Dolar (USD)
32.43
Euro (EUR)
34.43
Gram Altın
2486.89
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Ocak 2022

Son Kale

Türkiye bugün Türk dünyasının, İslam âleminin ve mazlum coğrafyaların biricik ve tek kalesidir. Geçmişte de böyle kaleler vardı. Nurettin Taşkesen’inEndülüs’ün Son Kalesi Elhamra’nın Gözyaşları belge romanını okudum. Meğer Endülüs İslam Devleti ve Medeniyeti, bir rüya değil yaşanmış bir gerçek imiş. Uzun süre âdeta üstü tül perdeyle örtülen Avrupa’daki bu muazzam devletimizin yeniden anılması ve yazılması, son yıllardaki manevi kazançlarımızdandır. Bu konuda büyük emeklerin sahibi olan tarihçi ve romancı Nurettin Taşkesen’in eserleri ufuk açıcıdır. Müslümanların mazideki ihtişamını ve medeniyetinihepimize hatırlattığı için kendisine şükran borçluyuz.

Yazarımız, sekiz asır süren Endülüs İslam Devleti’nin kuruluş ve yükseliş dönemini Fatihler Geliyor romanıyla kaleme almış, ömrünü cihada ve fethe adayan kutlu mücahidleri anlatmıştı. Eserin devamı olan Kurtuba’nın Altın Çağı’nda, Endülüs’ün her alanda zirvede olduğu devir gözler önüne serilmişti. Serinin üçüncü kitabı, Endülüs’ün Son Kalesi Kurtuba’nın Gözyaşları adını taşıyor. Müslümanların hâkimiyetinin iç çekişmeler, didişmeler ve taht kavgaları yüzünden nasıl sona erdiğinin hazin hikâyesi… Askerî ve siyasi zafiyete rağmen Endülüs’te vücut bulan mimari eserlerin mükemmel örneklerini görüyoruz.

Endülüs uzaklarda kalmış bir yalnız güzel. 711 yılında Tarık Bin Ziyad’ın Cebelitarık Boğazı’nı geçerek İspanya topraklarına ayak basmasıyla başlayan muhteşem bir tarih. Avrupa’daki ilk iftihar levhamız. İslam’la şereflenen ilk Batılılar. Bu ihtişamın hüzne dönüşmesi. Ve 1492’de Gırnata’da Elham Sarayı’nın önünde sona eren hükümranlık.Elbette her kemâlin zevali, her yükselişin düşüşü vardır. Bu hakikat, devletlerin hayatında da geçerlidir. Ancak bu gerileyişin sebepleri vardır. Endülüs İslam Devleti’nin giderek zayıflaması ve çökmesi, Müslümanların ihtilafa ve birbirlerine düşmesinden kaynaklandı. “Müminler kardeştir.” ayetini unutan Müslümanlar, İspanya’da güçbirliğini devam ettiremedi. Aralarına ayrılık tohumları ekildi. Yazarımız bu gerileyişi şöyle yorumluyor:“Ortaçağ Avrupa’sına ilim, sanat ve medeniyeti öğreten Müslümanlar, ne yazık ki aralarındaki kardeşliği unuttular. İslam’ın açıkça yasakladığı kavim asabiyeti yüzünden devamlı birbirleriyle kavga ettiler. Endülüs’te isyanlar, darbeler ve iç savaşlar, asırlar boyunca fırsat kollayan düşmana davetiye çıkardı. Fethin ilk gününden itibaren can, mal ve namus emniyeti sağlanan; din, inanç ve ibadet hürriyeti verilen Hıristiyanlar, yüzyıllar boyunca içlerindeki kin ve düşmanlığı hiçbir zaman unutmadılar.”

Eserde ana hatlarıyla şu konular işleniyor: Sekiz asırlık Endülüs Medeniyetinin son halkası Gırnata Beni Ahmer Devleti’dir. Askerî ve siyasi baskılara rağmen tam 254 sene Güney Endülüs’te hâkimiyetini devam ettirdi.

Gırnata’daSebike Tepesi’nde inşa edilen Elhamra Sarayı, Endülüs İslam mimarisinin şaheseri sayılmaktadır. Hem kale, hem şehir, hem saray olan Elhamra’nın nakışları arasında belki binlerce tekrar edilen çok manidar bir ibare var: “Vela Galibe İllallah” (Allah’tan başka galip yoktur)

Son sultan Ebu Abdullah, önce sultan olan babasıyla mücadele etti, onu tahtından indirerek yerine oturdu. Sonra Hıristiyanlarla yaptığı savaşta esir düştü, kasıtlı olarak serbest bırakılınca da amcasıyla taht mücadelesine başladı. Sonunda iyice zayıf düşen Beni Ahmer Devleti, Katolik hücumlarına dayanamadı. Ebu Abdullah bir yazılı anlaşma yaparak 2 Ocak 1492 tarihinde Elhamra’nın anahtarlarını Kral Ferdinand ve Kraliçe İzabel’e teslim etti.Bu tarihten itibaren yüz yıldan fazla bir zaman diliminde büyük zulüm gören Müslümanlar, 1614 yılında tamamen İspanya’dan sürüldü.

1492 yılında Katolik Kralların desteğiyle Atlantik Okyanusuna açılan KristofKolomb, keşfettiği kıtanın Amerika olduğunu bilmiyordu. Sürekli batıya giderek Hindistan’a varacağını zannediyordu.Hâlbuki kendisinden yıllar önce Müslüman denizciler, Atlantik Okyanusu’nu aşarak Amerika’yı keşfetmişlerdi.Zaten Kolomb, bu yolculuğa çıkarken Müslüman denizciler ve onların çizdiği haritalardan faydalanmıştı.

Televizyonlarımızdaki tarihî diziler önemli ve değerlidir. Çok sevilen bu filmler, dünyada da epey ilgi ve talep görüyor. Bu çalışmalar, Endülüs filmi ile taçlandırılmalıdır.Arap ve İslam dünyasının da büyük alaka göstereceği Endülüs filmi hemen çekilmelidir. Emperyalist ülkelerin büyüğü, sığır çobanları için binlerce kovboy filmi çekerken, dünyaya insanlığı öğreten ecdadımızı biz yeni yeni tanıyoruz. Böyle bir proje düşünüldüğünde müracaat edilecek ilk isim, Mihrabad Yayınları’ndan “Endülüs Üçlemesi” neşredilen muhterem Nurettin Taşkesen olacaktır. Yapımcı, yönetmen dostlarımızın dikkatine…