Sosyal Medya, Fayda ile Facia Arasında
Her gün bir yenisiyle uyandığımız medya araçları kişiliğimizi, aile yapımızı, toplumsal davranışlarımızı, inancımızı, siyasi ve felsefi düşüncemizi ciddi manada etkiliyor hatta kimilerinin bütün saydığımız bu değerlerini belirleyen tek unsur medya araçları oluyor.
Son 20 yılda baş döndüren bir hızla yayılan iletişim araçlarından birine tam alışamadan daha yeni ve daha yaygın kullanılan, bir anda milyonlarca kişiye ulaşabilen yeni bir versiyonuyla karşılaşıyoruz.İçeriğindeki bilginin doğrusuna-yanlışına bakmadan paylaşımı bu kadar hızla yayabilen kitle iletişim araçları ve sosyal medyayı, kullanma amaç ve usulüne göre fayda ya da facia olarak değerlendirebiliriz.
Fayda olarak mülahaza edebiliriz zira vakit, sağlık, bilgi, hızlı haber gibi ihtiyaçlarda zaman tasarrufu, yanlışlama ya da doğrulama, anında müdahale konularında ciddi faydaları ile karşılaşabiliriz.
Ne var ki haberleşmek için kullandığımızev telefonunun bile araç olarak faciaya dönüştürülmesi söz konusu iken,kontrolsüz ve oluşturduğu devasa ağıyla sosyal medya konvansiyonel silahlardan daha büyük facialara yol açabiliyor. Çünkü müktesebatı yetersiz olan insanlar sosyal medyadan akan bilgilerle doğruyu yanlış, iyiyi kötü, sağlamı çürük, yararlıyı zararlı kabul edebilirler ve buna göre pozisyon alabilirler.
Sosyal Medya, Başıboş Alan
Teknoloji, üretildiği kültürün rengini alır. O kültür havzasında yaşayan millet/ler üretilen teknolojinin kullanılışına dair ilkeler, yasaklar ve müeyyidelerkoyarlar. Bizim gibi teknolojiyi tüketen milletler ise adeta teknolojinin üstünde tepinerek onu kullanıyorlar.
Ev telefonundan, videolara, cep telefonundan, internete, mesajlaşmadan, sosyal medyaya kadar teknoloji ile dünyamıza giren her ne varsa elimizden bizardır.
Kaldı ki medya araçları ile organize bir şekilde toplumun değerlerini, birlik ve beraberliğini dinamitleyen, kişisel hakları yerle bir eden, iftira ve manipülasyonlarla kurum ve bireylerde ağır tahribatlara yol açan teknolojik imkanların bir düzene tabi tutulması bütün ülkeler için şarttır.
Yukarıda da değindiğim gibi üretici ülkelerde bu işin ilkeleri, yasakları, müeyyideleri belli ve kimse bundan dolayı bir rahatsızlık duymuyor zira o teknolojik imkânın kullanılacak alan ve amaçları belli ve herkes tarafından biliniyor. Ancak Türkiye gibi ülkelerde insanlar hazıra kondukları teknolojik ve medya araçlarını hiçbir sınır tanımadan kullanmak istiyorlar.
Türkiye’de bireyin özel yaşantısından, açıklanması vatana ihanet sayılan kurumsal sırlara kadar her şeyin sosyal medyada paylaşılmasını isteyen bir güruhla karşı karşıyayız. Yalan haber yapmaktan, organize iftira kampanyası başlatmaktan tutun, hiçbir şeyden haberi olmayan sıradan bir insanı en ahlaksız iftiralarla karalamaya kadar her şey “özgürlük!”kılıfıyla serbest olsun istiyorlar.
Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de, Amerika’da, Belçika’da ağır müeyyidelere tabi paylaşımlar “Bizde serbest olsun” diyenlerin ahlaksızlıkla kirli amaçlarına ulaşmayı istediklerini biliyoruz.
Bu sebeple Türkiye'de de bir an önce medya araçlarına yönelik kaide ve kuralların yanısıra müeyyidelerin de yasallaşmasıgerekiyor.
Bakınız, Almanya,sadece sosyal medyada yanlış ve bilinçli bir şekilde paylaşılanbilgi olandezenformasyon için müeyyide uygulamıyor,
Aynı zamanda doğru olmayan bilginin farkında olunmadan paylaşılması ve yayılması olanmezenformasyoniçin de ağır müeyyideler uyguluyor. Bu müeyyide sadece kullanıcıya değil, aynı zamanda ağın şirketine de uygulanıyor.
Peki, bizde durum ne?
Medya araçları vasıtasıyla karşılaşılan mağduriyetleri araştıran Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü tarafından 37 ülkede yapılan araştırmaya göre yapılan dezenformasyon ve yanıltıcı haberleryüzünden Türkiye %49 ile en çok mağdur olan ülke olmasına rağmen Türkiye’de buna yönelik hiçbir müeyyide, kaide kural yok, sosyal medya tamamen başıboş, kontrolsüz bir alan.
Türkiye çok geç olsa da şimdi sosyal medyanın gelişmiş ülkelerde kullanıldığı gibi kuralları belli, kimsenin kimseye küfür ve hakaret edemeyeceği, yalan ve maksatlı haberlerle toplumsal düzeni bozamayacağı, dini ve milli değerleri aşağılayamayacağı kurallarını koymalıdır.
Bunu kabul eden şirketler buyursun, pek çok ülkede kabul ettikleri şartları Türkiye’yi karıştırmak maksadıyla kabul etmeyen şirketlerin de canı cehenneme…