Sonunda Baydın Joe!..
15 Temmuz hain darbe girişiminden
sonra dünyadan liderler, önde gelen siyasiler, askeri erkân, diplomatlar ve
gazeteciler Türkiye’ye ‘Geçmiş olsun’ ziyareti yapmışlardı. Özellikle de darbe
girişiminde savaş uçaklarıyla bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni görmek
ve TBMM Başkanına üzüntülerini iletiyorlardı. TBMM Başkanı, gelen devlet
adamlarına Fetö’nün nasıl bir örgüt olduğunu, darbe gecesinde mecliste
yaşadıklarını aktarıyordu. Basın mensuplarının takip ettiği bu görüşmelerde genel
kurul salonun bitişiğine atılan bombanın yaptığı tahribatı gösteren Sayın
İsmail Kahraman’dı. O gece meclisi açıp milletvekillerini toplantıya çağırarak
demokrasiden vazgeçilemeyeceğinin altını kalın çizgilerle ifade ettikten sonra
sığınakta bombalar altında milletvekilleri ile ortaklaşa yazdıkları bildiriden
söz ederek milletin o gece birlik ve beraberlik içinde parti ayırımı yapmadan kenetlendiğini heyecanla ifade ediyordu.
O günlerde Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü olarak faaliyette
bulunan sistem değişikliğinden sonra ‘Cumhurbaşkanlığı
İletişim Başkanlığı’na dönüşen kurum, darbe teşebbüsünde bulunan hainlerin
pisliklerini anlatmak gayesiyle Amerika, Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Rusya,
Arap coğrafyası, Türk Cumhuriyetleri ve Avrupa ülkelerinden medya
temsilcilerini gruplar halinde belli sürelerle davet etmişti. Darbe girişiminin
hemen ardından başlatılan bu programlarla dünyaya Fetö’nün örgütsel yapısı, çalışmaları
ve ihanetinin anlatılmış olduğuna inanıyorum. Bu çerçevede Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ni de programlarına dâhil ettiklerinden basın mensuplarının
karşılanması, darbe ve darbecilerle ilgili bilgi aktarımından sonra sorulara
cevap verilmesi ve bombalanan mekânların gezdirilme işini şahsımıza tevdi
etmişlerdi.
Tercümanlar aracılığıyla dilimiz
döndüğünce bilgi ve belgelerle yabancı basın mensuplarıyla kurulan diyaloglarda
Fetö’nün ihanetini anlatırken bazılarının terör örgütü ile ülkelerinde oluşan
bağdan ötürü farklı sualleriyle karşılaştığımız da olmuş, müktesebatımız el
verdiğince bilinmeyenleri açıklama gayretindeydik. Yaptığımız görüşmelerde ve açıklamalarımızda
devletimizin resmî düşüncesi çerçevesinde Fetö’nün ülkemizde din adına yaptığı
tahribattan söz ederek onların bu konuda dikkatli olmaları gerektiğine vurgu
yapmayı da ihmal etmemiştik. Yaşadığı
ülkenin parlamentosunu bombalayan, kendi insanını tanklarla ezip, uçak ve
helikopterden acımazsızca masum insanları tarayanların Müslümanlıkla,
insanlıkla alakaları olamayacağını, Türkiye’de içilen bir fincan kahvenin kırk
yıl hatırı olduğunu görevli tercümanlar ifade etmekte zorlanınca gülüşmelerle uğurladığımız
medya temsilcilerinin pozitif düşüncelerle ayrıldıklarına gönülden inanıyorum.
24 Ağustos 2016 tarihinde TBMM
Başkanını ziyarete gelecek olan ABD
Başkan Yardımcısı Joe Biden’in gelmesinden önce ABD’nin görevlendirdiği
yetkililerle TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığı ile temasa geçer, ziyaretin ayrıntıları görüşülüp karara
bağlandıktan sonra uygulamaya geçilir. Joe
Biden’in meclisin bombalanmasından yaklaşık 40 gün sonra ziyaretine
bazılarımız “Attıkları bombanın yerini
ve tahribatını görmeye geliyor” derken, devletimizin misafirperverliğe
verdiği öneme istinaden gelenin ABD Başkan Yardımcısı olması dikkate alınarak
gezeceği mekânların düzenlenmesi esnasında oradan geçiyordum. Amerikalı ve
bizimkilerin hararetli konuşmalarını duyunca durup, sorduğumda ‘patlamanın olduğu bölüme asılan
bayrağımızın yana alınmasını istiyorlar’ sözüyle tuhaf olmuştum. Her gelen
misafirin patlama yerindeki bayrağımızın altında görüntüye çıktığını
biliyordum. Joe Biden’in geleceği
gün bayrağın farklı yere asılmasını önerenler Amerikalı diplomatlardı. O
ziyaretinde Biden’i dünya basını takip ettiğinden arkasındaki ay yıldızlı
bayrağımız gözükeceğinden istememişler, bizimkilerde diplomatik lisanla kabul
etmelerine kızmıştım. ABD Başkan Yardımcısının protokol görevlisi sakallı bir
adam yaklaşıp bir şeyler söylediğinde anlamadığımı belirtince Amerika
elçiliğinde görevli iki bayan nazik ifade ile “Efendim zararı yok, ne olacak? Ha oraya asılmış, ha buraya, biz de
Türk’üz” gibi sözlerle bayrağın yerini değiştirmede ısrarcı olduklarında “Siz de Türk olabilirsiniz ama şu anda
Amerikalıların yanındasınız, onların
istediklerini yapmaya gayret ediyorsunuz” dedikten sonra kızarak asılacak
bayrağı ikiye çıkarın talimatını basın mensuplarının yanında vermiştim.
Kameralar görüntüleri çekmeye devam ediyorlardı. Biden’in diplomatının yüz ifadelerimden
olumsuzluğu anlayıp sıvışması televizyon haberlerinde skandal olarak
verilebilecek bir haber olmasına rağmen tarafsızlığını her platformda dile
getiren medyamız susmuştu.
TBMM Başkanı Sayın İsmail
Kahraman’la tahrip edilen yerleri gezecek olan Biden’i görüntüleyen kameraların
bayrağımızı göstermesi çabasından başka bir şey düşünmediğimden kameraların konuşlanacağı
platformun yerini ayarlayıp ayrılırken protokol görevlilerimizin şaşkınlığı
yüzlerine yansımıştı.
Sonrasında
TBMM
başkanı ve mecliste grubu bulunan partilerin temsilcilerinin katıldığı 50
dakikalık basına kapalı görüşmeden sonra o gecenin anısına bombaların düşürdüğü
sivri bir mermer parçası plaket olarak takdim edilmişti. Biden’in
ayakkabılarının tozlanmaması için bomba atılan camekânlı bahçede hazırlanan platformdaki
açıklaması “Joe Biden bombalanan Meclis'i gezdi!” manşeti yer almıştı. Haberin alt kısımlarında büyükbabasının kendisine "Joe
inancını kuvvetli tut" dediği, babaannesinin ise "Hayır.
İnancını yay, demokrasiyi yay" sözlerine dikkat çekilmişti.
O
gün bayrağımızın asılmasına yönelik mücadelemi Anayurt gazetesi TBMM Temsilcisi Murat Polat “TBMM’de Türk bayrağını indirmeyen bürokrat”
başlığıyla köşesine
taşıyıp bürokratların taşın altına elini koyması gerektiğini belirtmişti.