Sosyal İftira Meydanı
Eskiden “Delikli demir çıktı, mertlik bozuldu” şeklinde bir ata sözü vardı. Şimdi bunu “Sosyal medya çıktı, insanlık bozuldu” diye uyarlamak, yanlış olmasa gerek. Çünkü bu sosyal medya sadece mertliği değil, güzel ahlaka dair ne varsa, adeta hepsini paspas yapmış durumdadır. Edep, haya, ar, namus, saygı, sevgi, şefkat, merhamet, fazilet, erdem, tevazu, hoşgörü, kısaca insan fıtratına ait her güzel davranışı tersine çevirmiş durumdadır. Eğer önlem alınmaz da bu süratle devam ederse, insanlık kendi mezarını kazmış demektir. Ancak insanlığın hepsi birden imha olduğundan, ölüsünü gömecek kimse de bulunmayacaktır.
Evet, bilgisayar, akıllı telefon
vs. teknolojik cihazlar, haddi zatında büyük bir nimet ve imkan da olabilir.
Ancak bunların kumandası, insanlık fıtratını kaybetmemiş, yaratanına kul olmayı
varlık sebebi bilen kimselerin elinde olursa, o zaman bu teknoloji, insani
değerlerin ihyasında istihdam edilir. Ancak ne yazık ki, halen gidişat tam
tersine gitmektedir. İleride insani değerleri hatta İslami değerleri ilke
edinenler, boşluğu kapatıp tüm bu imkanları yeniden insani değerlerin hizmetine
alabilir mi? Bunun için çok ciddi gayret ve çabaya ihtiyaç var.
Sosyal medya ağlarının sebep
olduğu sosyal felaketler, sayılamayacak kadar çoktur. Sadece insanlığı
“a-sosyal” hale getirmesi bile tek başına bir felakettir. Ancak ta bebeklikten
sosyal medyaya bağımlı hale getiren nesillerin, düştükleri girdabı görmeleri
mümkün değildir. Zira bataklıkta doğup büyüyen canlı, hayatı bataklıktan ibaret
görmeye devam edecektir. Eski nesle mensup olan yaşlı ve orta yaşlı olanlar, bu
tehlikenin farkındadır ama onlar da yeni nesli bu bataklıktan çekip almanın
formülünü bilemiyorlar.
Sosyal medyanın zararlarını bir
yazıya sığdırmak mümkün değildir. bu sebeple biz son güncel iftara hakkında bir
şeyler söyleyelim. Refik gazetemiz Akit, 9.12.2022 tarihli haberinde konuyu
şöyle özetlemektedir:
“Birgün komplosunu kimin
hazırladığı belli oldu! İşte o karanlık el
Birgün gazetesi geçtiğimiz
gün, 6 yaşındaki bir çocuğun evlendiğini iddia ederek bir yalana daha imza
atmış, hafızlığa geçiş aşamasında çekilen fotoğrafı düğün fotoğrafı olarak
servis etti. Birgün'e CHP'nin yayın organı Halk TV'de çomak tutarken İslam ve
Müslüman düşmanları saldırıya geçti. Arpalarını Batı'dan alan Halk TV ve
Birgün'ün akıl hocaları ise İngiliz BBC çıktı.
Birgün gazetesi, İsmail ağa
Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G.yi
6 yaşında evlendirdiği iftirasını attı. Birgün'e CHP'nin yayın organı Halk
TV'de çanak tutarken İslam ve Müslüman düşmanları saldırıya geçti. "Kahrolsun
şeriat" sözleri ile Allah'ın dinine savaş açan çevreler hemen "Tarikat
ve Cemaatler Kapatılsın" şeklinde etiket açtı. Bu kalleş
saldırılar; iftiranın organize bir şekilde yapıldığını gözler önüne serdi.”
Bu iftira İslam düşmanlarının ilk
saldırıları olmadığı gibi son da olmayacaktır. Ancak işin garip tarafı, kimi Müslümanların,
konuyu yeterince araştırmadan geçekmiş gibi kabul ederek linç girişimlerine
yardımcı olmalarıdır. Halbuki Allah (cc) ta 14 asır öncesinden bizi uyararak
şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler, eğer bir fasık, (harama ve
yalana meyilli şahıslar, oluşumlar ve yayın organları) size (kızdırıp
kışkırtıcı veya oyalayıp aldatıcı) bir haber getirip (verirse), onu
’etraflıca araştırın’ (her anlatılana hemen inanıp kanmayın).
Yoksa bilmeden (ve yanlış yönlendirme sonucu), bir
kavme (ve kesime) kötülükle sataşıp (haklarına
tecavüz etmiş duruma düşersiniz) de ardından bu işlediklerinize
pişman oluverirsiniz.” (Hucurât 49/6)
İşin daha üzücü yanı ise,
Müslümanların oylarıyla bir yerlere gelen kimi siyasilerin de bu İslam
düşmanlarının yalan ve iftiralarına teşne olmalarıdır. Bu kısır düşünceler
nedeniyle daha önce LGBT belasını “kadına şiddeti engelleme” ambalajında sunmuşlar,
İstanbul sözleşmesini dayatmışlardı. Onun tahribatı nice canları yıkıp nice
ailelere ateş düşürdükten sonra ancak farkına varılıp İstanbul sözleşmesinden
çekildik. Tabi İstanbul sözleşmesine matuf çıkarılan 6284 sayılı kanun, hala
demoklesin kılıcı misali ensemizde sallanmaya devam ediyor, bu ayrı bir
felaket. Sokak hayvanları adeta katliam yapıyor, ama 3-5 sözüm ona “hayvan
sever” görüntülü müptezel, çıkıp bu konuyu kitlemeğe devam ediyor.
Aynı karanlık odakların sinsi
tuzaklarıyla, daha önce Nureddin Yıldız, İhsan Şenocak Hoca Efendiler ve
Abdurrahman Dilipak gibi bir münevver, linçe uğratıldı. Aynı çevreler defalarca
diyanete de salvolar yaptılar. Mehmet Görmez Hoca Efendinin başkanlığı
zamanında DİB fetva sitesini muvakkaten kapatmak zorunda kaldı. Şimdi, tamamen
uydurma bir iftira ile tüm tarikat ve cemaatlere salvolar yapan ve aslında
İslam ve Müslümanlara saldırı yapan bu karanlık odakların dişleri sökülmese,
bunlar daha çok kimseleri ısırmaya devam edeceklerdir. Şimdi kamuoyunun
beklediği şey, emniyet, hukuk ve diğer ilgili birimlerin bu iftiracılar
hakkında gerekeni yapmalarıdır.