Dolar (USD)
32.46
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2438.93
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Eylül 2019

Sosyal medyada pasta börek paylaşmak

Pasta börek paylaşmak zorunda bırakan sosyal medya mı insanlar mı?

Efendim, ilk günden itibaren insanların yiyip içtiklerini sosyal medyada paylaşmasına karşı çıkmışımdır. Eskilerin, “yediğin içtiğin senin olsun, bana gördüklerini anlat” ana fikrince tecrübe ve izlenim, bilgi ve düşünce merkezli paylaşımlar yapılması gerektiğine inanmışımdır.

Elbette çay ve kahveyi bundan ayrı tutmuşumdur. Kadim içeceğimiz kahve ve çay, herkesin ulaşabileceği, kültürel kodlarımıza da yerleşmiş bir unsur olduğu için bu yasaktan beriydi! Bir de farklı coğrafyalardaki yöresel/coğrafi işaretli yiyecekler de yasağa tabi tutulmayan kültürel paylaşımlar içine dâhil edilebilirdi.

Buraya kadar her şey yolunda gitmiş gibi görünüyor, zaten gitti de! Biz de bu mecraı kullanmaya başladığımız gün itibariyle yiyeceğe ilişkin yasağımızın arkasında durduk, doğruluğunun sorgulanmasına izin dahi vermedik…

“Peki, şimdi ne oldu” veya “değişen ne oldu ki” sorularınızı duyuyor gibiyim. Anlatayım…

Nedense toplumumuzda okuyan-yazan, sivil toplumculuk yapan, sosyal aktivitelere dâhil olan kadınlara ilişkin ciddi bir önyargı var. Bu önyargı, kadının kadın meselelerine, cinsiyet odaklı tartışmalara ilişkin fikir serdetmesi, çalışmalar yapması hatta ve ne yazık ki kadın cinayetlerini kınaması durumunda bile daha kat’i daha tartışmasız daha kesif olarak çıkmaz bir şekilde yapıştırılıyor!

Bunlardan bazıları kadının erkek düşmanlığı, koşulsuz feministliği, ev kadınlığına dair her bir üretimi küçümsemesi, anneliği değersizleştirmesi gibi maddeler olarak sıralanabilir. Hatta bu kadınların evleri, aileleri, çocuklarıyla hiçbir alakaları olmadıkları, akşama kadar dışarıda koşturup eve gelince prensesler gibi yayılıp evdeki adama tahakküm ettiği gibi yerleşik düşünceleri bulunur!

Despot, ceberrut, buyurgan, merhametsiz, elini sıcak sudan soğuk suya vurmayan ev ve aile ile alakaları olmayan tipler olarak resmedilir!

Önceleri, “evde yemek yapıyor musunuz” veya “yemek yapmayı biliyor musunuz” yollu sorularla ilk karşılaştığımda bunları esprili bir bakış açısının tezahürü zannetmiş olsam da zamanla soruların içinde gayet ciddi ve sorgular bir zihniyet barındığını görmem zor olmadı!

Bir kadının imkânı varsa evde iş-yemek yapacak yardımcısı varsa bu bir kabahat olmamalı zaten de kimilerinin dünyasında sosyal hayatta aktif, üreten kadının evde bir kokona, miskin, beceriksiz tipolojiyle eş algılanması/yansıtılması hiç de tercih edilesi değildi!

Sanırım bu zihniyetin baskısı bende bir süre sonra savunma mekanizmamı harekete geçirdi! Her şey, yaptığım yumurtalı köfteyi bu maksatla paylaşmamdan sonra hız kazandı. Gelen yorumlardaki şaşkınlık, mutfağın yolunu bilmeyen kadın tipinin ne kadar yerleştiğinin en somut yansımaları olmuştu! Bu, elbette kötü bir doğrulanmaydı!

Takındığım savunma modumu ne kadar sürdürürüm bilemem ama mutfakla aramın kitapla olduğu kadar iyi olduğunu en azından bir süre daha ispatlamak zorunda gibi hissediyorum; ne tuhaf! Toplumsal baskı hakikaten büyük bir güç!

Tabii ki birbirlerine saadet zinciri gibi bağlanmış instagramın mutfak fenomenleriyle yarışmak gibi bir kaygım ve derdim yok. Kendi halinde, mütevazı, ailesi ve misafirleri için ikramlık hazırlamayı seven “iyi aile annesi” tipolojisinin içinde konumlandığımı göstermeye çalışıyorum sanırım! Sahi, “iyi aile annesi” ne demekti? Doğrusu “iyi aile babası” olmayacak mıydı!

*Twitter.com/sabihadogann