Sokrates'ten Tayyip Erdoğan'a\u2026
Sokrates, düşmanları olan Meletos, Anytos ve Lyncon tarafından yerleşik köklü geleneği yıkmak, Yunan tanrılarını inkar etmek ve gençliğin ahlakını bozmakla suçlandığında 70 küsur yaşlarındaydı. Bunlardan Anytos halkçı kanadın ileri gelenlerinden, zengin, elit, dar görüşlü bir adamdı. Kemal Kılıçdaroğlu ayarında bir adam olsa gerek. Lyncon'un yabancı bir kökten gelmiş olması dolayısıyla hakkında pek fazla bir şey bilinmiyor ancak kışkırtıcı bir adam olduğu aşikar. Selahaddin Demirtaş'a benziyor bu. Yargıçları ayarlayarak dava açan Melotos ise hem başı çekiyor hem hilekar hem de kötü bir ozandı. Bu da Fethullah Gülen'i çağrıştırıyor. Bunlardan Anytos'un Menon diyaloğundan öğrendiğimiz kadarıyla şöyle dediği ifade edilir. Tanrılar hısımlarımı ya da akrabalarımı olsun Sokrates'e gidip ahlaklarını bozduracak kadar deli olmaktan korusun. Çünkü bu vebadan ve afetten daha tehlikelidir. Tam bir Kılıçdaroğlu üslubu!
Hakkında yapılan suçlamalar karşısında Sokrates; "Ey Atinalılar!" diyordu. Hakkımda yapılan suçlamalar o denli kandırıcıydı ki kendi payıma ben onları dinlerken az kalsın kim olduğumu unutuyordum." Nasıl bir algı operasyonu yapıldıysa artık! Devam eder Sokrates; Ben yetmiş yaşını aşmış bir adamım ve ilk defa yargıç karşısına çıkıyorum lakin gördüm ki yalancılıklarından ötürü yüzleri de kızarmıyor bunların! Hakkımda söylenen bu saçma sapan sözler, ona buna para verdiğim, para aldığım yönündeki iftiralar asılsızdır." Ne var ki Sokrates, karşısında ayarlanmış yargıçlara ne dese boştu. "Sokrates, gençleri baştan çıkartıyor" dediler başka bir şey demediler!
Oysa gerçek niyetlerini bilen Sokrates tavrını şöyle ortaya koydu. "Bir adamın değerini ölür müyüm kalır mıyım hesabı yapması değil yiğit bir adam gibi mi yoksa ödlek bir adam gibi mi bir davranış sergilemesi belli eder." Nokta. Sokrates'in Phenarete adında ebe bir annesi vardı. O annesinin sahip olduğu mesleğin inceliklerini kendisi için bir yöntem olarak belirledi. Şöyle izah ediyor; Benim sanatım kadınları değil erkekleri doğurtuyor. Ve bu doğum esnasında dikkat erkeklerin vücutlarına değil ruhlarına yöneltilmiştir. Delikanlının ruhunun ortaya koyduğu mahsule odaklanırım ben. Anlayacağınız Sokrates gençlere; kendi göbeğinizi kendiniz kesin dediği için hedefe oturtulmuştu. Yunan medeniyetinin seyrini değiştirecek çapta büyük bir işe kalkışmıştı. İnsanın inşası fikrine odaklanmış bu bakımdan köklü düzene başkaldırmıştı. Ne var ki kendi çıkarları doğrultusunda bir düzen kuran elitist bir zümre bu bilge adamı bir çırpıda harcadı!
Sokrates'in başına gelen gerçekte tarih boyunca yerleşik, dar, içe kapalı, tekçi, yozlaşmış ahlaki düzeni kökten sarsmaya çalışan tüm şahsiyetlerin başına gelenden başka bir şey değildi. Hz. Muhammed(a.s.) Mekke'deki tekelci finans oligarşisinin çıkarına çomak soktuğunda ve yeni bir toplumsal düzen inşa etmeye kalktığında da benzer bir operasyonla karşı karşıya kalmıştı. Düşünün diyorlardı; Devenin bile haklarından bahsediyor! Hz. Muhammed(a.s) insanları mucize göstererek ikna etmek yerine zihinlerine odaklanmıştı. O insanların doğruyu ve yanlışı muhakeme ederek bulmalarını ve Kuran ahlakıyla ahlaklanmalarını istiyordu. Ahlaki değerlerin yozlaştığı, toplumsal çürümenin boy gösterdiği bir dönemde insanın özünü-cevherini gürleştirip, ilahi pırıltının bir yansıması olarak belirmesini/varlığını idrak etmesini sağlayacak yeni bir toplumsal inşanın temellerini atıyordu. Dolayısıyla oda iyi bir ebe idi.
Tarih, içinde yaşadığı toplumu dönüştürmeye çalışan, baskıcı, totaliter sistemleri tasfiye ederek insani değerler temelinde yeni bir düzen kurmak isteyen üstün şahsiyet sahibi insanların engellendiği örneklerle doludur. Tarih boyunca insanı güdülerine, alışkanlıklarına esir ederek kendilerine alan açan güçlü nüfuzlu bir kesimle verilen mücadeleden emin olun bir an olsun vazgeçilmiş değildir. Örneğin Türkiye'de elit bir kesim, 100 yıldır dayattığı zorba politikalarla burada yaşayan insanların zihinlerini esir aldı onları ayrıştırdı, insani duygularını paramparça etti. Hayatının daha ilk yıllarında bu düzenle tanışan bireyler şahsiyet sahibi bir birey olma şerefine ne yazık ki nail olamadılar. Yıllar sonra bu kurulu düzenin ceberut uygulamalarına hayır diyen düzen karşıtı yerli bir lider geldi. Erdoğan, eski Türkiye'nin ayarlarını bozduğu ve çürümeye bıraktığı topluma can suyu verdi. Sadece Türkiye'ye değil dünyaya nizamat vermeye kalkan uluslararası zorba bir sistemin de maskesini düşürdü. Bugün küresel güçlerin ve içerideki aparatlarının Erdoğan'ı hedefe koymaları boşuna değildir. Ve mücadele devam ediyor.
@ufukcoskunn