Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 Eylül 2022

Soru şu:

Harvard veya Yale'de doktora yapmış, NASA’dan iş teklifi almış veya Nobel jüri üyesi, ciddi bilimsel araştırma gruplarında bulunmuş. Ülkemize gelmiş ve iyi bir üniversitede göreve başlamış İsmi-unvanı çok bilinen bir bilim insanı-akademisyen. Fakat inancı, kültürü hayata bakışı, yaşam tarzı ve tercihleriyle bu vatana ve millete aidiyeti kalmamış. Her yazısı ve açıklaması bu milletin ruhuyla adeta doku uyuşmazlığı yaşıyor. En kritik zamanlarda bile, ilgili meselelerde bu ülkenin çıkar ve menfaatlerini değil Batı’ya endeksli bir söylem geliştirip, alanında kazandığı birikimi Batı norm ve çıkarlarına göre kullanan hayata Batılı gibi bakan bir bilim insanı-Profesör-akademisyeni mi tercih edersiniz?

Yoksa, ismini pek duymadığınız, “şartlara pek uygun zihin yapısında olmadığı için” Batı’nın meşhur üniversitelerine gidecek yolu açılmamış, gitse de orda pek kabul görmemiş, alanında kendini yetiştirmiş olsa da önü açılmamış, mali destek görmemiş, piarını kimse yapmamış, çok uzun uğraşlarla yol almış, önü açılsa dağları düz edebilecek ama dışardan bakılınca vasat seviyede ama inançlı, vatanına milletine bağlı, kendi tarihine ve kültürüne aidiyeti olan ve her şartta bu vatan için bu milletin ruhuna uygun gelecek tasavvuru olan bir bilim insanı- Profesör-akademisyeni mi tercih edersiniz?

İlk paragrafta tasvir ettiğim bir Türk ! ile, kendi alanında çok yetkin bir Amerikalı-Batılı akademisyen arasında ne fark var? Böyle birisinin vatana ve millete ne faydası olur?

Batılı bir bilim insanının ya da bu topraklara fiilen ve ruhen bağlı olmayan Türk birisinin ilmi çalışma ve kazanımlarının, insanlığa fayda cihetiyle değerlendirip alkışlama dışında, yani “bizden ve bizim için olmayan” bir başarının bu manada bizi doğrudan ilgilendiren hiçbir tarafı yok.

Çünkü insanın hayatı da dahil, yapılan her iş ve oluşun kıymetini gayesi belirler. Dünyanın en zengin insanı ama zenginliğini insanlık için kullanmıyor. Ya da ülkemize, milletimize veya mazlum dünya insanlarına zırnık koklatmıyor. Adam deha çapında teknolojik icatlar yapıyor ama bu icatlar bize yaramıyor ve hatta bizim gibi ülkeleri kontrol etmek için kullanılıyor. Bizi ne ilgilendirir onun zenginliği, bilimi, icadı?

Yöntemini alalım, ilmini öğrenelim, daha iyisini yapıp daha fazlasını kazanalım. Bu değil mevzuu.

Yıllardır örnekteki akademisyenlerin açıklamalarını duyuyor bu millet. Her meselede ya bu toprakların ruhuna/inancına düşmanlık ediyorlar ya kültürüne ya toprağına. Daha geçenlerde Batı standartlarına uygun adam yetiştirmesiyle meşhur bir üniversitenin hocalarından birisi; "Cumhurbaşkanı bir Nato üyesine (Yunanistan) 'Bir gece ansızın gelebiliriz' diyor ve ciddi bir destek buluyor. Buna şaşırıyorum" diye yazdı mesela. Diğer bir üst düzey diplomat çıktı “Yunan tezleri daha doğru” diye video çekti, Yunanistan’a bize karşı güç verdi.

Yani Yunanistan’ın aylardır adalar dahil her yere silah yığdığı, ülkesini ABD üssü haline getirdiği denizden devamlı tacizde bulunduğu hatta gemilerimize silahlı saldırıda bulunduğu gerçeği yokmuş gibi… Kime hizmet etmekte bu açıklamalar? Gayesi ne? Bu insanların alanında yetkin olması bizi ne ölçüde ilgilendirir onu soruyorum?

Sanatçının, bilim insanının, tarihçinin vs… Ne yaptığından çok kim olduğu daha önemlidir. (Milliyet olarak değil) Çünkü kim olduğu, kime hizmet ettiğini gösterir. Eserleri, yaptığı çalışmaları, ortaya koyduğu tezleri kimin için ve gayesi ne?

Nereden yetişti peki bu kişiler?

Kuruluşu itibariyle sistemin bilim ve kültür-sanat-askeriye alanlarında da köşe başını kapan malum zihniyet bu alanlara tabir caizse Anadolu çocuklarını hiç yaklaştırmadı. Yaklaşanlar artık “onların sesine ses katacak” kıvama gelenlerdi sadece. Askeriye ve bürokrasi de olduğu gibi, Üniversitelerde de akademik kadroya kendi zihniyetinden olmayan kimseye geçit vermediler. Yıllarca alanında çok başarılı olsa bile o zihniyetten olmayan kimse sesini duyuracak mecra bulamadı.

Çünkü Batının temsilcileriydiler, yöntem de Batı yöntemiydi.

Batı, bilimi insanlığın umumi faydası için elde etmeye çalışmadı hiçbir zaman. Hiçbir zaman bunun derdini taşımadı. Bilimi, gücü elde ederek insanlığa tahakküm edebilmek için vasıta olarak gördü. Batı, sadece savaşta, siyasette, para da değil fikirde, bilimde ve sanatta da ikiyüzlüdür. Ahlaki değeri de kriteri de yoktur.

Devam edecek