Sosyal medyada ne varsa paylaş, mahkemede hesap ver!
İzlemişsinizdir:
“İstiklâl Caddesi’nde patlama” haberinin geldiği andan itibaren, terör örgütlerinin dışarıdaki ve içerideki
organizasyonları harekete geçirildi.
Ortalığı
karıştırmak için müthiş bir kampanya başlatıldı.
Eski
görüntüler eşliğinde, panik havası
oluşturulmaya, fatura “Devlet”e
çıkartılmaya çalışıldı!
Terör
örgütleriyle alâkası olmayıp, sırf “muhaliflik”
olsun diye topa girenler…
Kirli
malzemeleri “şuursuzca” paylaşanlar da bu “berbat
organizasyonlara” malzeme oldular.
Birileri
kurgular, servise verir, birileri de
hangi amaçlara hizmet ettiğini bilmeden yaygınlaşmasına katkıda bulunurlar!
Sonra
da…
Sonra
da…
Hakim karşısında hesap vermek
mecburiyetinde kalırlar!
*
Unutmadan:
Terör
örgütlerinin dışarıda ve içerideki uzantılarının çoğu, kendilerini gizlemeyi çok iyi bildiklerinden, olay yerinden hızla uzaklaşmış ve bir sonraki
tezgâhın hazırlıklarını yapmaya başlamıştır bu arada!
*
O
güne dönelim.
Yüreğimizin
yangın yerine döndüğü o güne:
İstiklal
Caddesi’ndeki alçak terör saldırısının hemen ardından, ortalık kirletilince Kamu Otoritesi, mecburen
sosyal medya platformları için “bant
daraltma”, televizyon kanalları için
ise, “yayın kısıtlama” yollarına
başvurdu.
Sosyal
medyaya erişim için arka sokak yöntemlerine başvuranlar “daraltmayı” aşsalar da, alınan tedbirler sayesinde fırtına dindi.
Kirli
organizatörlerin ortalığın iyice karıştırmaları engellendi.
*
Malûm
bundan birkaç hafta evvel gündemimizde bazı çevrelerin “Sansür Yasası” olarak nitelendirdiği düzenleme vardı.
En
tartışmalı maddeyi hatırlayalım:
"Sırf halk arasında endişe, korku veya
panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel
sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli
şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılacak."
*
O günlerde, algıları
şekillendirmekte, yönetmekte mahir olan çevreler, bu düzenlemeyi
getirenlerin, “farklı düşüncelerin ifade edilmesinin önünü kesmekten” başka bir
amaç taşımadıklarını ısrarla öne sürdüler.
İstiklâl Caddesi’ndeki alçak
terör eyleminin ardından sosyal medyada neler yaşandığını, neler yapılmak
istendiğini hep birlikte gördük.
Bu hepimizi tehdit eden bir
durum.
Sosyal medyadaki kirli kampanya,
sadece belli bir siyasi görüşü değil, bütün siyasi görüşleri çok olumsuz
etkiliyor.
Misal mi?
Sıkı muhaliflere yakın hukukçulardan
biri, yine sıkı muhalif bir partinin yöneticisi tarafından “Taksim’deki hain saldırıyı yapan PKK’lı avukat!” paylaşımıyla işaret
edildi!
Böyle yapılınca da ortalık ayağa
kalktı.
O hukukçunun ifadesine göre
tehditler yağdı.
Bir süre sonra….
Paylaşım Sahibi Parti Yöneticisi,
malzemeyi telegram gruplarından doğru
zannederek aldığını ve paylaştığını, iddianın asılsız olduğunu anlayınca da
derhal sildiğini açıkladı.
Dahası, hedef gösterildim diyen hukukçunun
tepki göstermesinin tabii olduğunu, bu 3 dakikada sildiği paylaşımdan dolayı
kendisinin de o kişi gibi sıkıntıya düştüğünü…
Sosyal medyada çok dikkatli
olunması gerektiğini söyledi…
İşte gerçek olup olmadığı
araştırılmadan yapılan bir paylaşım, bir anda yayılıveriyor.
Siz 3 dakika sonra silseniz de,
iş işten geçmiş oluyor!
Yaygınlaştırma eylemi işte, maalesef
her tarafa zarar veriyor!..
*
Ne tehlikeli işler değil mi;
doğru zannederek paylaştığınız bir malzeme ülkenin başını da, sizin başınızı da
ciddi sıkıntılara sokabilir.
Çok vahim olaylara sebebiyet
verebilir!..
Aman dikkat diyelim…
Bin kere dikkat!
***
PAYLAŞANLARIN
BAŞINA GELEN!
Yukarıda bir yerlerde, “Sosyal medyadaki kirlilik, sadece belli bir
siyasi görüşü değil, bütün siyasi görüşleri çok olumsuz etkiliyor” demiştik
ya…
Bir başka misal:
MHP’nin bir İlçe Başkanı
hakkındaki korkunç iddia…
“İftiraya
uğramaktan ve hedef gösterilmekten şikâyetçi” tarafın açıklamasına baktım..
Şöyle deniliyor:
“
‘MHP İlçe Başkanı’nın üzerine kayıtlı hattan İstiklâl Bombacısı ile görüşme
trafiği ortaya çıktı!’ şeklinde yalan ve fiyasko haber yapmaya çalışan
hesapları bildiriniz. (Bu hesaplar hakkında) hukuki süreç ivedilikle
başlatılacaktır!”
Hadi bakalım; şiddetle yalanlanan
bu iddiaları paylaşanlar, şimdi yargıya hesap vermek mecburiyetinde!
***
AK
PARTİ’DEN YALANLAMA, PAYLAŞANLARYARGI’YA!
Bunlara bakarken bir başka
paylaşım düştü önüme…
Onu da “ultra muhalif” hesaplardan biri, “sosyal medya adresimizi
etiketleyerek” paylaşmış.
“Ultra
muhalif” gazetelerden birinin internet sitesinde yer alan bir “haber”(!):
“Akp
Kadın Kolları’nın eğlencesinde erkek dansöz oynatıldı!”
Sözde haber şöyle devam ediyor: “AKP Ordu Kadın Kolları’nın Fatsa’da
düzenlediği toplantıda erkek dansöz oynatması ve buradan paylaşılan videolar
dikkat çekti! Bazı türbanlı kadın kolları üyelerinin erkek dansözü kameraya
aldığı ve fotoğraflarını çektiği görüldü. Kadın kolları üyelerinden biri de,
‘Hep kadın dansöz mü olacak’ notuyla dikkat çekti!”
Ne “malzeme” değil mi?
Bilemiyorum, daha okurken bu
haberin de net bir dille yalanlanacağını tahmin ettiniz mi?
Birileri ısrarla yaygınlaştırdı
ama ben hemen AK Parti Fatsa Kadın Kolları’nın hesabına baktım ve şu
açıklamayı gördüm:
“AK
Parti Kadın Kolları tarafından hiçbir şekilde böyle bir organizasyon
düzenlenmemiştir. Bu organizasyonun
Fatsa İlçesi’nde bir özel firma tarafından düzenlendiği bilgisine ulaşılmıştır.
İftira
niteliğindeki bu haberin Ak Parti Kadın Kolları’nı hedef aldığı, kötü niyetle
yapıldığı açıkça ortadadır.
İlgili
haber hakkında kanuni yollara başvurulacaktır!”
*
Evet,
Fatsa Kadın Kolları, haberi (!)
kesin bir dille yalanladı.
İlgili medya organı hakkında
hukuki işlem yapılacak…
O medya organı kendisini nasıl
savunur, belki de “Ne bileyim, bize öyle
bir haber gelmişti, biz de doğru olduğuna inanarak kullandık!” diyecek…
Görürüz.
Onlar bir şekilde kendilerini
savunur da…
Ya, yalanlanan bu haberi (!)
yaygınlaştıranlara ne olacak?
Hakim karşısında, “Ne bileyim, doğru zannettiydim!” mi
diyecekler!..
Deseler de bu savunma kurtaracak
mı kendilerini!..
*
Yok yok, bütün okullarda, haftada dört saatten az olmamak üzere, sosyal medya okur yazarlığı derslerinin
verilmesi şart.
Her kesimden “zokayı yutanlar” çıkıyor zira.
Bir yandan, sosyal medya okur yazarlığının topluma iyice belletilmesi şart…
Diğer yandan da,
Sosyal
medyada işlenen suçların cezalarının artırılması!..