Son Kurban; KAZAKİSTAN
!
Arap Baharı bir umut olmuştu.
Son yüzyıldır Osmanlıdan kopan
bölge ülkeleri maalesef kukla idarecilerle halkına düşman bir yönetim ortaya
koymuşlardı.
Öyle ya dikta bitiyordu. Halk
adalet ve huzurla buluşacaktı. Ülkeyi idare edenler kendilerini zenginleştirirken
halkını fakirleştirmişlerdi. Oh olsun diyorlardı…
IRAK’ta ABD işgali esnasında
sözüm ona diktatör Saddam’ın heykelini yıkan kişi yıllar sonra barış ve huzurun
geleceğini umdukları ülkelerine kan ve göz yaşı ile Coni’nin tecavüzcüleri
gelince duyduğu pişmanlığını televizyon kanallarında gözü yaşlı haykırmıştı.
Psikolojik harbin, plansız ve
teşkilatsız olarak tarihte ilk uygulamasını yapan Çinli komutan Sun Tzu; “Hasmı
güç harcamaya sevk ederken kendi gücünü korumayı bilmek gerekir”
diyerek iç savaş çıkarmanın önemine değinmiştir.
İşte bizlerin üzerinde hep bu
denendi.
Şimdilerde bu milliyetçilik
baharına bir kurban daha eklendi; Kazakistan!
1990’larda Sovyet Rusya’sından
bağımsızlığını kazanan ülke zaman zaman muhatap olduğu halk gösterilerine bir
kez daha tanıklık etti.
Başlangıçta Türkiye medyası başta
olmak üzere birçok ülke medyası gösterileri pek önemsemedi. Aynen bizde olan
ağaç kesme protestoları gibi.
Masum bir şekilde ağaçların
kesilmesini önlemek, yeşile sahip çıkmak isteyen bir grup doğa severle başladı
eylemler.
Sonra baktık ki ülkede ne kadar
terör örgütü varsa kamp kurmuşlar Taksim’e.
Polis orantısız müdahale ederken
bir yandan da sabah baskını ile göstericilerin çadırlarını yakıyordu. Sonrasını
biliyorsunuz.
İşte aynen öyle oldu, Kazakistan’da.
Ülkenin 8. Enerji merkezi olduğu bilinirken LPG’ye yapılan zam orta kesimi
sokaklara döktü.
Üstelik Kazakistan halkının
şehircilikten ziyade köy ve kasaba şeklinde yerleşimi dikkate alındığında bu
insanların bir arada olmayan bir grup olduğu bir gerçek.
Bu durumu ülkemizin bazı aydınları
şöyle açıklıyor;
“Kazakistan da 10 zengin aile
İngiltere de yaşayan çocukları ile milyar dolarlar toplamışlar, bir bölgenin
Valisi en zengin iş adamı olmuş. Yani gelir adaletsizliği üst seviyede. Bardağı
doğal gaz zammı taşırdı ama var olan adaletsizliğin tepki birikimine sebep
olduğu aşikâr.
Aşağıdaki Ayet tavsiye değil bir emir;
﴾Nisa 58﴿
Allah size, emanetleri mutlaka ehline
vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi
emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi
işitmekte, her şeyi görmektedir.
İlk misyonumuz adalet yoksa Allah
yardım etmez.”
Ne güzelde olayları özetlemişiz
değil mi?
Allah yardım etmez. Neye göre
etmez. Kime göre etmez. Adalet nasıl ve niçin yokmuş.
Kazakistan halkı son yüzyılda
Rusya’nın hegemonyasında baskısı altında din ve milliyetçilik asimilasyonu
altında ezilmiş ve kimlik değişimine zorlanmış. Din denen kavramı daha yeni
tanımaya başlamışlar.
Onlara bugüne kadar ne İslam
tarihi ne Türk tarihi okutulmamış. Ata yurdumuzdan gelen bir sivil toplum
kuruluşu temsilcilerinin çok değil daha 2 ay önce bana söyledikleri;
“Biz Türkiye’ye gelinceye
kadar Türkiye’nin Türk olduğunu ve kardeşlerimiz olduklarını, Orta Asya’dan
gittiklerini bilmiyorduk. Hatta Müslüman olduklarını dahi bilmiyorduk.”
Hal böyle iken siz çıkıp
zenginleşmeden adaletsizlikten dem vurarak bu olayları tanımlarsanız yukarıda
örneklendirdiğimiz Sun Tzu’nun stratejisini anlayamamışsınız demektir.
LPG zammı ile sokağa çıkanlar
fırsat bilinerek kilometrelerce uzaklardan gösteri alanına gelen o kalabalık
nasıl bir araya geldi. Kazakistan’da ülkemizdeki gibi bir sivil toplum
organizasyonu yok, internet sosyal medya kullanımı yaygın değil. Bu insanlar
nasıl organize oldu.
Heyhat…
FETÖ’nün Türkiye’den sonra en
güçlü olduğu ülke Kazakistan. Bu size bir şeyler çağrıştırdı mı?
Peki o kalabalığa silahları kim
dağıttı? Üstelik o kalabalıktan asker ve güvenlik güçlerine kim ateş açtı. Zam
protestosu böyle mi olur?
Saddam Hüseyin’in heykelinin yıkılışını
hatırlayın. Aynısı yapılmaya çalışıldı. Kazakistan’ın bugünkü zenginliğine
kavuşmasında en büyük rolü oynayan ve daha 2015 yılında halkın %97 oyunu alarak
iktidara son kez gelen Nursultan Nazarbeyev’in heykellerini yıkmaya kalkışanlar
kimlerdi sizce? Zam protestocuları mı?
Nazarbayev ülkeden kaçtı
diyenlerin benzer söylemi 1960 darbesinde merhum başbakanımız Adnan Menderes
için ve aynı şekilde 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanımız Erdoğan için kullandıklarını
hatırlayın.
Evet son kurban; Kazakistan!
Ama 15 Temmuz’da tutmayan maya
orada da tutmayacak. Hoş Rusya’nın oraya girmesi belki gelecekte hedeflenen
işleri biraz oyalayacak ama engelleyemeyecek.
Dönem başkanlığını Cumhurbaşkanımızın
yaptığı Türk Devletler Teşkilatı hızlı bir şekilde bir Kriz Yönetim Merkezi’nin
inşasını gerçekleştirecektir.
Artık Türkiye’mizin liderliğinde
bölgemizde kendi göbeğimizi kendimizin kesme vakti geldi de geçiyor bile…
Burada bize düşen ise muhalefetin
“AÇIZ” nidalarına aldırmadan zamanımızın Abdulhamid’i
Cumhurbaşkanımızı 2023’te yem etmemek.
Sonrası kolay. İşte gelmediği
düşünülen Allah’ın yardımı bir de bakmışsınız ertesi gün gelmiş.
Hiç endişeniz olmasın.