Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Eylül 2018

Son hamle ekonomik kriz çıkartmak

Hayatımızda şöyle veya böyle krizler yaşıyoruz. Kendi nedenlerimizden kaynaklandığı gibi dış şartların etkisiyle de oluyor bu. Her türlü kriz bizi olumsuz etkiliyor. Hastalık bir kriz örneğin…

Bireysel ve toplumsal ilişiklerde stresin krizi...

Sonuçta sabrederek, tahammül ederek ve katlanarak aşıyoruz. Bugün yaşadığımız ekonomik türbülansı da bu şekilde aşacağız.

Her krizde katlanmayan, etekleri tutuşan, yaygara basan hatta yangına körükle koşanlar var. Kriz çıkartıcıların içimizdeki adamları, ihtiyacından fazla satın alanlar ve tüketmeye ayarlı hayatlar...

Bunlar sadece tüketim davranışları ile değil, kafaları ve gönülleriyle de kapitalizm alışkanlıklarına bağlıdırlar. Yani Batı’nın ideolojik egemenlik kurduğu içimizdeki bu kesim kriz olmayan zamanlarda da her türlü krizin tetikleyicileri olmuşlardır.

Bir de bunlara kanma eğiliminde olan güya memleket, millet ve Erdoğancı görünen bir kesim daha var. Kriz zamanlarında lider bağlılıkları ve memleket sevgileri test edilmiş oluyor bunların. Geçenlerde böyle birileriyle karşılaştım. İradeleri çözülmüş, dünya ve para sevgisi daha ağır basmış gördüm. İkna etmeye çalıştım, nafile!

Bugün yaşadığımız krizin kendi içinde gerekçeleri olduğu gibi, bizden bağımsız ekonomik olmayan nedenlerin de olduğunu söylemeliyim. Dıştan müdahaleler ve algı operasyonları bunlardan...

Türkiye ne zaman kabuğunu kırmayı zorlasa ya da bir atılım ve sıçrama dönemine adım atsa bir ya bir kaç belayla karşı karşıya kalıyoruz. Terörle, siyasi ve ekonomik krizlerle kuşatılıyoruz, zihinler teslim alınmaya çalışılıyor.

Ekonomilerde kendi parametreleri yanında güven duygusunun ve psikolojik etkilerin payını yok sayamayız. Mutlaka var. Türkiye ekonomisi kabuğunu kırmaya çalışan ve gelişen bir ekonomidir. Dolayısıyla gelişmekte olan ülke ekonomilerinde güven unsurunun payı daha çoktur. Hoş, kendimize üzgü sorunlarımız, eksiklerimiz hatta kusurlarımız ve ekonomik sıkıntılarımız yok mu, var. Fakat bunlar aşılmaz ve kaldırılamaz türden değil, kuşkusuz aşacağız.

Türkiye 30 yıldır terör tehditle uğraşıyor. Terörün devletler için çok pahalı bir mücadele alanı ve ekonomiye yük olduğunu bilmeliyiz. Bu nedenle Türkiye’nin terörle mücadelesi, ülkenin ekonomik kalkınmasına çok ağır darbeler vuruyor. Terörle mücadele sürecinde kalkınmada ve halkın refahında kullanacağımız kaynaklar mecburen terörle mücadelede harcanıyor.

Bu rakamın 30 yılda 350 milyar dolar civarında olduğu hesaplanmaktadır.

Bunun ne anlama geldiğini söylemeliyim: 16 Sinop Nükleer Santrali, 11 GAP, 87 Atatürk Barajı, 70 Marmaray ve 100 Yavuz Sultan Selim Köprüsü demek.

Bu yük hangi ülkenin sırtına binseydi çoktan çökerdi. Fransa örnektir. Bir iki terör olayı ile nerdeyse beli büküldü. Onca sömürgesi olmasına rağmen ekonomisi iyi değil.

Şunun altını da kalın çizgilerle çizelim...

Biz bu krizi aşarız. Asıl kriz içimizdeki Batı kafaların krizidir. Bunlar toplumun moral ve güven duygusunu sarsarak memleketi ve milleti düşürme derdindeler.

Çok şükür, şu ana kadar bu oyuna gelmedik. Bunda sağduyunun, ekonomimizin temellerinin sağlamlığı yanında, ekonomik ve toplumsal bağışıklığın güçlü olmasının ve Sayın Erdoğan’ın güçlü liderlik payının katkısı çok büyük.

Yukarıda belirttiğim kaymak kesimi bugüne değin yangından mal kaçırmayı başarmıştı. Tüm ekonomik krizlerde kazananlar hep onlar olmuştu. Bu kez memleket için herkesin sorumluluk almaları, ellerini taşın altına koymaları isteniyor. Buna direniyorlar. Oysa Ak Parti döneminde en çok kazananlar da bunlar olmuştur.

Şu tespiti bir kez daha yapalım. Bu krizde de dış şartların ve müdahalelerin etkisi var. Bugünün dünyası az çok krizin içinde ve kırılgan bir süreçten geçiyor, bizi de etkilememesi mümkün değil. Etkiliyor…

Dünya artık sömürü yükünü kaldıramayacak sınıra geldi. ABD de mevcut gücünü korumak için saldırıyor. Çin’le, Rusya’yla ve Türkiye ile çatışması bundan. Afrika’dan Asya’ya kadar tüm dünyada bir başkaldırı var. Türkiye güçlü liderliğiyle, hem misyon hem de coğrafya olarak buna öncülük ediyor.

Bize savaş açmalarının nedenlerinden biri de bu…

Her türlü şoklara hazır olmalıyız.