kazakistan’da
başlayan protestolar Sovyetlerin dağılışına neden olurken, umarız 3 Ocak
2022’de Kazakistan’daki protestolar Sovyetlerin yeniden doğuşuna neden olmaz.