Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 May 2014

SOM ACI

Yangın. Devasa, simsiyah, yakarken üşütmeyi vazife edinen bir yangınu2026 Kızıl feryat, mai ağıt, kömür karası süku00fbt. İnsan, en ziyade ölüm karşısında yüzleşiyor çaresizliğiyle. Nice yetim çığlığı kalbinde ağırladığı dem, hatırlıyor onun habersiz bir misafir gibi gelen soğuk varlığını.

Soma'da, maden ocağında yaşanan elim kazayla yüzlerce emek işçisi yaşamını kaybetti. Anneler evlatsız, evlatlar babasız, ocaklar direksiz kaldı. Düştüğü yeri yakan ateş, gönüllerimizin orta yerine de uğradı ve içimize, siyah-beyaz bir zeminde, cümle zorluklara gülümser gibi duran birkaç hatıra resmi bıraktı. Küçük meşguliyetlerimizin büyüyen suretleri arasında belki de hiçbir zaman fark edemeyeceğimiz fakat artık ne yaparsak yapalım hafızalarımızdan silmeye de muktedir olamayacağımız kömür yüzlü, elmas özlü kareleru2026

"Oldu. Öldü. Takdir-i İlahi böyleymiş, elden ne gelir!" fikrini kuşanarak ölüme yürüyenlerle beraber acılarımızın üzerine toprak atmak kadar, siyasu00ee kaygı ve kavgaları böyle bir kederin üzerinde tutmak da millet ruhumuza aykırı bir tutum.

Aykırı; çünkü gerçek bir acının kendisinden başkasıyla uğraşacak takati olmaz.

Aykırı; çünkü gerçek bir insan yaşanan her olumsuzlukta mesuliyeti önce hal dairesinde arama olgunluğu sergiler. Şu meselede de başta elektrik sarfiyatı hususunda hassasiyet ölçülerini gözden geçirir ve bundan sonra yapabilecekleri ile ilgilenir.

Aykırı; çünkü gerçek bir mü'min tavrın sözden, duanın kavgadan üstün olduğunu bilir.

İhmal varsa, dahi yaşanan facianın merkezinden ıraksa bile tahribe değil tamire yönelik konuşulup tartışılmalı ve hiç değilse böyle acı, yürek yakıcı bir hadisede kenetlenmesi gereken toplum bireyleri şu aşamada kavgadan ırak durma sabrı gösterebilmeli. Bu noktada ben, rant sağlamaya odaklı bir gaflet ile kışkırtıcılıkta sınır tanımayan ve her şeyi ekranlara, gazete sayfalarına taşıyarak toplumun şiddet eğilimini arttıran medyayı da insanımız kadar suçlu ve sorumlu gördüğümü söylemeden geçemeyeceğim.

Unutmamalı ve unutturmamalıyız ki yaşadığımız hüzün, yalnızca bir bölge ve kesimin değil, hepimizin imtihanı. Sedyeye ayaklarını uzatmaktan imtina eden saf edepten tutun da, kulaklarımıza yankısını bırakan "devam etmek zorundayım, borçlarım var" cümlesindeki mahku00fbmiyet ve mecburiyet haline kadar karşılaştığımız her hadise, Rabbimizin, kulunu vesile tayin ederek diğer kullarına sunduğu derin mesajları ihtiva etmekte. Şüphe yok ki böylesine kudretli bir acıda hayır arama gayretine girmek, merhamete muhalif bir duruş gibi görülecektir lakin görmediklerimizi görme, unuttuklarımızı hatırlama ve teğet geçtiğimiz onlarca yaranın toplu bir şekilde önümüze çıkmasındaki hikmeti tefekkürle küçük de olsa bir yaraya merhem olma çabasına girme insanlık rütbesinin gerektirdiği bir halu2026

Rabbim! Bize soylu bir barış ve kardeşlik lütfet ve bundan büyük acı gösterme!

Nuray Alper