Dolar (USD)
34.64
Euro (EUR)
36.46
Gram Altın
2923.36
BIST 100
9670.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Ekim 2021

Sorunları Siyaset İle Savmak

Türkiye bağımsız bir devlettir. 10 ülkenin büyükelçileri, son derece küstah bir tavırla yargı sürecinin devam ettiği bir dava hakkında talimat verir gibi açıklama yapması utanç verici bir durumdu. Bu açıklama hem uluslararası hukuka, hem de diplomatik teamüllere aykırı ciddi bir sorundu.

Bu soruna ilişkin düşüncelerimi paylaşmadan önce dış politikaya ilişkin temel bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Bir devletin dış politikası, rekabet ettiği diğer devletlere karşı hedeflerini gerçekleştirme sürecidir. Ancak bu sürecin oluşma aşamasında iç ve dış sebepler belirleyici olur.

Dolaysıyla büyükelçilerin açıklamasını, belli bir bütünsellik içerisinde iç ve dış faktörleri göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerekir. Ancak o zaman açıklamanın amacını, etki eden somut faktörlerin yerini, sınırlarını daha net görebiliriz.

Tam bu noktada şöyle bir soru soralım: Türkiye, bu 10 ülkeye rağmen hangi temel hedeflerini gerçekleştirmeye çalışıyor ki, bu açıklamayla hedef alındı? Bu sorunun net cevabı: Türkiye, kendi potansiyeline erişmeyi hedeflediği için hedef alındı. Cevap kısa ama kapsamı geniştir.

O hâlde biraz açalım…..

Doğu Akdeniz’deki haklarını savunmaktan tutun, Mavi Vatan’a sahip çıkmasına kadar, savunma sanayisine yapılan yatırımlardan tutun, milli sanayinin geliştirilmesine kadar; barış ve adalet temelinde çok yönlü dış politikadan tutun, terör örgütlerine karşı verilen başarılı mücadeleye kadar daha pek çok alan bulunmaktadır. Onlar açısından bu ve benzeri hususlar dış faktörlerdir.

Bir de iç faktörler var elbette. Batı ülkeleri kendilerini ‘’öteki’’ üzerinden konumlandırır. Eskiden onlar için ‘’öteki’’ Sovyetler Birliği’ydi. İktidar-muhalefet ayrımı yapmadan söylüyorum: Batı’nın şimdiki ‘’ötekisi’’ Türkiye’dir. Bu çok nettir. Bunu artık görmemiz gerekiyor. Batı’nın çıkarlarına hizmet etmeyen ister bireysel, ister kurumsal düzeyde olsun onların ‘’ötekisidir.’’

Büyükelçilerin bu açıklamasının ardındaki strateji, muhalefete alan açmaktı. Ne yazık ki muhalefet partilerimiz de milli bir duruş ortaya koyamadı. ‘’Siz kimsiniz?’’ diyemedi. Tam aksine onların açıklaması üzerinden hükümeti eleştirdi. Türkiye’nin kararlı ve haklı tutumu karşısında büyükelçiler geri adım attı ve muhalefetti de ortada bıraktı.

Dış politika takip eden biri olarak görebildiğim kadarıyla iki türlü siyaset vardır. Birincisi, vatandaşın günlük yaşamı ve ekonomisi için yapılan siyasettir. Bu amacı gerçekleştirmek için söz ve eylemle yapılan girişimlerin toplamına ‘’günlük siyaset’’ diyebiliriz.

İkinci tür siyaset, devletin geleceği ve güvenliği için yapılan siyasettir. Devlet için yapılan siyaset, milli güç unsurların geliştirilmesi, milli hedef ve menfaatlerin temini istikametinde yapılan siyasettir. Değerlerinizi, ancak devletinizle koruyabilirsiniz. Bu maksatla uygulanabilecek hareket tarzlarının tespiti ve tatbikinin toplamı bu kapsama girer. Buna da ‘’değerler siyaseti’’ diyebiliriz.

Sonuç

10 ülkenin büyükelçisi utanç verici açıklamayla hadlerini aşmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı duruşu ‘’değerler siyasetini’’ ortaya koymuştur. Dış İşleri Bakanı ise, diplomasinin bütün olanaklarını kullanarak sorunu siyaset ile savmıştır. Böylece ‘’günlük siyasettin’’ önünü açmıştır. Bir vatandaş olarak hem Cumhurbaşkanımızla hem de Dışişleri Bakanımızla gurur duyduk.

Türkiye’nin bu duruşu çok kutuplu dünya güçlerinin arasındaki dengelerde etkili bir rol oynayacak bir kapasiteye sahip olduğunu tüm dünyaya göstermiştir. Türkiye, ‘’değerler siyasetinin’’ üzerinde özenle durmalıdır. Batı sermayesine ihtiyaç duymayacak bağımsız iktisat politikaları geliştirmek için daha fazla kafa yormalıdır.

İletişim: [email protected] Twiter: @MehmetB78849685