Şölen değil mucize
Belirli zamanlarda yan yana gelen aynı türden olan bazı kuşlar gökyüzünde adeta muhteşem bir gösteri yaparlar (sığırcık kuşları gibi). Onların o hareketlerine hayran kalırız. Birbirlerine çarpmadan yüz binlerce kuş bir sağa bir sola, bir aşağı bir yukarıya doğru süratle hareket etmeleri nasıl bir nizamın sonucudur
Yuvaları ayrı yerlerde
olduğu halde hangi haberleşme sistemini kullanarak bir araya gelirler ve
belirli bir zaman sonra da gözlerden kaybolup giderler. Bu gösteriler adeta
düzenli bir orduyu andırmaktadır. Bunlar bu eğitimi nasıl ve nereden ve kimden
almışlardır? Bu soruyu insanların sorması gerekir.
Yalnız kuşlar mı? Ormanlarda
gezen hayvanlar da kendi hemcinsleri ile birlikte hareket ederler. Mesela aslanlar,
köpekler, sırtlanlar, develer, eşekler, öküzler ve daha başka hayvanlar diğerleri
ile birlikte dolaşmazlar. Çünkü her hayvan türünün de hareket tarzı diğerine
benzememektedir ve onlar da kendilerine adeta verilen fıtri bir eğitimi
yaratıldıkları günden beri hiç değişmeden yaşamaktadırlar.
Gökyüzünde gezen
milyarlarca yıldız da muhteşem bir gösteriyi bizlere sunmaktadır. En küçük
parça olan atomun etrafında dönen nötron, protonlar gibi gökyüzünde dünyadan
1.300.000 defa büyük olan güneş dahi atomunun büyütülmüş bir misali olarak her
gün belirli saatlerde, hiç şaşırmadan sabahleyin ufukta görünüp ışıklarını
dünyanın üzerine salarken, akşamları ise ışıklarını toplayarak bizlere Allah'a
ısmarladık der gibi süzülüp gitmektedirler.
Bütün bu akılsız, şuursuz,
kör ve sağır mahlûklar belki yüz binlerce sene hiç şaşırmadan birbirine
karışmadan yollarına devam etmektedir.
Elhasıl yer, gök, deniz
ve her şeyin aynı minval üzerinde hareket etmeleri açıkça gösteriyor ki bütün
bu âlem bütün keyfiyetiyle bir cazibedarın cezbesiyle hareket etmektedir. Bu
gibi misalleri her alanda çoğaltabiliriz.
Aslında ortada ne bir
şölen ve ne de dans eden mahlûklar vardır. Bunların hepsi zikri İlahi’nin
halkasına dâhil olarak kendi lisanı halleriyle Allah'ı tespih etmekte, O’nun
birliğine ve yüceliğine dikkat çekmektedirler. Bu zikir hane-i âlemin tam
ortasında bulunan insan ise eğer bu nizama tabi olmasa, bu nizamı her yönüyle
mucize, harika ve eşsiz yaratan kudretin kanunlarını çiğnemiş olur.
Resmigeçitteki bir
askerin yerini terk ederek nizama tabi olmaması o askerin dışlanmasına
sebebiyet verir.
Evet, bütün bu âlem
bütün keyfi yatıyla bir hakikati haykırıyor. Bütün bunlar bir tesadüfün mü, yoksa
kendiliğinden oluşan bir eser midir? Yoksa ilmi, kudreti, sanatı, hikmeti sonsuz
olan birinin mi eseridir? Diyerek bir tek İlah'ı mı kabul edecektir. Yoksa
akıl; şuursuz maddenin en küçüğünden en büyüğüne kadar olanların hepsini birer
ilah kabul ederek, sonsuz ilahları mı kabul edecektir? Bu iki tercihten birini
yapmak için insana ölünceye kadar mühlet ve hürriyet verilmiştir.
Haydi,
kalın sağlıcakla.