Şom Ağızlılar
Değerli okur kardeşim şimdi yeni bir moda ile karşı karşıyayız.
Gençlik yıllarımda arzı endam eden gazeteci kılıklı yandaş ve fondaşlar hep bir ağızdan salvo halinde ülkemizde yaşanan olumlu veya olumsuz tüm gelişmeleri tek taraflı olarak vatandaşa aktararak algı tüccarlığı yapıyor.
Bir kısmına yakıştıramasam da maalesef durum bu.
Kimisi Atatürk tüccarlığından malı götürürken kimisi de kökü dışarda ülke düşmanı lobilerden gönderilen yalları yemekle meşgul.
Aziz mübarek günlerdeyiz.
Son 10 gününü cehennem ateşinden azad günleri olarak müjdeleyen Rabbimizi dinlemek şöyle dursun vur patlasın çal oynasıncı zihniyet her gün biraz daha zıvanadan çıkıp yalanı su gibi içtikten sonra sarhoş kalemlerle milleti zehirliyor.
Sosyal medya ve geleneksel basında köşe kapmış kökü dışarda bu güruhu tanımak çok zor değil.
Zihniyeti bozuk azgın azınlığın kalemşörleri, Cennet vatanımızın hayrına bir gelişme olduğunda hazım sistemleri bozuluyor ve içlerinde biriken cürufu çıkartarak etrafa pis kokular yaydıklarından veya Erdoğan düşmanlıklarından tanımak mümkün.
İflahı ve islahı pek mümkün görülmeyen bu acezeler için aziz mübarek günde söylenecek tek söz ve dua Allah müstehaklarını versin olmalı.
Yazmak sadece doğruları yazmak elbette bugün pek mümkün olmayabilir.
Kir ve nur aynı oluktan akıyor.
Ayırt etmek oldukça zor ama mümkün.
Gözümüzle gördüklerimizin yarısında kulaklarımızla işittiklerimiz ise çeyreğinde gizlenmiş olan doğruları aklı selim ile bulabiliriz.
İnsan fıtraten zayıf ve zaaflı yaratılmıştır.
Yani nakıs ,noksandır.
Bu gerçekliği gözlük olarak kullanmak bir nebze işimizi kolaylaştırır.
****
Ayasofyada Teravih
Ramazan ayında sadece sağlık için değil mübarek ayın feyiz ve bereketinden de istifade etmemizi sağlayan teravih namazları sosyal ve psikolojik dünyamıza anlam katıyor.
Geçtiğimiz hafta Ayasofya-yı kebir camiinde teravih namazı eda eyledim.
Caminin tıklım tıklım dolu olması cemaatinin büyük oranda gençlerden olması ve bülbül sesli hocalarımızın arkasında yerli yabancı Müslümanlarla saf tutmak bizim nesil için gerçekleşmesi mümkün olmayan koca bir hayali gerçekliği ile yaşadık.
Sebep olanlardan Rabbim razı olsun.
Dedemiz Sultan Fatih’ın cami olarak kullanıma açtığı ve vakfiyesi ile tescillediği bu mabedin yıllarca kilitli tutulmasının acıları ile yaşamış bir Müslüman olarak dün yaşadıklarım gerçekten benim için çok farklı bir duygu anaforu oluşturdu.
Yıllarca laiklik maddesi gibi açılması teklif dahi edilemeyen Ayasofya’yı cami olarak aslına uygun bir hale getirerek yeniden ümmetin istifadesine sunmak, sade bu hizmeti için bile cumhurbaşkanımıza teşekkür etmeli ve hayırlı hizmetleri için dualar etmeliyiz.
Ayasofya malum kesimler için bir sembol.
Bu bilinçten olsa gerek cumhurbaşkanımızın Ayasofya kararı içerden ve dışardan birçok merkezden aykırı sesler ve tehdit dolu ifadelerle günlerce gündem olmasına rağmen çok şükür kervan yürütüldü.
Teravih namazında saf tutmuş Müslümanların gözlerindeki ışıltı doğrusu beni çok mutlu etti. Teravih sonrası bir taraftan cami boşalırken diğer taraftan camiyi dolduran cemaati şaşkınlıkla izlediğimi gören bir vatandaş, cami sabaha kadar açık ve hep böyle dolup taşıyor deyince aklıma Mekke, Medine ve Mescid-i Aksa geliverdi.
Değerli okurlarım İstanbul’da ramazan güzel ama Ayasofya’da başka bir güzel oluyor. Fırsatı olanların hiç olmazsa bir kere bu hazzı tatmalarını ve bu güzelliği yaşamalarını teklif ediyorum.
Cemaat gençlerden müteşekkil.
Hocaların hepsi birer bübül.
Enderun teravihlerini özleyenler için bulunmaz bir fırsat.
Cami ihtişamı yanında ulviliği ile ibadet edenlere zengin duygular yaşatıyor.
Camiye kilit vurulmadığı dönemlerden kalma manevi havayı ben hissettim.
İçerden ve dışardan ülkemizin inkişafını engelleyecek bir güç olmadığına inanıyorum. Yeter ki devletimize ve milletimize sahip çıkalım ve hep uyanık olalım.
Nede olsa suyu uyutan düşmanın uyumadığı evrensel bir gerçek.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.
