Son olarak
Birlik düşüncesi bir mayadır. Tıpkı yoğurt mayası, peynir
mayası gibi. Yeter ki maya sağlıklı ve kaliteli olsun. Az bir miktar maya onlarca
devleti milyonlarca insanı BİRLİĞE
kavuşturabilir.
İçinde barındırdığı pek çok ayrılık hikâyelerine rağmen
sayısız iç ve dış düşmanlara rağmen Osmanlı Devleti, iyi sayılabilecek bir birlik
örneği oluşturabilmiştir. Kurduğu bu Birlik ile yüzyıllar boyu yönetimi altında
yaşamak ayrıcalık olmuştur. Yok olmasına rağmen bugün dahi milyonlarca insan
tarafından adaletiyle özlenilen bir devlet olmuştur.
Çökmüş bir
Osmanlı’nın bile Çanakkale cephesinde gösterdiği başarı; hiçbir teknolojik
imkân hiçbir bilimsel destek hiçbir güçlü silahla açıklanamaz.
Osmanlı’nın çöküşü halinde bile oldukça güçlü bir birlik
anlayışı, her insanda her askerde her subayda hâkim düşünceydi.
Bilimde, teknolojide Batı’dan pek çok unsuru aldık.
Yasalarımızı Batı’dan alırken ar etmedik.
Siyaseti bile dışarıdan almaktan çekinmedik. Yakın zamana
kadar dünya bilimine katkımız, binde beş seviyesindeydi. Bugün de çok iyi
durumda değiliz.
Bilim adamlarına çok iş düşüyor. Fikir adamlarına çok iş
düşüyor. Kes, kopyala, yapıştır
utancından kendilerini kurtarmaları gerekiyor.
Birileri
zihinlerimizi; bu toprağın üstünden bu gökyüzünün altından damıtılmış bilgiyle
hem de kendi ürettikleri bilgiyle doldurmalı. Birileri mutlaka aklımızı
kullanmaya bizi sevk etmeli. Birileri gönüllerimize bir oya gibi “kendin ol”
sözünü nakşetmeli.
Siyasetçilere
çok görev düşüyor. Siyasetçi sadece kendi doğrusunda hareket eden ilkel ve
vahşi siyaseti değil, toplumsal mutabakatı ve insani kıymetleri birincil değer
kabul eden ve siyasetinin vazgeçilmezi kılan kaliteyi hayatlarımızın merkezine
almadıkça hiçbir şeye benzemezler.
Kaliteyi hayatlarımızın merkezine almayan her siyasetçi
sadece ve sadece kendi inananlarını kendi doğrularında ve kendi inanışlarında
tutmayı başarırlar o kadar. Ne ülkesinin gelecek ve Birliğine ne de milletinin
Birlik ve geleceğine katkı sunabilirler. Sadece günü tamamlayıp yarına,
yarından sonrasına bir faydaları dokunmaz.
Ülkede birçok kesimden birçok meslekten insan Birlik
çağrısı yapıyor. Siyasi liderler de Birlik çağrısı yapıyor. Hemen hemen hepsi
toplumsal mutabakattan bahsediyor.
Birlik çağrısı yapan seçmenler, liderler öncelikle doğru
bilginin, iyinin peşinde olmalıdır. Yalansız, hilafsız bir siyaset takip
etmeliler. Sadece kendi gönüldaşlarını değil kendi partililerini değil tüm
ülkeyi kazanmak, doğruları ve gerçekleri söylemek en büyük meziyetleri olmalı.
Başkalarının yanlışlarını söyleyip ikaz etmeyi vazife kabul ettikleri gibi
başkalarının doğrularını da söylemeyi vazife kabul etmelidirler. Sırf bir seçim
kazanmak için tüm ülkenin yaşayacağı Cehenneme odun taşımamaları en büyük
faydaları olmalıdır.
Birey ve toplumun heyecanla beklediği, siyasetçilerin
birlik olmalarıdır. Birlik çağrısı yapan liderler, önce kendi dünyalarında
birlik olsunlar. Birlikte örnek olsunlar, sonra insanlardan bu birliğe uymasını
istesinler. Muhalefetteyse iktidara, iktidardaysa muhalefete iyiliği ve birliği
tavsiye etsinler.
***
15 Temmuz darbesi olmadan evvel Ülke Birliğine karınca misali katkı verebilmek için kaleme aldığımız “Ya Birlik Ya Cehennem” dosyamızı bu makale ile sonlandırmış bulunduk. Bu çalışmada beraber çalıştığımız, bilgi ve tecrübeleri ile gayretimizi arttıran Mümin Özcan, Mustafa Sadrettin hocalarımıza ve siz kıymetli okurlarımıza teşekkür etmeyi de borç biliriz. Umarız hepimizin gayreti ile en yakın zamanda ülkemizde yeniden Birlik kurulur ve güçlü bir ülkeye kavuşulur.