Solun sahte putu: Taksim fetişizmi
1 Mayıs İşçi Bayramı geride kaldı. Türkiye'de 1 Mayıs resmi bayram olarak kabul edilmesine rağmen, Türkiye, hala bugünü nitelikli bir bayram kutlamasına ve sosyal hayatımıza dair ciddi konuların ve tartışmaların gündeme getirildiği bir vesileye dönüştürebilmiş değildir.
Taksim tartışması, her sene olduğu gibi, bu senede 1 Mayıs'ın merkezinde kaldı. İşçinin ve emeğin tekellerinde olduğunu iddia eden bazı sol gruplar, sendikalar ve şiddet örgütleri, 1 Mayıs İşçi bayramını zengin ve çoğulcu bir içerik ve formda kutlayan etkinliklerde bulunmak yerine, Taksim meydanında kitlesel şov ve güç gösterisinde bulunma saplantısında ısrar ettiler. Sol grupların ve yapıların ideolojik Taksim fetişizmi, 1 Mayıs'ın Taksim'in gölgesinde kalmasına neden olmaktadır. Taksim, 1 Mayıs'ın gölgesinde kalması gerekirken, tersinin olması, problemin kaynağıdır. Bütün çarpıklık, buradan başlamaktadır. Taksim-1 Mayıs ilişkisi yeniden düzenlenmelidir. Taksim meydanı, 1 Mayıs bayramının doğal ve zorunlu bir parçası değildir. Taksim meydanında her yıl yapılması gereken şey, 1 Mayıs 1977 yılında hayatını kaybeden insanların olgun bir şekilde anılmasıdır ve bu katliamın bir daha olmaması ve unutturulmaması için insani bir farkındalık oluşturacak etkinlikler yapmaktır. Taksim'de uygun bir yerde 1 Mayıs insan ve emek müzesi kurmak gibi bir proje geliştirilebilir.
Daha çok kendisine sol diyen ideolojik gruplar ve yapılar, 1 Mayıs işçi ve emek bayramını kutlamaktan ziyade Taksimde kitlesel şov yapmayı istiyorlar. Kitlesel şov yapma şehveti, solun Taksim dayatmasında bulunmasına ve Taksim'i fetişleştirmesine neden olmaktadır. 1 Mayıs işçi bayramını kutlamak ile Taksim dayatmasında bulunmak aynı olan şeyler değildir. Taksim dayatması, özgürlükçü bir talep değildir. Taksim dayatması, totaliter bir dayatmadır. Taksim dayatması, sol kolektivizmin 1 Mayıs adına kendi ideolojik şovunu bütün topluma empoze etmesi anlamına gelmektedir. Taksim, bütün toplumundur. Taksim veya herhangi bir yer, tek bir ideolojik grubun tekeline bırakılamaz.
Sol, ideolojik, entelektüel, ahlaki, bilimsel, felsefi, sanatsal ve dini açılardan köksüz, sığ ve yapay bir düşünce biçimidir. İşçinin yanında yer almak, sömürüye karşı çıkmak, kapitalizmle mücadele, emeği korumak gibi içini boşalttığı klişe sloganlara k dayanarak kitleleri yanına çekmeye ve kendisi için bir hegemonya alanı kurmaya çalışır. Taksim, solun kendisi için hegemonya kurmak için ürettiği sahte sembollerden biridir. Gezi kalkışmasından sonra sol, Gezi-Taksim fetişizmi şeklinde eski putunu yeniden şekillendirdi. Sol, bu sene 1 Mayıstan yeni bir Gezi kalkışması çıkarmanın hesabı, özlemi ve arzusu içindeydi. Nede olsa devrim, tekrar Taksim'de göz kırpabilirdi. Seçim öncesinde yeni bir Gezi kalkışması, hükümetin oy oranını düşürmek için altın bir fırsat olabilirdi. 1 Mayıs'ın yeni bir şiddet kalkışmasına dönüşmesini engellemek için alınan tedbirler, solu ve Ak Parti düşmanlarını büyük bir propaganda aracından ve seferberliğinden yoksun bıraktı. Taksim meydanını işgal ve burada bir kalkışmada bulunma girişimine karşı alınan tedbirler, polis devletinin hortlayışı olarak propaganda edilmektedir. Ortada bir polis devleti olgusu bulunmamaktadır. Ortada bayramlarımızı ve meydanlarımızı istismar ederek bütün Türkiye'ye tahakküm etmek isteyen azınlık bir gruba ait totaliter ve yıkıcı kolektivist anlayış bulunmaktadır.
Eski Türkiye'de 1 Mayıs İşçi Bayramının kutlanması yasaktı. Eski Türkiye'de Taksim, onlarca insanın hayatının kaybetmesine neden olan bir katliamın yapıldığı bir yerdi. 1 Mayısın İşçi bayramı olarak kutlanmasına imkan veren ve resmi tatil yapan Ak Parti hükümetidir. Ak Parti hükümeti, 2009 yılından beri Taksim meydanında 1 Mayıs etkinliklerinin yapılmasına da imkan verdi. Bütün bu gelişmeleri görmezlikten gelip Ak Parti hükümetini, 12 Eylül askeri yönetimiyle aynılaştırmak büyük bir haksızlık, insafsızlık ve kara propaganda örneğidir. Ak Parti, 1 Mayıs'ın İstanbul'da kutlanmasını yasaklamamıştır. Bilakis 1 Mayıs'ın bütün miting alanlarında kitlesel bir coşkuyla kutlanmasının imkanlarını hazırlamıştır. Taksim'i işgal ederek bütün Türkiye'yi rehin alma ve tek bir meydan üzerinden yönetilemez ülke algısını bütün dünyaya verebilmek planına hükümet izin vermemiştir.
Gezi kalkışması ve Taksim dayatması, demokrasiyle yönetilme iddiasında olan bir ülkede gerçekleşebilecek olan şeyler değildir. İktidarı barışçıl bir şekilde değiştirmeye çalışmak yerine Gezi kalkışması gibi şiddet ve sokak eylemleriyle alaşağı etmeye kalkmak, özgürlükçü demokrasiyi, hala eski rejim yanlılarının özümsemediğini göstermektedir. 1 Mayıs'tan yeni bir Gezi çıkarma şeklindeki düşünce, otoriter ve totaliter ideolojilere mensup kolektivist gruplarda, demokrasiyi sadece kendi ideolojilerinden ibaret gören totaliteryanizm hastalığının etkinliğini devam ettirdiğini göstermektedir.
Türkiye'nin normalleşmesi için, sol kolektivizmin emek ve işçi üzerindeki tekeli ortadan kalkmalıdır.1 Mayıs İşçi bayramını bahane ederek Taksim hiçbir grubun ideolojik ve sosyal mülkiyeti haline getirilmemelidir. Unutulmaması gereken en önemli nokta Ak Parti düşmanlığı, otoriter ve totaliter hiçbir yapıya, düşünceye veya girişime meşruiyet sağlayamaz.