Sokaktaki vatandaş!..
Ne demek “Sokaktaki vatandaş”?
Kendi halinde yaşam mücadelesi veren “sıradan” vatan evlâdı.
Fedakâr, cefakâr…
Her durumda memleketine sahip çıkar.
Vefalı.
Sağduyulu.
Anadolu Evlâdı.
Merhum Necip Fazıl Üstad’ın ifadesiyle:
“Saf çocuğu, mâsum
Anadolu’nun.”
x
Uzun yıllardır, “Sokaktaki
Vatandaş” ile iletişim hatlarımızı açık tuttuğumuz, çok kolay ulaşır halde durduğumuz
için dert dökmek, fikir belirmek istediğinde,
müracaat ettiği adresler arasındayız.
Günümüzün en az iki saati, “Sokaktaki Vatandaş”ın derdini dinlemeye tahsisli.
Twitter’daki DM (Direkt Mesaj) imkânı herkese açık, oradan
da her gün yüzlerce “özel” mesaj
geliyor.
Telefon numaramızı isteyenlere de, genellikle “olumlu”
karşılık veriyoruz.
O kadar ki, bulunduğumuz yere “pat diye” gelenler bile var;
“Aileden sayılırsın!”
diyerek!
x
Önceki gün sabah vakti, ara sıra arayarak hatırımızı soran
bir yaşlı “sakin” beyefendi, şaşırtıcı bir tepki verdi.
Açar açmaz…
“Selam” alışverişinin hemen ardından…
“Kardeşim, emeklinin
halinden niçin bahsetmiyorsunuz!” diye bağırdı.
“Ulan”lı konuşunca…
“Efendim, beni şaşırtıyorsunuz!” diye ikaz ettim.
“Ne yapayım, bu
durumda nazik mi konuşayım!” dedi.
Emeklilerin dertlerini en fazla gündeme getiren yazarlardan
biri olduğunu hatırlattım.
“Biliyorum, biliyorum, kızgınlığım emeklinin halinden hiç
bahsetmeyenlere” deyince, “Haydaaa!” çektim:
“Muhterem Ağabey,
onları arayıp sitem etseniz? Siz, bu konulardan en fazla bahsedene fırça
atıyorsunuz!”
Öfkeli, öfkesini boşaltacak yer arıyor, Yaşlı Beyefendi:
“Haklısın da, nasıl
ulaşacağız onlara. Burunları kaf dağında. Televizyonlara bakıyoruz, sanki biz
yokmuşuz gibi! Ne kadar koptular bunlar kardeşim bizden.. Ulan diyorum ki… “
x
Uzun uzun anlattı yaşadıklarını…
Tabana çok yakın bir maaşla geçinmeye çalışıyormuş…
“Kurbağanın gözü
patlamak üzere!” diyor.
“Toruna harçlık
veremiyorum artık! Düğün oluyor, bir şey takamıyorum! Dedelik kolay mı
sanırsınız!”
Fena bunalmış.
Fırçalıyor.
Canı sağolsun.
X
Dert küpü olduk.
Arayan arayana…
Diyorlar ki;
“Acayip bir durum var!
Büyük bir boşluk hissi!
Yıllardır bu
marketler her fırsatta zamları dayıyor!
Her zam dayayışlarında da, ‘yetkililer’ fırsatçılara göz
açtırılmayacağını, denetimlerin artarak devam edeceğini söylüyor… Bu yıllardır
böyle… Yıllardır böyle deniyor, ama sonuç? Yok! Yani, başa çıkılamıyor mu?
Berat Albayrak, hal yasası tamam, birkaç ayda tamam,
demişti, bakanken. Gitti, yıllar oluyor.
Bir hal yasası bile çıkmadı, neden!
Arkadaş, sinir oluyorum.
Başıboş köpekler sokaklarda, caddelerde çocukları
parçalıyor, ‘Buna müsaade etmeyiz, buna müsaade etmeyiz.’
Birçok televizyonda ahlâksızlık diz boyu, ailenin dibine
dinamitler yerleştiriliyor, dinamitler patlıyor…
Hassasiyet sahibi insanımızla dalga geçiliyor, karalanıyor…
Yıllardır söylenen ne?
Bunlara müsaade etmeyiz!”
X
Bizi arayanların çoğunun siyasi tercihlerini kolaylıkla
tahmin edersiniz.
Kahir ekseriyeti, asla ve kat’a “Tek Parti”, “İzm” zihniyetine
rağbet etmez..
Milli meselelerde nerede durdukları çok nettir.
“Sokaktaki insana”
kimse milliyetçilik, memleket meselesi dersi vermeye kalkmasın!
Memleketin başı derde girdiğinde, birileri “Ortada kuyu var, yandan geç!”
oynarken, bu insanlar, aslanlar gibi meydanlara indiler.
Canlarını hiçe saydılar!
Bu insanların arasında, çok sayıda 28 Şubat mağduru da var
ya da onların çocukları, hatta torunları.
Bazı “Muhafaza-KÂR medya” mensupları, “nereden geldiklerini”
unutup, kendilerine tepeden bakarlar ama…
Bulundukları yerleri onlara borçludurlar!
Sokaktaki insanı unutmak, onu hafife almak büyük hata olur!
Kesimler arasında, “adalet
duygusunu” örseleyecek “ayrımcılıklar”
yapmak da, öyle!
Sokaktaki insan samimidir.
Size makamlarınız, mevkileriniz, servetleriniz için yaklaşanlar;
sizden istifade edemeyeceklerini anladıkları an, karşı tarafa geçmekte tereddüt
etmezler!
Üçe gelen, beşe gider!
Sizi hiç eleştirmeyen, ikaz etmeyen dostunuz değildir!
Her yaptığınızı alkışlayanın, güç başkalarının eline
geçtiğinde onları da alkışlayacağından hiç şüphe etmeyiniz!..
x
“Sokaktaki vatandaş”,
sağduyuludur.
Kahir ekseriyeti memleketine âşıktır.
Ben hataya düşmekten “sokaktaki vatandaş”ın vesile olmasıyla
kurtuldum nice kereler!
Zira…
Onlar, beni “Allah rızası için” ikaz etmekten çekinmezler.
Zira…
Onlarla aramda, “maddi menfaat” bağı yoktur!
Onlar bana, dünyevi makam, mevki verebilecek imkâna sahip
değillerdir.
Aramızdaki konuşmalar, tamamen memleket meseleleri
üzerinedir.
Her seçim öncesinde arayıp “Abi (ya da kardeş) ne yapsam? Bu tarafa bakıyorsun böyle, o tarafa
bakıyorsun öyle! De bakalım, ben ne yapayım?” diye sorar fikrimi alırlar.
Çoğu bana itimat eder.
Ben de onlara itimat ederim, zira dedim ya, karşılıklı
olarak “dünyevi menfaat” beklentimiz
yoktur.
“Sokaktaki Vatandaş”
sağduyunun sesidir.
Öyle olmasaydı, şimdiye kadar çoktan “sokakları karıştırmak” isteyenlerin oyunlarına gelmişti.
Öyle olmasaydı, algı operasyonlarının tesirinde kalarak,
memleketi “saçma sapan”, “son derece
tehlikeli” organizasyonların eline bırakmıştı!
x
Ben, “Sokaktaki Vatandaş”a çok saygı duyuyorum.
Onu dinlemeyi, sesinin duyulur hale gelmesine katkıda
bulunmayı “milli mesele” olarak görüyorum.
Bu insanların kırılmasının, küstürülmesinin çok “sıkıntılı”
durumlara yol açacağını da…
Bir “Sokaktaki Vatandaş”
olarak ısrarla ifade ediyorum!
x
Bir dost olarak
İkaz ediyorum!..