Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Ocak 2012

Sol'da 'ölüm' sessizliği!


[email protected]

Şırnak ve Diyarbakır'daki kazılarda topraktan ceset fışkırıyor. Kara toprağın vicdanı bile kabul etmiyor, dışarı atıyor meçhul maktulleri. Bir anneye, bir babaya, bir evlada sahip olan mezarsız insan kemikleri! Namazı kılınmamış, kefensiz meçhuller.
***
İster 90'lı yıllara, ister 90 yıl önceye ait olsun. Bu kafataslarının çıkması üzerine yer yerinden oynamalıydı. Kamuoyu ayaklanmalıydı değil mi? Çünkü 30 yıllık kirli savaşın lekeli delilleri bunlar. Fakat öyle olmadı. Yıllarca bu işten ekmek yiyen Kürt ve Türk solu idi. Şimdi hem şaşkın hem kızgınlar. Çünkü AK Parti iktidarı değil "devrimci" bir iktidar yapmalıydı faili meçhullerin üstüne gitmeyi veya darbelerle hesaplaşmayı. Ondan suskunlukları. 80 darbesi aleyhine de 30 yıldır en çok bunlar konuşuyordu. "Sol'a karşı yapıldı bu darbe" deyip durdular. Şimdi 12 Eylül yargılanıyor. Bunlarda yine çıt yok.
***
Ama genel olarak ölü toprağı serpilmiş gibi bir hava var siyasetin ve kamuoyunun üzerinde. Kazı yapılan bölgelere bildiğim kadarıyla Tarım ve Kültür Bakanları gitti. Halbuki birinci derece ilgilenmesi gereken İçişleri, Adalet veya Savunma Bakanı değil mi? Onların koşturarak gitmesi gerekmiyor muydu?
***
90'lı yıllarda az değil -hadi 17 bin değilse de- binlerle ifade edilen insan, meçhul şekilde buhar oldu bu ülkede. Ve şimdi dehşetengiz bir fırsat var devletin ve hepimizin önünde. Dersim kadar, Zilan Deresi kadar, Ağrı kadar uzak olmayan bir tarihte işlenmiş cinayetlerle yüzleşme fırsatı. Bence bütün gündemimiz bu kemik parçaları olmalı. Yerli otodan da, Cumhurbaşkanlığı Seçim Yasası'ndan da, futboldan da öncelikli gündemimiz, bu karanlık katliamları aydınlatmak olmalı.
***
Zaten doğalgaz döşemek ve arkeolojik kalıntılar bulmak için yapılmıştı kazılar. Toprağın kara vicdanı kadar vicdanımız varsa, kemiklerin ve faillerin kimliklerini ortaya çıkaralım. Aksi halde bu memlekette her şey her zaman tesadüflerle halledilemeyecek kadar ağırlaşacak!

Yalan oldular

12 Eylül yargılanıyor. Anlı şanlı paşalara dokunuluyor. 19 Mayıs töreni diye yapılan Faşist Mussolini geçitleri tarih oluyor. Milli Güvenlik dersi kalkıyor. Askeri tesislerdeki kast sistemini andıran uygulamalara son veriliyor. İnanmak mümkün değil. Bunların hepsi bir ayını bile doldurmayan 2012 yılının içinde oldu.
Sağdan, soldan, ortadan, yandan birçok parti senelerce şöyle demedi mi: "Yalan! Bunlara dokunamazlar, kaldıramazlar! Hepsi AKP'nin oyunu, yalan!"
Ee n'oldu? Şimdi kendileri yalan oldu!

Kılıçdaroğlu'na "lider" olma fırsatı

CHP içinden Onur Öymen gibi isimler de dahil birçok siyasetçi ve aydın hep ne diyor: "Kılıçdaroğlu bir proje olarak CHP'nin başına getirildi. Dolayısıyla Genel Başkan oldu ama lider olamadı."
İşte şimdi Kılıçdaroğlu'nun önünde bir fırsat var. Kurultay öncesi kendisini köşeye sıkıştırmak isteyen parti içindeki hiziplerin son atraksiyonu neydi? Katsayı adaletsizliğine son veren düzenlemenin iptali için Danıştay'a başvurmak. Katsayı en çok meslek liselileri ve imam hatipleri vuruyordu. Buralarda okuyanlar da genel olarak gelir düzeyi düşük kesimlerin çocukları. Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu davayı geri çektik. Çünkü CHP, milletin evlatları ile uğraşacak kadar sığ ve halkına yabancı bir parti değildir!" diyebilirse hem "lider" olduğunu göstermiş hem de CHP'deki "halka karşı halkçılığa" sıkı bir gol atmış olur.