Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.85
Gram Altın
2431.07
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Haziran 2020

SOLmayan örtü...

Bizim Adıyamanlı Mehmet’le, yerini onun bildiği bir yere gidiyorduk. Haliyle yolu tarif etme görevi ona düşmüştü. Yol ayrımına geldiğimizde eliyle sağ tarafı gösterirken, “sola dön” diyordu. Kafam karışınca ‘’eline mi bakayım yoksa diline mi’’ dedim. İkimizi de bir gülme almıştı. Üstünden epey zaman geçmesine rağmen unutamadığım bir anıydı.

Türkiye’de sol görüşü temsil ettiğini iddia eden zihniyetin durumu da bizim Adıyamanlı Mehmet’in yol tarifi gibi. Lafta SOLcular, ama icraatta solun kıyısından geçmiyorlar. Ama kıyılarda da hep onlar…

Sol parti olduğunu iddia eden ana muhalefet partimizin, seçilmiş genç bir bayan milletvekili mecliste yemin ederken, sol elini yumruk yapıp kaldırmış ve sağ elini kalbine götürmüştü. Aman Allah’ım bu nasıl asil bir duruştu böyle...

Fidel Castro mezarında ters dönmüş, Che Guevara’nın silüeti biranda gözümün önüne gelmişti. Artık fakir fukaranın sesi, garib gurebanın temsilcisi biri vardı mecliste!!!

Bunların bir de yazarı vardı. Şu kitabı 2500 liradan kapış kapış giden, aynı konuları temcit pilavı gibi söyleyip duran. Bu zatın en mahir olduğu konu Külliye’ye her gün “Kaçaksaray” diye saldırmak...Cinayet sonrası olay yerine ilk gelen cinslerden...Sanırsın ki halkın arasında, şehrin varoşlarında iktidara saldıran bir Donkişot…

Sevgili yazarımızın geçenlerde Bodrum’daki milyonluk villasında birkaç bölümün kaçak olduğu çıktı ortaya. Hatta parselin kaya kaya deniz kenarına gelmiş olduğu söylentileri bile vardı. Kayan yazılı tabelalara alıştı millet de kayan villalı yazarı ilk kez görmenin şaşkınlığını yaşıyordu...

Yalnız villanın en büyük özelliği, sağdan sola doğru kaymakmış... haydi sol yumruk havaya o zaman yoldaşlar… İzmir’in dağlarında çiçekler açar…

Birde odasındaki portreyi çöpe kimin attığı tartışılan bir vekilimiz vardı hatırlar mısınız? Sokaklarda dans eden, en az kristal kola kadar halktan biri...

mangalda kül bırakmayan hızlı solculardan. Köylü milletin efendisidir düsturunu o kadar benimsemiş ki, köylü bir teyzemiz ile resim çekilirken en az solculuğu kadar yapmacık bir gülümseme ile elini duvara yaslamış ve objektiflere gülümsemişti.

O kadar solcuydu ki, kutsal olan sol eli ile halka dokunamıyordu adeta.

Hele bir de sağa sola sosyete diye saldıran bir vekilleri var ki evlere şenlik… Dedesi bakan, kuzeninin eniştesi büyükelçi, halasının eltisi genel müdür, ablasının görümcesi milletvekili, kısacası yedi sülale devletin malını SOSlayıp SOSlayıp yemişler, ama bir türlü SOSyete olamamışlar. Üzüldünüz değil mi?

Yaaa işte dostlar… Türkiye’de solculuk böyle bir şey. En iyisini yer, en güzeline biner, en şıkkını giyersin ama başkası sosyete, sen SOLcu olursun...

Laf lafı açıyor…

O kadar solcular ki hangi birini anlatayım diyor insan. Onlar da farkına varmış olacak ki, vitrine şöyle rezidansı falan olmayan birini koyalım bari deyip, en solcusunu bulmak için sol yumrukları sıvamışlar...

Bahçelievler’de sıradan bir apartman dairesinde oturan birini, belediye başkanı yapalım demişler. Bir bakmışlar ki seçimi kazanır kazanmaz, 60 bin lira kiralı villaya taşınmış, kapısında cipler falan...

Tabi şimdi diyeceksiniz ki, arkadaş, bu kadar sağlam solcuyu kimler seçiyor, yani bu solcuları seçen ezilmiş ve varoş mahalleler nasıl böyle isabetli tercihlerde bulunabiliyor. İsterseniz bu kesime oy veren, solculuktan kırım kırım kırılan semtlerimizi biraz inceleyelim.

En yüksek desteği aldıkları yerlerin başında Nişantaşı, Etiler, Bebek, Florya, Bağdat Caddesi gibi yerler geliyor. Okurların birçoğu bilir. Lakin bilmeyenler için ufak bir bilgi düşelim buraya. Bahsi geçen semtlerde 3+1 daire fiyatları 2- 3 milyon civarında...

Demem o ki, ülkemizde solculuk varoluş sebebinin aksine hiçbir garibin, fakirin, hastanın, yaşlının derdini örtememiş, azaltamamış, tam aksine elit, sosyete, şımarık bir kesim için yıllarca kullanışlı SOLmayan bir örtü olmuştur…