Dolar (USD)
35.32
Euro (EUR)
36.48
Gram Altın
3035.77
BIST 100
9988.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Temmuz 2020

Sosyal medyanın geleceği

Dünyanın ve Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı korona salgını ile birlikte iletişim kanalları hızlı bir şekilde dijital dünyaya kaydı. Hayatımızın büyük kısmını dijital iletişim kanalları şekillendirmeye başladı.

Bu durumun geri dönüşü mümkün değil. Günlük alış verişin, giyim-kuşam ve diğer ihtiyaçların önemli kısmını insanlar artık internet üzerinden gerçekleştiriyor.

Günlük yaşamın artık olmazsa olmazı dijital dünya. Yeni neslin yaşam bicimi haline dönüşmüş, gençlerin sosyalleşme mecrası haline gelmiştir.

Yaşanan salgın döneminde kamu hizmetlerinin önemli kısmı dijital dünya üzerine kaymış, karar mercileri toplantılarını bu mecra üzerinden gerçekleştirmiş, kararlarını bu mecra üzerinden almış ve duyurmuştur.

Bugün için özellikle kamu halkla irtibatını klasik medyanın ötesinde sosyal medya üzerinden gerçekleştirmektedir. Kişisel ve toplumsal yaşam platformu haline gelen sosyal medya yaşamları şekillendirmektedir.

Dijital dünya insanın yaşamını ve sosyal hayatını alabildiğine kolaylaştırdığı bir gerçek. Ama bir o kadarda her türlü istismara açık bir alandır. İletişim dünyasını kontrol etmenin bir tuşa bağlı olduğu da unutulmamalıdır. Onun ötesinde sosyal medyayı kontrol kişilerin kontrolünden çıkıp mecraların hakimlerinin insafına bırakabilmektedir. Kişilerin inisiyatifinin ötesinde kişilerin yaşamlarına müdahaleye kadar giden bir noktaya ulaşmaktadır.

Gelinen nokta da sosyal medyada kişilerin istediği değil, istenilen paylaşımlarla karşı karşıya kalınan duruma gelmiştir.

Tüm bunlara rağmen toplumsal hayatı yakından takip, vatandaşların sorunlarının öncelikle belirlenmesinde sosyal medyanın çok büyük imkan sağladığı gerçektir. Bugün sosyal medya mecralarını iyi analiz eden biri toplumsal talepleri toplumsal problemleri çok hızlı ve çok kapsamlı bir şekilde tespit edebilmektedir.

Sosyal medyayı tek taraflı iletişimin ötesinde karşılıklı etkileşim mecrası olarak görmek ve kullanmak önemlidir.

Yani sosyal medya hem toplumsal hayatın, hem bireysel hayatın, hem de kamusal hayatın vazgeçilmezi haline gelmiştir.

İşte bu nokta da önümüze yeni sorunlarda gelecektir ve gelmektedir. Bu mecraları kendi çıkarına kullananlar olacaktır. Normal hayatta karşılaşılan bütün istismarlar bu mecrada da karşımıza çıkacaktır. İnsanı ve toplumları değiştirmek zordur. Değişen iletişim mecralarıdır. İnsan fıtratları toplumsal algılar değildir.

Söz konusu olan kamusal alan ve kişisel hukuk beraberinde evrensel kuralları da getirecektir.

Türkiye bir reel durumu kaçırmıştır. Dijital dünyada üreten ve kontrol eden değil tüken konumunda kalmıştır. 90’lı yıllarda gelişen sosyal medya alt yapısındaki çalışmalar geliştirilememiştir. Gelişme meylindeki fırsatlar kollanamamıştır. Ortaya çıkan güzel uygulamalara sahip çıkılamamıştır. 2000’li yıllarda ciddi derecede gelişen yerli yazılım sektörü kamunun itibar etmemesi neticesinde 2010’lu yılardan itibaren yurtdışına kaymıştır.

Şu an sosyal medya alanındaki bütün altyapılar yabancıların tekeline geçmiştir. Sosyal medya alanında düzenlemeler tek bir ülkenin tek bir kuruluşun inisiyatifi ile gerçekleşmesi zordur. Uluslar arası çalışma gerekmektedir.

Sosyal medya üzerinden tartışmalarla gündeme gelen düzenleme talepleri tepkilerden çok ihtiyaçlara göre belirlenmelidir. Bu çalışmalar etki-tepki çatışması ile düzenlemeye kalkıldığında içinden çıkılmaz bir hal alabilir.

Çalışmaların kesinlikle toplumsal beklentiler doğrultusunda daha geniş bir platformda gerçekleşmek zorundadır. Aksi halde bugün ortaya çıkan sorunlara çözüm bulalım denirken daha büyük sorunları beraberinde getirmemelidir.

Bu nedenle sosyal medya düzenlemeleri Cumhurbaşkanlığı Sisteminin öngördüğü TBMM’nin yeniden yapılandırılması sonucu oluşacak kurullar, komisyonlar ve gereklere uygun etki analizleri toplumunda talepleri alınarak yapılarak hayata geçirilmelidir.

Düzenlemeler yasak ve kısıtlama algılarından uzak, hakarete geçit vermeyen, toplumsal ahlak, toplumsal huzur, kişisel hak ve özgürlüklerin önünü açacak şekilde yapılmalıdır. Toplumun iknasını sağlamadan yapılacak düzenlemeler hem iktidara hem Meclis’e hem milletvekillerine zarar verir.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…