Son seçimde ne oldu?
1800’lerin başlarından itibaren Türkiye’nin “kültürel iktidar”ını ele geçiren, “Galata Türkleri”, son seçimde birkaç mevzi kazandılar. Ancak, yine anlamlı bir başarı gösteremediler.
Kazandıkları mevzileri kendi yetenekleri ile değil, karşı takımın dağınıklığı, hataları ile kazandılar.
“Galata Türkleri”, ülkemizde o tarihlerde açılmaya başlanan azınlık/yabancı okullarının mahsulleridirler.
Önceleri hariciye vekaletine bürokrat yetiştirmek amacıyla azınlık/yabancı okullarına gönderilen Türk/Müslüman öğrenciler, zamanla hatırı sayılır bir popülasyona ulaştılar.
Bu okullar, öğrencilerini Hristiyan/ kolonyal/ misyoner ajandalarla yetiştiriyorlardı, mezunları zamanla, “lobi” ve “çıkar grubu” oluşturarak birlikte hareket etmeye başladılar.
Öyle oldu ki, kültürel olarak uzantısı oldukları, kültürünü taşıdıkları ülkelerin de planlı, hedefli destekleri ile ülkemizin kaderine hükmeder hale geldiler.
“Galata Türkleri” Tanzimat’la başlayarak adım adım tüm bürokrasiyi ele geçirdiler. Özellikle “Maarifi” de tekellerine alarak, eğitim sistemimizden kesintisiz üretimle, kendilerinin uzantıları olan yandaş bir kitle oluşturdular.
1908 darbesi ile bu “Kültürel Koloni” ülkenin kaderine bizatihi hakim oldu.
1908’de, sınırları 3 kıtada 7,5 milyon kilometre kare olarak teslim aldıkları ülkeyi, 12 senenin sonunda, 1920’ye gelindiğinde Orta Anadolu’da 3 vilayetin sınırlarına indirgediler.
Milletin canını dişine takarak kurduğu yeni devletin bürokrasisini de gasp ederek, pişkin pişkin yeni devletin de kaptan köşküne oturdular.
1950’ye kadar milletin kanını emen, milleti yaşadığına pişman eden bu lobi, 14 Mayıs 1950’de iktidardan görünüşte kovuldu.
Ancak Maarif sistemini öylesine tekellerine almış, zihniyetini kalıplaştırmış, tabulaştırmış, dokunulmaz kılmışlardı ki o zaman bu zamandır maarifimiz bu lobiye eleman yetiştirmektedir.
Kendileri iktidar olamasalar da “kültürel iktidar” onların tekelerinde kalmaya devam etmektedir.
“Galata Türkleri” iktidarı kaybetmenin hıncı ile 1960, 71, 80, 97 darbeleri ile rövanş almak istedilerse de 1950 öncesi gibi kalıcı olamadılar.
Ne var ki tek parti döneminde yaptıkları ayarlarla kendileri muhalefette olsalar da programlarını iktidarda tutmayı sürdürdüler.
AK Parti’nin el atmadığı/atamadığı milli eğitim, “Galata Türkleri”nin değirmenine su taşımayı sürdürüyor.
Milli eğitimimiz standart olarak CHP’li yetiştirir, ancak ailenin ya da sokağın müdahalesi ile kişiler normalleşmektedirler.
AK Parti vakıflar, dernekler, imam-hatip okulları ile, merkeze dokunmadan, ancak etraftan dolanarak bir nebze şartları zorladı ise de; eğitimdeki August Comte’cu, Darwinist, Freudist, Semitik, İslamo-fobik, Osmanlı-fobik felsefeyi dönüştürecek köklü bir reforma gidemedi.
Son seçimlerin okumasını bu eksende okumak, “Sömürge aydınları kolonisi”nin rövanş hamlesini görmek zorundayız.
“Sömürge aydınları kolonisi”, uzantısı-distribütörü oldukları ülkelerle paslaşarak, ülke yönetiminde tekrar söz sahibi olmayı zorluyorlar.
Yerli ve milli olanlar için bu hamleyi boşa çıkarmak bir hayat-memat meselesidir.
Bütün İslam Ülkeleri “Sömürge aydınları kolonileri” ile hemen hemen içten fethedilmişlerdir.
Son hamleyi Sudan yemiş, son kale Türkiye kalmıştır.
“Sömürge aydınları kolonileri”nin iktidar oldukları ülkeler, batı için tehlike olmaktan çıkmaktadırlar.
1908’de elimizden kayan iktidar, 100 yıl sonra bir lütf-u ilâhi olarak önümüze gelmişken bunu kaptırmak, 10 asırdır İslam’ın Bayraktarı Türkler için yıkım olacaktır!