Sosyal patlama ve toplumsal yapı
Bu milletin hakikaten gelecekle ilgili umut ışığı gördüğünde yapamayacağı fedakârlık, katlanamayacağı eziyet, kaldıramayacağı ağırlık yoktur. Yeter ki katlanacağı cefanın, karşılaşacağı zorlukların, çekeceği sıkıntıların nedenleri, sebepleri, gerekçeleri doğru dürüstçe izah edilsin. Gizlenmesin, saklanmasın.
‘Ben yaptım oldu. Böyle
gerekiyordu’ gibi, ‘Biz tedbirimizi alırız. Millet zamanla alışır’ gibi ‘Bu
millet zaten her şeye razı olur. İki gerekçe söyleriz yeterli” gibi veya sessiz
kalınan durumlar çare değildir. Bu
anlayışla milletin çekmeye hazır olduğu fedakârlık, cefa ve sıkıntılar farkına
bile varmadan büyük bir toplumsal kaos potansiyele dönüşür.
Toplumsal kaos potansiyeline dönüştükten sonra da bütün
provokasyonlara, bütün istismarlara, bütün kötü niyetli, art niyetli
kışkırtmalara meydan verirsin. Hele birde ülkenin önünde çok önemli bir
Cumhurbaşkanlığı seçimi varsa her açıdan kullanılması kaçınılmaz hale gelir.
Haklı veya haksız iktidarın oluşturduğu her türlü gerekçe muhalefet tarafından
veya rakipler tarafından kullanılacaktır. Hatta
garip olan muhalefetin böyle gerekçeleri eleştirmemesi varlık nedenini inkâr
olur.
İktidar ve muhalefetin varlık
gerekçeleri nedir zaten? Millet birine
kendi ihtiyaçları, beklentileri ve sorunları ile paralel çözümler üretsin,
hizmetleri yerine getirsin, projeler geliştirsin diye belli süreliğine yetki
vermiş diğerine de benim adıma sorunların çözümü, ihtiyaçların giderilmesi
beklentilerinin gerçekleşmesi konusunda denetleme görevi vermiştir. Aynı
zamanda da iktidarın yanlış yaptığı, çözüm üremediği, hatta hiç yerine
getiremediği görevleri konusunda muhalefete iktidara geldiğinde yağacakları
konusunda hazırlık görevi vermiştir.
Geldiğimiz noktada Türkiye’nin yaşadığı ekonomi ağırlıklı ve milletin
cebini ilgilendiren hayat pahalılığı yukarıda izah etmeye çalıştığım
gerekçelerle toplumsal kaos potansiyelini doğurmaktadır. Yaşanan bu
olumsuzlukların telafisi için iki önemli tedbir hızla alınmalıdır. Bunlardan ilki “Kervan yolda düzülür”
anlayışından vazgeçilerek özellikle milletin cebini direk ilgilendiren
elektrik, doğalgaz, akaryakıt ve diğer sabit faturaların artırılma gerekçeleri
anlaşılır ve mantıklı şekilde topluma izah edilmek zorundadır. Serbest
piyasada ortaya çıkan fiyat artışlarını özel sektöre mal ederek izah etmesi
kolay. Fakat kamunun yetkisi dâhilinde olan fatura düzenlemelerinin izahı direk
iktidarın geleceğini ilgilendirdiği ortadadır.
Bizler gerekçelerini biliyoruz. Ama bizim bilmemiz toplumsal tepkilerin
anlamını yitirmez. ‘Bir ülkede döviz
kuru artışları yaşanıyor ve dünyada petrol gibi doğalgaz gibi, enerji gibi
vazgeçilmez girdilerin fiyatları elinizde olmadan yükseliyorsa tabiatı ile
faturalara yansıyacaktır. Bu girdi fiyatlarındaki artışlar da hızlı şekilde
bütün her şeye yansıyacaktır.’ Bu
kadarlık izah dahi yetkililerin dilinden dökülse inanın toplumun önemli bir
kesimi rahatlatacakken yapılmıyorsa büyük zaaflar doğuracaktır.
Bunlardan ikincisi karşı karşıya
kaldığımız ekonomik kaos ortamından çıkış için alınan tedbirlerin yine millete
anlaşılır ve şeffaf olarak anlatılması gerekmektedir. Üstün körü, izahtan uzak,
anlaşılır ve şeffaf şekilde alınan tedbirler konusunda millete bilgi
verilmemesi dünyanın en etkili tedbirlerini de alsanız toplumsal tepkilerin
önünü alamazsınız.
İktidar bir taraftan yaşananları diğer taraftan yaşananlara karşı
alınan tedbirleri topluma anlaşılır şekilde, şeffaf olarak anlatmalıdır.
Yoksa son günlerde bir taraftan Atatürk heykellerine karşı yaşanan
provokasyon kokan saldırılar, diğer taraftan cep yakan elektrik, doğalgaz ve
akaryakıt faturaları gibi gerekçelerle millet sosyal patlamaya açık hale
gelmektedir.
Sonrasında iç güçler veya dış güçlerin oluşan ortamı kullanıp
kullanmadığının bir önemi kalmayacaktır.
Kalın sağlıcakla…