Sosyal medya terörünü durdurun!
ÜLKEMİZDE
sığınmacı ve mülteci sorunu kendini sert bir biçimde hissettirmeye başladı. Özellikle Ankara’nın Altındağ ilçesinde
vuku bulan vahim hadise sonrası yaşanan olaylar, oluşan kargaşa, yakılan ve
yağmalanan dükkanlar ve araçlar, yaralanan masum Suriyeli çocuklar; çok ciddiye
alınmayan, tam anlamda reel, rasyonel, kalıcı ve köklü çözümler bulunmadığında sığınmacı
sorununun ülkeyi nasıl bir kaos ve çatışma ortamına itekleyebileceğinin bir ön
habercisiydi.
Buna
kesinlikle kalıcı ve köklü çözümler bulunmalı. Yoksa Allah muhafaza, şehirlerimizde göçmenlerin fail olduğu her
olayda halkı sokağa dökmeye, şehirleri savaş alanına döndürmeye, bu sorunu
iktidara karşı bir kin ve intikam aracı olarak kullanmaya, halkı tahrik etmeye
hazır başta Fetöcüler olmak üzere belli bir güruh var.
****
Bunu sürekli
kaşıyacaklar. Üç yıl önce meydana gelen ve aklî dengesi yerinde olmayan bir
Türk vatandaşının Alanya’daki bayrak indirme görüntüsünü sosyal medyada yeni
bir olay ve failini Afgan göçmeni gibi göstermeye çalıştılar. Yine Şırnak’ta çeşitli
suçlardan kaydı bulunan Siirt nüfusuna kayıtlı bir Türk vatandaşının ambulans
kaçırma olayını da sosyal medyada faili Suriyeli diye göstermeye çalışan kötü
ve kirli niyetli bir kadro var.
****
Tabi ki
Altındağ’da yaşanan vahim olay hepimizi derinden üzmüştür. Yakalanan katil en
ağır cezayı muhakkak ki almalı. Ama bunun cezasını da yine devlet vermeli,
vatandaşlar değil. Yoksa medyana gelen her benzer olayda aynı kaos görüntüleri yaşanırsa
ülke maazallah savaş alanına döner.
Öte
yandan son günlerde başta Afganistan’dan gelen ve İran üzerinden adeta bilinçli
bir şekilde sınırlarımıza taşınan ve sınırlarımızdan da kimi yerlerde tüm
tedbirlere rağmen kaçak ve kontrolsüz geçen bir sığınmacı geçişi de var. Başkan
Erdoğan’ın kararlı tutum ve sözlerinden sonra İran sınırımızda güvenlik ve
kontrol üst seviyeye çıktı, kaçak ve düzensiz geçişler büyük oranda azalsa da
halen kaçak geçişler var. Suriyeli ve Afgan sorunu kanser gibi yayılmadan
mutlaka bir çözüme kavuşturulmalı. En acil tedbir olarak da sınırlarımızı çok
iyi korumakla beraber geçen haftaki yazımızda da belirttiğimiz gibi salt bu işe
kafa yoracak, kalıcı ve köklü çözümler üretecek bir “Göç ve Uyum Bakanlığı” kurulmalı.
***
Gerçekten şu an ülkemiz, tarihsel olarak pek karşılaşmadığı
bir sorunla karşı karşıya; göç ve sığınmacı sorunu. Sığınmacı sorunu, tehlikeli
bir şekilde büyütülen, kontrolden çıkma kabiliyeti gösteren riskli bir boyut
kazanmaya başladı. Bu sorunu kaşıyan, halkı tahrik eden, iktidarı bunun
üzerinden zora sokmaya çalışan bir yapı var.
Ülkemiz
tabi ki mazlumların umududur ama yolgeçen hanı değildir. Eğer kalıcı ve köklü önlemler
alınmazsa, sorun çok büyüyebilir ve bizimle beraber göçmenlerin kendilerini de derinden
sarsacak boyutlar kazanabilir. Maalesef
çıkan veya çıkarılan olaylardan anlaşılıyor ki o bu mesele kritik 2023
seçimlerine giderken, daha da büyüyecek veya şer odaklarınca büyütülecek,
iktidara karşı yıpratma amaçlı da kullanılmakla beraber, başımızı da çok
ağrıtacak.