Dolar (USD)
34.46
Euro (EUR)
36.17
Gram Altın
2997.73
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Aralık 2018

Sosyal medya ve güzel ahlâk!..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçim çalışmalarında gürültü ve görüntü kirliliği meydana getiren propaganda yöntemlerini “terk” edeceklerini, “sosyal medya kullanımına” ağırlık vereceklerini söyledi malûm.

Bangır bangır bağırtılan otobüslerden, karşılığı gittikçe azalan “bayrak, flama, afiş, vs.” yarışından bıktığımızı, hatta ve hatta “mitingi işleri”nin bile anlamını yitirmeye başladığını söylediğimizde “seçim sektörü”nden büyük tepki gelmişti.

“Afiş, bayrak, flama, araç giydirme, vs.” işleri azaldığında, “seçim sektörü”nden kazançlar da azalır haliyle, meselenin bu tarafının piyasayı nasıl etkileyeceğini bilemem.

“Politik rant” işlerden hep uzak durmuş bir vatan evladı olarak, “çevre hassasiyeti”ne yaslanan açıklama ve uygulamalara tam destek veririm.

Meselenin “Sosyal Medya” tarafına gelince…

Yazımın asıl konusu bu; “seçim propagandasında” sosyal medya faaliyetlerine ağırlık verilecek olması.

Bu, “basılı gazeteler”in yakın geleceğine dair de bir sinyal içeriyor…

Butik medya organları

Hayli vakittir alttan alta, üstten üste tartışılan bir mesele: “Gazetelerin durumları ne olacak?”

Milat, Yeni Akit, Yeni Şafak gibi “geleneksel tabanı” olan gazeteler yollarına devam eder de, genel bir daralma olması kaçınılmaz gibi.

“Butik medya organları” tartışması da bu meseleyle ilgili; “Herkesin gazeteci olduğu ve haber akışının baş döndürücü bir şekilde hızlandığı bir süreçte, çok büyük sermayelerle kurulan ve muazzam işletme giderleri olan medya organlarından ziyade, küçük işletmeler…”

Gaziantep’teki “Gastronomi Festivali” sırasında bir bölümüyle tanıştığım “çok serbest gazeteci”lerin “butik işletmeleri” mesela…

Sosyal medyada “yiyecek, içecek, lokanta, restoran” tanıtımı yapmak suretiyle ailelerini döndüren, hem de fırıl fırıl döndüren niceleri var.

İşini bilen çok iyi paralar kazanıyor, bu tür yollarla “kendi işinin patronu” olanların sayısını bilemiyorum, Devlet dahi bilemez zaten, çünkü kaydını tam olarak tutabilmek neredeyse imkânsız!..

Bu sektör daha da büyüyecek belli, anafor herkesi içine çekecek, gazetecilik iyice masa başına çekilecek ve bu arada “bireyselleşme” de hepimizi iyice kuşatacak…

Baksanıza topluluk içinde “cep telefonu”ndan kalkmayan kafalara, ne sohbet kaldı ne de afiyet!..

Sonra…

Güvenliğimiz de sıfır…

İşte, bir grup alçak bize ne iftiralar atmıştı; hatırlayan hatırlar, hatırlamayanlara hatırlatmış olmayalım…

İftira kaynağını takip edip “savcı” karşısına çıkarttığımızda, gayet pişkin şekilde “Bir yerlerde böyle şeylerin yazıldığını gördüm ve ben de yazdım çünkü ona gıcığım! ” yollu laflar etmez mi?..

Eder tabii…

Milyonlarca iftiracı

Ne olacak, milyonlarca iftiracı “içeri” mi tıkılacak?!..

Bakın FETÖcülerin “Atatürkçü, İslamcı, Milliyetçi, Gariban Vatandaş, vs.” numaralarıyla açtıkları hesaplardan 100 küsur bini tespit edilmiş, ne olacak bir milyon hesap daha açarlar!..

Herkes açar, her grup, her şer odağı…

Bir de öyle bir mecra ki, “sahtekar”ların alabildiğine küfür yağdırdıkları bir ortamda en küçük bir karşılık versen “Sana yakışmadı!” oluyor; “engelleye engelleye” yürüyorsun, berbat!..

Şimdi, bu alandaki mücadelenin yöntemleri, ilkeleri neler olacak?..

Yani, neye ne kadar, nasıl karşılık vereceksin?..

Akış bol, sürekli olarak bir şeyler paylaşılıyor, hoşuna gidenleri “sorgusuz sualsiz” paylaştım mı al sana belâ…

Her bir şeyi araştırmak da, en araştırmacı gazeteci için bile ne mümkün!..

Birçok işimizde olduğu gibi bu “sosyal medya” işinde de “rantçılar” devrede olacaktır herhalde ve hatta şimdiden “siyaset merkezleri”nin etraflarını sarmış durumda olduklarını görüyoruz…

Bir ara bu tür işlerden epeyce “istifade edenler” olmuştu ve bunların ellerinde tuttukları “sosyal medya silahları”nın birer “mantar tabancası” hükmünde olduğu anlaşılmıştı, hey gidi günler, kim geriye döner!..

Efendim…

Sosyal Medya Fenomenleri

Sosyal medya işinin kendisiyle biraz, ama ilgilenen gençleriyle çoğu vakit yakından alâkadar oluyoruz.

“Sosyal Medya Fenomeni” gençlerle seyahatlerimiz olmuştu, izleyenler bilir; maksat bu ortamın labirentlerinde kaybolmasın evlatlarımız, biz de onlardan aldığımız enerjiyle tazelenelim biraz.

Bu mecrada pırıl pırıl gençler var, bununla birlikte “Amaca ulaşmak için her yol mubah!” anlayışıyla habire iftira yağdıran “yerli ve milli etiketli”ler de var.

Bunlardan bir bölümüyle konuştuğumuzda, “Ne yapalım, başka türlü mücadele edilmiyor!” yollu karşılıklar almanın hüznünü de yaşamışımdır.

Yüce Allah’ın “Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin!” hükmünün sosyal mecradaki icrası nasıl olacak?..

“Kul Hakkı”na girmekten nasıl korunacaksınız, var mı bu alt yapı, bu itina?..

Birçok mesele var; bir başkasının eserini “aşırmak” suç ve daha da önemlisi büyük günah, affı yok:

“Kul hakkı!”

Peki, bir başkasının hazırladığı görseli, sosyal medyada “kendine aitmiş gibi paylaşmak!” ne olacak?..

Sonra…

Kimi internet siteleri “ilgi çekmek için” büyük laflar ediyor, haberin içeriğine uygun olmayan “flaşlar” patlatıyor ki, “tekil okuyucu”, “sitede kalma süresi” ve “sayfa görüntülemeleri” artsın…

Aldatma ve kul hakkı

Şimdi…

Bu “aldatma”ya girdiğine göre, işin burasını düşünenler için, “kul hakkı” tarafı ne olacak?..

Bunları söylediğimde, “Ohooo, kafayı yemişsin sen, hasta olursun bu kadar ince düşünürsen!” yollu tepkiler alıyorum…

Bana böyle diyenler “haklı” olabilirler mi?..

Olamazlar ama genel kanaatler böyle, ortam kirli, girdim mi, bir yerlerine pislik bulaşıyor!..

Girmesen de olmaz, olan oralarda oluyor, algı operasyonları oralardan çekiliyor.

“Of, puf!” derken…

Aklımızın bir kenarında da “Milli” Savunma Sanayii hamlelerimiz var, “Milli” köprülerimiz, “Milli” duble yollarımız, Muazzam “Milli” Havalimanı’mız ve “Milli Mücadele”miz…

Bunlar var ama şöyle kayda değer bir “yerli ve milli sosyal medya”mız yok!..

“Siyonistlerin platformlarından” birbirimize laf yetiştirmeye çalışıyoruz ve dahi ipin ucu “onların” ellerinde, istedikleri zaman çektiler mi ipi..

Aman ha!..

Unutmadan, internet dünyasının en güçlü “arama motoru” da gayet “kurnaz bir robot”tan ibaret, alıyor milyonların “baktığı” internet sitelerini, istediği tarafa sürüklüyor!..

Ah bunun da “Yerli ve Milli” olanını yapsak ve o “Yerli ve Milli” olan aynı zamanda “evrensel” olsa!..

Efendim;

“Çevre Kirliliği” oluşturacak yöntemlerle seçim propagandasına sonuna kadar hayır ve amma velâkin “sosyal medya”daki kirliliğe de sonuna kadar hayır!..

Bir de, “küfüre küfürle, iftiraya iftirayla” karşılık vermek de olmaz!..

Çoğu “sosyal medya” müdaviminin öyle ayrıntılı ya da “ince” mesajlardan fazla anlattığı da söylenemez!..

Burası da iyi değil, hiç değil.

Uzatmayalım da şöyle bitirelim:

İşimiz hiç de kolay değil nitekim!..